53.

2K 85 61
                                    

21 Mart 2021 / Saat: 16.23

"Kızımız ne kadar büyümüş, değil mi bebeğim?"

Sert bir rüzgar esti, bedenim baştan ayağa titredi. Ya da ben öylesine titriyordum ki rüzgarın sert olduğunu düşündüm, bilmiyorum. 

Zaten ne düşündüğümün farkında değildim. 

Gözyaşları umarsızca iniyordu yanaklarımdan. Ne bir çocuk parkında olduğum umurumdaydı ne de yanımdaki adam. Her şeyimi mahveden adamı bile düşünmeyi bırakmıştım. Buz maviler yoktu zihnimde, boşluk vardı geride kocaman. 

Ruhum ölüydü, çalışma odasındaki yalanlarına gömülüydü.

Kalbim ölüydü, izbe apartman dairesindeki gözyaşına gömülüydü. 

Öyleyse canım neden bu kadar yanıyordu?

Ölülerin canı yanmazdı ki?

Bir hıçkırık firar etti dudaklarımdan, engelleyemedim. Bedenimin hakimiyetini kaybetmiştim. 

Gözlerim paytak adımlarla yürüyüp kaydıraklara giden ufacık bedendeydi. Adını bilmediğim, sadece üç kez gördüğüm ufacık kız çocuğunda. 

Kızım... 

Zihnime gömdüğüm anının kilidi kırıldı, buz mavilerden oluşan gardiyan yıllardır sakladığı gerçeğin hapishaneden çıkmasına engel olamadı. 

Etrafına anılarımdan duvarlar ördüğüm, avcımın buzdan gözlerini gardiyan olarak atadığım gerçek büyük bir hırsla kurtuldu esaretten. 

Öfkeliydi. 

Onu zihnimin en kuytusuna gizlediğim için öfkeliydi. 

Darmaduman etti bu yüzden benliğimi. Tüm anılarımı tek tek elleriyle boğdu, durduramadım. 

Zihnim öldü bir çocuk parkında. 

Bir bahar günü gömdüm zihnimi bir çocuk parkına. 

"Bebeğimiz giderek güzelleşen bir kız çocuğu oluyor, görüyorsun değil mi bebeğim?" 

Kulaklarımda yoğun bir uğultu vardı ama bu sesinin bana ulaşmasına engel değildi. Zaten hiçbir zaman engel olmamıştı. Hıçkırdım. 

Canım yanıyor. 

"Bir şey demeyecek misin?" diye sordu bu sefer. Belimdeki elinin baskısını hissettim ama bu bile canımı yakamadı. Sanki ben orada yoktum, her şeyi dışarıdan izliyordum. 

Etrafında yüksek rezidansların bulunduğu nezih bir mahalledeydi park. Beton yığının içinde adeta bir vaha olan yüksek ağaçlarla çevriliydi. Bir park için abartı kaçabilecek kadar çok oyuncak vardı. En sağda bir kum havuzu, içinde üç çocuk oynuyordu. Büyükler kaydıraklardan kayan çocuklarını aşağıda bekliyor, bazıları salıncakta sallanıyor, bazıları kendi aralarında oyun kurmuş koşturuyorlardı. 

21 Mart...

Bugün baharın başlangıcıydı. 

Ama canlanan sadece doğa değil, tüm canlılardı. Kış uykusundan uyanma günüydü bugün, yeniden avlanma, yeniden göç etme, yeniden yaşama günüydü. Kışın getirdiği uyuşukluk ve donmuşluktan kurtulup özgürce koşma günüydü. 

"Ne istiyorsun benden?" diye fısıldadım. Sesim öyle kısıktı ki kelimelerin kendi dudaklarımdan döküldüğünü fark etmem biraz zaman almıştı. Bakışlarımı çeviremedim, kum havuzuna giden ufaklıkta takılı kalmıştım. 

SİS (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin