UYARI: Bu bölüm etkilenebilecek insanlar için hassas unsurlar içermektedir. Ruh sağlığı bakımından etkilenebilecek bireylerin bu bölümü okumaması önemle vurgulanmaktadır. Ruh sağlığı olumsuz etkilenebilecek bireylerin, yakın çevresi ile iletişime geçerek profesyonel destek alması gerektiği belirtilmektedir.
Buna ek olarak kitap yazarı olarak belirtmek isterim ki karakterin ruh halini anlayabilmeniz amacıyla yazılmış satırların sizleri etkilemesi en son isteyeceğim şeydir. Utku'nun duygudurumu normal koşullara bağlı olmaksızın ortaya çıktığını fark etmenizi istiyor ve herhangi bir riskli faaliyetten kaçınmanızı umut ediyorum.
Keyifli okumalar...
Utku
"Pekala." dedi sakince "Demek hayatıma bugün son veriyorum."
Her şey hazırdı, her şeyin plana uygun gitmesi dahilinde hiçbir pürüz çıkmaksızın dünyadan bir insan daha silinecekti. Dünya nüfusuna bakıldığında bu istatistik bir hiçti. Abisi ve teyzesinin psikolojisi ele alındığında ise dünya pahası...
İnsanların, içinde anlamsız karalamalar olduğunu sandığı defterini açtı. Son sayfasına eğik bir çizgi çekip bastırarak karaladı. Duygularının yoğunluğunu ifade etmeye çalışırcasına bastırdı kalemi deftere. Simsiyah bir sayfaydı elde ettiği. Tam da istediği gibi, tam da ruh hali gibi; simsiyah.
Muhtemelen bir veda notu yazması gerekliydi öyle değil mi? Muhtemelen, onu bir daha göremeyecek yakınlarının özlemini giderecek kelimeler türetmeliydi. "Özür dilerim." yazmalıydı belki de, veya "Üzgünüm." diyip acısını hafifletmeliydi. Ama üzgün değildi ki? Neden üzgün olsundu? Asıl, onu bu hale getiren insanlar üzgün olmalıydı. İnsanlar öyle bencildi ki onu üzebileceğini düşünüyorlardı. Oysa onun tek hissettiği koca bir boşluktu. Koca bir boşluğun ağırlığı altında eziliyor ve dakikalar geçtikçe can çekişiyordu. "İnsanlar, kendi hayatıma son verdiğim için cehennemi hak ettiğimi düşünecek; zaten bu dünyada cehennemi yaşadığımı bilmeksizin." diye düşündü.
"Belki de..." dedi kısa bir şekilde beliren sakallarını kaşırken "Belki de bir mektup yazmalıyım."
Karalanmış defterinden boş bir sayfa koparıp özenle kelimeleri sıraladı. Bir hayli ürkütücüydü aslında. Başka bir dünyadan abisine seslenebilme düşüncesi bile tüylerini diken diken etti; fakat aynı zamanda da komik buldu. "Orada bile benden kurtulamayacaksın abi, şu işe bak!" dedi histerik bir şekilde gülerek. Mantıklı düşünme yetisini kaybetmiş gibiydi. Yaşadığı hayattan daha çok, yaşamın ötesindeki diyarları düşünüyordu. Öleceğinden emindi. Yaşaması için Tanrı bile onunla iş birliği yapmayacaktı. O kadar önemsiz olduğunu düşünüyordu ki, belki de doktorlar yeteri kadar özen göstermeyecekti veya içten içe bu hale geldiğine sevinen insanlar olacaktı. Zaten insanlar her zaman kaosa meraklı değil miydi? "İşte size cümbüş! İstediğiniz kadar izleyip hayretlere düşün." diye düşündü. Mezuniyet balosunda bir ölüm haberi, aşağılık insanlar için ne kadar da ilgi uyandırıcıydı.
Yazdığı alaycı kelimelerle dolu kağıdı özenle katladı ve odasında özel eşyalarını koyduğu bir kutunun içine attı. Herhalde öldükten sonra abisi veya teyzesi özlem gidermek için eşyalarına bakardı öyle değil mi? En azından o kadarlık hatrı vardı bu ailede. Öyle değil mi?
Uzun süreli bir iç çekip başını arkaya doğru yasladı. Tavana doğru bakarken derin bir nefes aldı, sanki bir daha böyle bir nefesi ciğerlerine dolduramayacakmış gibi. Doldurabilecek miydi yoksa? Bilmiyordu. Bildiği tek şey, kendi hisleriydi.
Mutlu hissediyordu aslında, hiç yapmayacağı bir şekilde herkesle sarılıp kucaklaşmak ve herkese gülümsemek istiyordu. Belki de teyzesine bir hediye almalıydı. Ama yok yok! Bu da artık çok zalimceydi. Ölümünün ardından kadıncağız kendisine verilen tek bir güle tutunacaktı belki de, ona bunu yapamazdı. Bir dakika, n'oluyor? Yoksa başkalarını önemsemeye mi başlamıştı? Sesli bir kahkaha attı. Dışarıdan gören birisi onun kesinlikle iyi görünüşlü bir psikopat olduğunu söyleyebilirdi. "Şu işe bak!" dedi bakıştığı tavan, bir ruhu barındırıyormuşçasına "Tam gitmeye hazırlandığım sırada iyileştim iyi mi! Abim bunu duysa havalara uçardı." ardından hüzünle kaplanmış yüzünde öfkeyle karışık üzüntü taneleri belirdi. "Gerçekten sevinir miydi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARMAŞIK
Romance"Aşk sarmaşık demektir. " der İskender Pala ve sonra devam ettirir cümlesini "Bahçeye düşen sarmaşık tohumu nasıl bahçeyi sarıp sarmalar hatta dışarı taşarsa gönüle düşen aşk tohumu da bütün bedeni sarıp sarmalar... Sarmaşığın özelliği sarıldığı a...