☆4☆

145K 6.8K 2.7K
                                    

İlk günümüzü sağ salim bitirmiştik. Yatağıma kurulmuş yatmadan önce doldurduğum sürahideki suyumu içiyordum. Bardaksız  evet. Yani insanların içinde yapmam bunu ancak bu bana ait bit sürahi. Istersem ağzıma dikerim istersem bardakla içerim öyle değil mi?
Sonuçta ben içiyorum sadece.

Telefonumda biraz daha gezinip su içerken aklıma gelen şey ile bavuluma ilerledim. Hemen yanındaki büyük albüm defterini aldım.

Abim belki onlara küçüklük resimlerimi göstermek isteyeceğimi söylemişti.
Albümü çalışma masasının üstüne koydum. Olabilirdi belki. Yatağıma girip elimi sürahiye uzattım.

Şaka mı bu?

Nasıl biter!

Çölde kalmış su aygırı gibi susuzdum hala şuan. Tek çarenin sürahiyi elime alıp mutfağa gitmek olduğunu anladım.

Tam karşımdaki çalışma odasının ışığı yanıyordu. Sessiz ve uzun adımlarla merdivene ilerledim. Benimle aynı hizada olan odanın da ışığı yanıyordu.

Lan kimse uyumuyor mu? Yatın be!

2.kata indiğimde buradaki 4 odanın yatmadan önce öğrendiğim kadarıyla 3 tanesinde Mert Arel Ve Cihan kalıyordu. Son oda ise benim yeni göz bebeğim olacak yerdi. Kütüphane!

Bu katta da sadece 1 odadan ışık geliyordu. Oda sahibi kim bilemediğim için tahmin yürüttüm. 
Mert oyun oynuyordur..

1.kata ulaştığımda artık sıkılmış keşke asansörü kullansam demiştim. Bu katta sadece 2 oda bulunuyordu. Biri Serdar Bey ve Beliz Hanımın odası,diğeri de Serdar Beyin hobi  odasıymış.
Ne hobisi var sormadım. O ara 4 adam artı 1 velete geçirdiğim laflar yüzünden susayan bünyemi sakinleştirmeye çalışıyordum.

Artık giriş kata geldiğimde gol atmış orta saha oyuncusu gibi sevindim.

Hızlı adımlarla mutfağa geçip sürahiyi arıtıcıdan doldurmaya başladım. Çıkacağım 3 kat aklıma gelince 2 bardak suyu içip hazırlık yaptım.

Diğerine kıyasla daha hızlı çıkarken 2.katta duyduğum ses ile durdum.

Korku filmlerindeki duyduğu ses ile sesin geldiği yere giden salak değildim.

Ancak aptal sarışın olacak kadar meraklıydım.

Sesin geldiği odada ışık yoktu. Kâbus mu görüyordu acaba içerdeki?

Ayıp olduğunu bile bile kapıyı dinledim. Kısık ama az da olsa anlaşılır sesler vardı.

"Az kaldı. Uykuya dalacaksın." Soluk sesleri kapı ardından dahi duyulurken sesin sahibinin Mert olduğu da belli oldu.

Siktir!

Intihar mı ediyor bu velet!

Az kaldı? Ölmeye...
Uykuya dalacaksın? Ebedi uyku....

Odaya elimdeki sürahi ile dalış yaptım. Yataktan sıçrayan Mert bi bana bi sürahiye baktı. Ben ise direk masa üstünde hap var mı diye baktım.

Temiz...

Sürahimi kenara koyup bu sefer bileklerine uzandım. Kan yok.

Temiz...

"Napıyorsun acaba?" Karanlıkta belli olmayan suratına baktım. Yan taraftaki masa lambasının tuşuna bastım. Ancak ışık gelmedi.

Odanın ışığını yakmaya gittim direk.

Bu odada niye ışık yok be!

"Mert ışıkları yedin mi? Noluyo ayin mi var odanda? Geceleri başka yaratığa mı dönüyorsun sen? Shrek'deki Prenses Fiona mısın oğlum?" Mert mırın kırın edince tuttum kolundan kaldırdım yataktan. Tam odadan çıkacakken sürahim aklıma geldi.

LİNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin