16.

3.1K 110 90
                                    

Zaman çok garip bir olguydu.

Saatin tik takları hep aynı hızla vururdu ama uzunluğu içinde yaşanan anda gizliydi.

Acı çekiyorsanız birkaç saniye bile yıllar gibi gelirdi, sevdiğinizin koynunda yıllar geçse sanki birkaç dakikaymış gibi.

Özlemle kapanan gece karası gözlerin sahibi keskin yüzü ifadesizce incelerken ne kadar zaman geçti anlayamadım. Gözlerim kızın ince belindeki koca elleriyle esmer boynundaki zarif parmakların arasında mekik dokuyordu. Zaman aktı, aktı, aktı...

En sonunda ayrıldılar.

Adının İrem olduğunu söylediği kıza gözlerinin derinlerine dek uzanan bir ışıltıyla gülümserken yumuşak bir sesle "Ne zaman geldin?" dedi.

Kız yerinde duramıyormuş gibi zıpladı. "Bu gece. Biliyorsun gece uçuşlarını daha çok seviyorum." diye yanıtladı sorusunu mutlulukla. "Boş eve gitmek istemediğim için sana sürpriz yapayım demiştim ama anlaşılan misafirin varmış." Yeşil gözleri bana yöneldiğinde bahsedilen misafirin ben olduğunu belirtiyordu. Güzel yüzüne boş boş bakarken beklemeden devam etti. "Ama misafirin de kalmaz herhalde bu gece. Sonuçta o kadar yoldan geldim. Özlem gideririz, değil mi?"

Ne?

Sanırım az önce kovulmuştum.

Bakışlarımı açıkla artık der gibi gece karası gözlere kilitledim. Yerinde huzursuzca kıpırdandı. "İrem, Deniz'le tanış. Kendisi misafirim değil. Birlikte yaşıyoruz."

Dolgun dudakları şaşkınlıkla aralanırken yeşil gözleri irileşmişti. Kısa bir şaşkınlığın ardından ince bir çığlık sesi eve yayıldı. "Senin sevgilin mi var? Bana bunu nasıl söylemezsin, abi!"

Abi mi?

İşte bu, sevgilisi olmasından daha çok ilgimi çekmişti. "Açıklamayacak mısın artık?" dedim dümdüz bir sesle. Bir elini nemli saçlarına geçirerek dağıtırken "Deniz Atalay, İrem Kuzgun." diyerek diğerini ikimizin arasında gezdirdi. Sevgilim değil dememişti, arkadaşım dememişti, onun için kim olduğumdan bahsetmemişti. Kızın da herkesin düşündüğü şeye inanmasına izin vermişti.

Gerçi ne diyecekti ki? Bir yıl sonra intihar etmesine yardım edeceğim kadın mı?

İrem parlayan gözleriyle beni kısaca süzdükten sonra gülümseyerek elini uzattı. "Tanıştığıma memnun oldum, Deniz. Az önceki boş boğazlığım için kusura bakma lütfen."

Siyah ojeli uzun parmaklarına bakarken gözlerindeki ışık öylesine sıcaktı ki pervane misali bu ışığa çekildiğimi hissettim. Soğumuş parmaklarımı sıcak eline bırakırken "Önemli değil. Ben de memnun oldum." diye mırıldanmıştım. Meraklı bakışları yüzümde sessizce gezinince imdadıma erkeksi sesi yetişti.

"Gel bakalım, ufaklık. Niye döndün bu saatte Londra'dan?"

İrem'in dikkati benden Özgür'e yöneldiğinde biramdan bir yudum alarak salona geri dönmeye karar verdim. "Yılbaşında sizinle olmak istedim, Özgür abi. Özledim sizi." dedi İrem kalın koluna girerken. "Sen özlemedin mi beni yoksa?"

Dudaklarını büzerek şakayla karışık üzülmüş gibi yapan İrem'e gülerken kolunun altına çekti. "Çok özledim, abicim. Hoşgeldin."

Kız beline sarılınca sarmaş dolaş salona yürümeye başlamışlardı. Daha birkaç saat önce acımasızca kemik kıran adam, gülümseyerek gidiyordu şimdi.

Birden orada ne kadar anlamsız olduğumu fark ettim. Renkli bir resmin içindeki manasız siyah noktaydım sanki. Ressamın elinden yanlışlıkla fırlayan fırçanın bıraktığı küçük, çirkin, siyah nokta.

SİS (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin