56.

2.3K 120 54
                                    

21 Mart 2021

Nefes alamıyordu.

Adam bugün her zamankinden daha çok nefes alamıyordu.

Elindeki cigaradan derin bir nefes daha çekip zehrin içine yayılıp düşüncelerini uyuşturmasına izin verdi.

14 yıl, diye fısıldadı karanlığı. Tam 14 yıl oldu.

14 yıl önce bugün karanlığa teslim olmuştu genç ruhu. 14 yıl önce bugün bulmuştu en değerlisinin cansız cesedini.

Tam 14 yıl önce ablasıyla bir girmişti çocuk ruhu mezara.

Bir nefes daha aldı. Dayanamıyordu, başaramıyordu. Kadının sabahki hesap sormasını bile umursamıyordu artık. Onu gördüğünde ilk yapmak istediği yıllarca aradığı ismi dudaklarından söküp almaktı. Ama yapamamıştı. Korkmuştu belki de, duyacağı ismin ağırlığı ezmişti kalbini.

Gözlerini kapatıp başını geriye attı, siyah saçları dağılarak alnına düşmüş, esmer teni solgundu. Adem elması yavaş yavaş acı çeker gibi kalktı, indi.

Canı yanıyordu.

Kadının gözlerinde gördüğü tuhaf his yakıyordu canını. Yüzüne baka baka yalan söylemek acıtıyordu ruhunu.

Deniz'in can çekişen siyahlarına her baktığında ablası geliyordu aklına. Fiziksel benzerlikleri bir yana ikisinin de ruhlarında aynı türden yaralar vardı.

Yalnızca...

Genç kadının sakladığı daha derin şeylerin olduğunu biliyordu ama bir türlü oturtamıyordu kafasında. Neden susuyordu? Neden anlatmıyordu? Kimi koruyordu?

Düşünceleri kükremeye başladığında gözlerini açmadan cigarayı dolgun dudaklarına bıraktı. Her şeyi bir kenara bırakıp ateşe atmak geliyordu içinden. Tanıdığı kim varsa kanıyla yıkanmak ve içindeki karanlığın kan açlığını bastırmak istiyordu.

Hayır, diye telkin etti kendini. Bu kadar yaklaşmışken her şeyi tehlikeye atamazsın.

Yaklaştığını hissediyordu, çemberin daraldığının farkındaydı. O orospu çocuğu çok yakınındaydı ama bir türlü emin olamıyordu. Yalnızca birkaç davete daha ihtiyacı vardı. Sonrasında genç kadın söylese de söylemese de davetlerdekilerin bir listesini yapacak, kim var kim yoksa boğazına çökecekti.

Son bir nefes daha çekip biten cigarayı yere fırlattı. Dumanı yavaş yavaş dışarı verirken düşünceleri uyuşmaya başlamıştı.

Karanlığı biraz olsun yatışarak geriye çekildi, sadece tatlı bir uyuşukluk kaldı. Dolgun dudaklar düştü zihnine. Büyüleyici esmer ten, karanlığında bir kamçı gibi şaklayan siyah saçlar, ince zarif boyun, dolgun diri memeler, romalı bir heykeltıraşın elinden çıkma kusursuz bir vücut...

Hırlayarak bu düşünceleri de dağıttı.

Deniz'i düşünmek acı veriyordu, Deniz'i düşünmek hoşuna gidiyordu.

Tık tık.

Kapının yavaş tıkırtısını işitince öfkelendi. Bugün yalnız kalmak istediğini bildiği halde her kim geldiyse onu elinden alamayacaklardı. Uyuşuk zihniyle ayağa kalktı, küfürler mırıldanarak kapıya gitti. "Ne var lan? Ne!" diye kükreyerek açtı kapıyı.

SİS (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin