18.

3.1K 109 153
                                    

Siz nereden tanışıyorsunuz, amına koyayım?

Uygar'la İrem'in şaşkın bakışmasına kaşlarımı çatarak baktım. "İrem?" diye soludu abim. Ela gözleri bunu beklemiyormuş gibi büyümüştü.

İrem burnunu çekerek cevap vermeden geriye doğru bir adım atınca aralarında her ne geçtiyse düşündüğümden daha derin olduğunu anladım. Uygar onu tutmak ister gibi bir adım attı. "Neler oluyor?" dedim tıslayarak. Yeşil gözlere kısaca baktığımda gözlerinde parlayan yaşları görmüştüm. Koruma içgüdüsüyle kolundan tutarak yanıma çektim zarif bedeni.

Uygar girdiği transtan çıkarak benim de orada olduğumu hatırlamış gibi gözlerini kırpıştırdı. "Ben..." Boğazını temizledi. "Seninle konuşmaya gelmiştim."

"Konuşacak bir şeyimiz yok."

Başını iki yana salladı. "Konuşacak çok şeyimiz var." diye sertçe cevapladığında bahsettiği tek kişinin ben olmadığımı anlamıştım.

"İrem'le nereden tanışıyorsunuz bilmiyorum ama kızı rahat bırak. Beni de rahat bırak." dedim aynı sertlikle. Kavradığım kolu çekiştirerek şirkete gitmeye çalıştığımda İrem hala transa girmiş gibi ağlayarak ona bakıyordu.

"Yürü, İrem."

Burnunu çekerek birkaç adım attığında koca bedeni ikimizin arasına girdi. "İkinizle de konuşacak çok şeyim var. İrem, seninle daha sonra konuşacağız. Deniz yürü. Sakin bir yere gidelim."

Oldu paşam. Başka bir emrin?

Kanın öfkeyle damarlarımda uğuldağını işitebiliyordum. "Siktir git, Uygar." dedim öfkeyle. "Benden uzak dur."

Elaları bulutlandı. "Senden uzak kalamayacağımı biliyorsun." dedi neredeyse fısıldayarak. Duraksadım. Biliyordum. Hatalar yapmıştı, canımı yakmıştı ama benim ondan uzak kalamayacağım gibi o da benden uzak kalamazdı. "Lütfen, denizyıldızım. Tek istediğim konuşmak."

Yalvaran yüzüne baktım. Ünlü iş insanı Uygar Atalay bir tek benim yanımda çaresiz kalıyordu işte. Elindeki onca güce rağmen bir tek benim paramparça olmuş ruhum karşısında panikliyordu.

Başımı salladım.

"İrem'i Özgür'ün yanına bırakacağım. Bekle."

İrem elinin tersiyle gözyaşlarını silerken bana baktı. "Biraz yalnız kalsam iyi olacak." dedi çatallaşan sesiyle. "Abime söyle, sonra konuşuruz."

Sessizce onaylarken kollarını üşüyormuş gibi paltosunun üzerinden bedenine sarıp elalara bakmadan arkasını dönmüştü. Çatılmış kaşlarımla yürüyüp giden titrek bedene bakarken Uygar'ın da arkasından hüzünle izlediğini fark ettim.

Ne yaşadınız siz?

"Gel. Sahile gidelim."

Sessiz bir araba yolculuğundan sonra şoföre arabada kalmasını söyleyerek inmiştik arabadan. Eskiden kafa dağıtmak istediğimde gelirdim buraya. Dalgalı denize bakarken en son ne için geldiğimi düşündüm, hatırlayamadım.

Denizin tuzlu kokusunu içime çektim.

Bir gün çok istediğim sona kavuşacaksam denizin dibine gömülmek istiyordum.

Kayalıklara oturunca aynısını yaptı. "Ne konuşacağız?" dedim denizden gözlerimi çekmeden.

"Özgür'le aranızda ne var?"

SİS (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin