34.

2.9K 112 202
                                    

"Deniz'i senin yanında bir daha asla bırakmam."

"Bir siktir git, Atalay. Sana fikrini sormadım."

Yapacağınız sidik yarışını sikeyim.

Doktorum taburcu olabileceğimi söylediği andan beri şu konuşmanın çeşitli versiyonlarını defalarca dinlemiştim.

İyi haber: Bugün taburcu oluyordum.

Kötü haber: Uygar'la Özgür nerede kalacağım konusunda sikik bir savaşa girmişlerdi.

Yattığım yerde doğrulurken sırtımın sızısıyla yüzümü hafifçe buruşturdum. "Saçmalamayı kesecek misiniz?" dedim ters ters gözlerimi iki koca adamın arasında gezdirirken. Birbirlerine öfkeyle bakmaya devam ederek beni takmadılar.

"Son kez söylüyorum, Arslan. Deniz'le aranızdaki saçma ilişkiye bir son vereceksiniz ve kardeşim evine dönecek." diye tısladı Uygar. 'Evine' derken bastırmıştı. Özgür'ün dudaklarından alaycı bir kahkaha döküldü.

"Deniz'i bırakacağımı sanıyorsan hayal aleminden gerçek dünyaya dönmeni tavsiye ederim, Atalay."

Ne bu? Soyadıyla racon kesme yarışması mı?

"Geri uyutun beni iki hafta daha amına koyayım. Sabahtan beri kafamı siktiniz." dedim buz gibi bir sesle. Ortamda ben yokmuşum gibi benim adıma kararlar almaları kanıma dokunmuştu. Birer çift siyah ve ela gözler üzerime, söylediğim cümleye karşılık ikisinin de öfkesi bana yönelmişti.

Çok korktum.

"Saçmalama Deniz." diye cevapladı Uygar ters ters.

"Saçmalayan sizsiniz." Sesim öfkeliydi. Alnımı sıkıntıyla ovaladıktan sonra çenemle abimi işaret ettim. "Uygar git taburcu işlemlerimi hallet."

Ela gözleri şaşkınca irileştiğinde öteki koca adamın keyifle güldüğünü duydum. Özgür'ün keyfi yerine gelmişti belli ki. Bakışlarım ona döndü. "Özgür sen de git bana kıyafetlerimi getir, sıkıldım artık şu götü açık şeyi giymekten. Eve gitmek istiyorum." dedim sertçe. Karanlık gözlerinden bir pırıltı geçtiğinde yüzünü buruşturmuştu.

"Hizmetçin miyim lan ben senin?"

Gözlerimi yakışıklı yüzüne dikip sessiz kaldım. Sesli bir nefes vererek gözlerini devirirken arkasını dönüp odadan çıkmıştı. Uygar da peşinden çıktığında sessizleşen odayla gözlerimi kapatıp rahatça arkama yaslandım.

Dudaklarıma dokunan sıcak dudakları tekrar aklıma geldiğinde kanım ısındı.

Dün onu öpmüştüm. Önce nazik başlayan öpüşmemiz bir anda alevlenmiş, sertleşmişti. Tutku doluydu, cüretkardı, talepkardı.

Tüm dengemi alt üst etmişti.

Sonrasında sarf ettiği cümleler de öpücüklerinden farklı değildi. Bencilceydi ama bir o kadar da kazanılmış bir zafer hissiyat veriyordu. Kazanmıştı belki de, bu yüzdendi kendinden eminliği. Bir daha kimsenin tenine dokunamayacağımı düşünürken o bütün sınırlarımı yerle bir etmiş, içimde sağlam kalan birkaç şeye ulaşmayı başarmıştı işte.

Sonrasında alnımı öperek uyumam gerektiğini söylemişti. Aslında uyuyamazdım fakat o anda konuşmaya çekindiğim şeyler vardı. Bir anda öpmek kolaydı ama sonrası? O yüzden memnuniyetle kabul etmiştim.

Aramızdaki çekim artık tam anlamıyla somut bir vücuda bürünmüştü. Bundan sonrasında ne olacağı hakkında en ufak bir fikrim yoktu.

Daha ilerisi için hazır olup olmadığımı bilmiyordum.

SİS (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin