40.

2.7K 99 225
                                    

Odaya doğru gelen adımlarını işitebiliyordum.

Asansörden inmiş, koca vücudunu belli eden ağır adımlarla geliyordu buraya.

Sakin ol.

Dişlerimi birbirine kenetleyip çekmeceyi kapattım. Aynı anda odanın kapısında belirdi.

Sakin ol.

"Deniz?" dedi yorgun sesiyle. Derin bir nefes aldım.

"Günaydın."

Canım o kadar yanıyordu ki sesimin çıkması için birkaç saniye duraksamam gerekmişti.

"Günaydın, güzelim." Siyahlarını yüzümde gezdirdiğinde ellerimi istemsizce yumruk yaptım. Anlamamalıydı, fark etmemeliydi.

"Yorucu bir gece miydi?" dedim konuyu dağıtmak istercesine. Biraz da dikkatli bakışlarından kaçmak istiyordum aslında. Bakışlarını bir süre daha üzerimde tutsa da içini çekerek odaya girdi, masanın önündeki koltuklara oturdu. Geriye doğru yaslanıp saçlarını karıştırırken sıkıntıyla nefes vermişti.

"Evet."

"Ne olmuş?"

"Uluslararası sularda gemilerimiz baskın yemiş. İşe İnterpol ve CIA'da dahil olmuş bu yüzden. Anlayacağın yoğun bir geceydi."

Sakin ol. Sakin ol. Hiçbir şey belli etme.

Kuruyan dudaklarımı dilimle ıslatırken kendime sakin olmam gerektiğini söylüyordum. İçim dışına çıkana kadar ağlamak istesem de yapamazdım. "İşinizin bu kadar büyük çapta olduğunu bilmiyordum." dedim kaşlarımı kaldırırken. Ruhsuzca gülüp başını salladı.

"Ucunun kimlere dokunduğunu bilsen aklın şaşar."

Birkaç tahminim vardı aslında ama dillendirmedim.

"Şimdi ne olacak?" diye sordum dikkatimi çekmecede duran gülden uzaklaştırmak için. İnsanların sinir uçlarına dokunmayı çok iyi bilirdi o, özellikle de benim. Allak bullak olacağımı bildiği için yapıyordu bunu ama daha başlangıçtı. Bıkkınlıkla geriye yaslandığında gerçekten yorulmuş olduğunu fark ettim. Demir gibi sağlam duruyordu ama... Yorgundu işte.

"O şerefsiz Necmi'yi bulup soyunu sopunu kurutacağım önce. Aklınca istihbaratla işbirliği yapıp benim yerime geçecekti ama öyle kolay değil o işler. Birkaç gün buralarda olmayacağım, güzelim. Tatile daha sonra gitsek olur mu?"

Şaşkınca yakışıklı yüzüne baktım. İşleri sarpa sarmıştı ama düşündüğü şey gideceğimiz tatildi. Tamam, bu oldukça tatlıydı aslında. Gülümseme istediğimi bastırırken yüzümü ifadesiz tuttum. "Nereye gideceksin?"

"Kıbrıs'a. İki saat sonra uçağım kalkıyor. Girdiği delikten çıkartıp geberteceğim o iti."

"Ne kadar kalacaksın?"

Omzunu silkti. "Bilmiyorum, en fazla bir hafta. Daha kısa da olabilir."

Dudağımın içini ısırdım. Bir gün bile tek başıma o evde kalmak istemiyordum. Üstelik bana ulaşacağı bütün yolları biliyordu artık. Ruhumun can çekiştiğini hissettim. Özgür'ün bakışları birden değişen yüzüme takıldı. "Ne oldu güzelim?" dedi endişeyle.

Gözlerimin dolmaması için bütün gücümü kullandım. "Ben de gelsem olur mu?" dedim titreyen sesimle. Bu tepkimi beklemiyormuş gibi şaşkınca gözleri irileşti.

SİS (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin