Keyifli okumalar...
Keşke...
Keşke ne kadar da hüzünlü bir kelime değil mi öyle? Keşke. Keşke beni sevseydin, keşke güvenseydin, keşke...1 haftadır elime alıp alıp şizofreni derecesinde bakıp gülümsediğim, ondan bana arta kalan karton bardağa tekrar baktım. Bir müzenin kıymetli bir mücevherinden farkı yoktu gözümde, farkı yoktu gönlümde. Ona ait olan gönlümde...
Lakin... Lakin hissizleştim. Hislerimi yazmak için elime aldığım bu deftere bir
kelime dahi yazamayacak kadar hissizleştim. İçimde biriken zehri dışarı akıtamayacak kadar. Son bir yıl içinde bazı şeyleri nasıl umursamayacağımı öğrendim. Bazı şeyleri yapmazsam sonradan içinde kalacağını öğrendim. Hayatın ertelemek için çok hızlı olduğunu öğrendim. Ve bunların hepsini onu severken öğrendim. Sabretmenin sınırlarını, beklemenin bu dünyadaki en kötü şey olduğunu, sevip de sevilmemenin acısını onu severken öğrendim."Benim küçük kuzucuğum yine nerelere daldın? " diyerek yanıma yanıma sırnaşan Beste'ye göz gezdirdim. Nasıl da çalışıyordu hedeflerine ulaşmak için. Elinden gelen her şeyi ama her şeyi yapmaya hazırdı. Sırf annem gibi kocasının eline düşmemek, o sınavda istediği bölümü tutturabilmek için her şeyi feda etmeye hazırdı. Buna en değer verdiği şeyi yani cep telefonu da dahil.
"Hiç. " dedim içimi çekerek.
"Karton bardak? "
"Güzel bir bardak sonuçta. " dedim yarım saattir elimde tuttuğumu unuttuğum karton bardağın sanki elime habersizce yerleştirilmesine şaşırırcasına.
"He yani güzel olan o bardağı çok daha önceden tutan eller ya da bardakta biriktirdiğin anılar değil ama bardağın şekli diyorsun yani. İyi tamam inandım. " dedi imalı bir tonda, çözdüğü sorulara teker teker tik atarken.
"Anısı da var tabi. " dedim iç geçirerek.
"Leylaa! Kendine gel! Mecnun sana üniversiteyi kazandırmayacak biliyorsun değil mi? " dedi ellerini gözüme sokarcasına sallayarak.
"Kazandırmayacak, ama kaybettirmeyecek de. "
"O ne demekmiş öyle? " dedi yüzünde şaşkın aynı zamanda korkak bir ifade takınırken.
"Şu demek oluyor... " bardağı elimde döndürerek.
"Mezuna kalacağım. "
"Ne?! "
"Bağırma babam duyacak. " dedim gayet sakin bir tonla.
"Asıl babam bunu duyarsa sen ne olur biliyor musun? "
"Hiçbir şey olmaz. Ondan kaçmak için sığındığımız bi hayatın kararlarını da o verecek değil herhalde. Mezuna kalacağım. Hem daha iyi hazırlanırım. Sınava 3 ay kala bu konular böyle yetişir mi sanıyorsun? "
"Yetişirdi. "
"Yapma Beste, ütopya bunlar. " dedim gülerek.
"Duru, n'oldu sana? " dedi sesi giderek zayıflaşırken.
"Bir şey olduğu yok Beste görüyorsun işte. Ben her zamanki benim. Sadece geleceğime yönelik adımları daha sağlam atmaya karar verdim hepsi bu. "
"Ama bir senen... "
"Bir senem çöpe gitmedi merak etme. Bu bir sene içinde çok fazla şey öğrendim. Ertelediğim sürece bu işin hiçbir zaman sonu gelmeyeceğini öğrendim. Zamanın nasıl da hızla akıp gittiğini ve doğru bir şekilde çalışmanın ne temeller üzerine dayandığını da öğrendim. " dedim ciddi bir ifadeyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARMAŞIK
Romance"Aşk sarmaşık demektir. " der İskender Pala ve sonra devam ettirir cümlesini "Bahçeye düşen sarmaşık tohumu nasıl bahçeyi sarıp sarmalar hatta dışarı taşarsa gönüle düşen aşk tohumu da bütün bedeni sarıp sarmalar... Sarmaşığın özelliği sarıldığı a...