41.

2.4K 99 94
                                    

Birini darmadağın etmek kolaydır.

Zaaflarını biliyorsanız her şeyden daha kolay. Tek bir davranışınıza, sözünüze kalır. Ruhunda belki de hiç kapanmayacak yaralar açarsınız.

Dağıtmak kolaydır da geriye kalan yıkımla yüzleşmek en zorudur.

Zaman ne kadar o anda kaldı bilmiyorum.

Yanına ulaşmaya çabaladığımda düşmüştüm sanırım, dizlerim acıyordu.

İsteyerek yapmamıştım belki ama bu canını yaktığım gerçeğini değiştirmezdi. O, ablasının başına gelenlerden sonra benim ölümüme bile dayanamazken ben altında krize girmiştim.

Sadece bir an ona baktığım gibi bakmıştım.

Sadece bir an...

Ve o tek bir an canını acıtmaya yetmişti.

Özgür iyi biri değildi. Bir katildi, acımasız bir mafya lideriydi. Şu zamana kadar birçok insanın canını çok yakmıştı ama dedim ya, her insanın zaafları vardı. O şerefsizlerden biri olmaktan korkuyordu.

Ruhundaki yarayı deştiğimin farkındaydım.

Tuhaf...

Krize girmiştim, onun beni almaya çalışacağını biliyordum ama bu gerçeklik canımı o kadar yakmıyordu artık.

Özgür'ün ruhunda deştiğim yara her şeyden daha çok canımı yakıyordu.

"Özgür?" diye fısıldadım titrekçe. Hıçkırıklarım azaldıkça karanlığı da sakinleşmeye başlamıştı. Siyahlarında yanan adam artık yoktu, geride kalan boşluk vardı.

Bana baktı.

Gözlerinde gördüğüm boşluk o kadar canımı yaktı ki bir an nefesim kesildi.

O bana hiç ifadesiz bakmazdı ki...

Öfkeyle, tutkuyla, heyecanla, alayla yanardı siyahları.

Sevgiyle parlardı.

Kirpiklerini ağır ağır kırpıştırdı. Adem elması sertçe hareket ettiğinde nefesimi tutuyordum. "İyi misin güzelim?" dedi sessizce. Bir damla yaş yanağımdan kaydı, boynumun altında kaybolup gitti. Cevap verecek gücü kendimde bulamadım.

Yerinde yavaşça doğrulurken kıpırdamaya cesaretim de yoktu. Ben ne zaman bu kadar korkak biri olmuştum bilmiyordum. Ama bu durum beni rahatsız etmedi bile. Elimin altındaki teni buz gibiydi, içim üşüdü. Kalbimin sızladığını hissettim. "Deniz?"

"Özür dilerim." diye mırıldandım bilinçsizce. Siyahları siyahlarıma tutunduğunda karanlığı sakindi, ruhu sakindi ama için için yanmaya devam ediyordu acısı.

Kaşları çatıldı. "Sen özür dileyecek bir şey yapmadın."

Başımı iki yana sallarken yaşlar yanaklarımdan inmeye devam ediyordu. "Düşündüğün gibi değil. Ben..." Duraksarken derin bir nefes aldım. Anladığım şeyi söylersem onu durduramazdım.

Beni almaya geleceğini bilseydi tüm dünyayı ateşe verirdi.

Özgür sessizliğimi yanlış anladı, ben de yanlış anlamasına müsaade ettim. Doğruların sonuçlarındansa yanlışları tercih ettim.

"Deniz..." dedi sertçe. "Sen iyi olmadan sana dokunmamalıydım. Sen bir şey yapmadın."

Cevap vermedim, veremedim.

SİS (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin