Keyifli okumalar:)
(Bu seferki şarkımız Bulut için gelsin)"Ne zamandır içinde biriken zehirle kendini besliyorsun abi? " diye sordu Bulut'un kitaplığında uzun parmaklarını gezdirirken.
"Neden bu kadar kasıyorsun? Söyle kurtul işte. Kıza onu sevdiğini söyle ve bitsin. " diye devam etti sonra. Kollarını birbirine bağlayarak Bulut'a döndü. Yüzündeki alaycı gülümseme yüzünden bir an olsun ayrılmadı.
"Sus artık. " dedi Bulut. Elini o kadar sıkıyordu ki bileğindeki damarlar bir volkan gibi patlamaya hazır haldeydi.
"Benim asosyal abim bir kıza aşık olmuş. Susmak ne haddime! Bu kızı sana ayarlıyoruz. Bu kı... Pardon kızın gönlü bendeydi değil mi? Unutmuşum özür dilerim. " dedi ve yavaş adımlarla odadan çıktı. Zevk alıyordu Bulut'un bu tükenmiş halinden. Tadını çıkartıyor, onun sınırlarını deniyordu.
Bulut sert bir şekilde kulaklığın kablosunu çekti. O kadar sert çekmişti ki sol kulağının kıkırdağı acımıştı fakat hiçbir şey kalbi kadar acımıyordu. En son ne zaman bu kadar kalbinin acıdığını hatırladı. Annesi öldüğünde bu kadar yanmıştı canı. İki sevdiği kadın da onu bırakmıştı.
Kafasını ellerinin arasına aldı. Bir ormana gidip hıçkırarak saatlerce ağlamak istiyordu. Keşke, keşke diğer insanlar gibi üzüldüğünde ağlayabilseydi belki de onun için her şey daha kolay olurdu. Duygularını bu kadar içinde tutmasa belki çok daha az üzülürdü ama Bulut böyleydi işte. Kapalı bir müzik kutusu gibi ancak açtığında anlaşılıyordu.Gözlerini sımsıkı kapattı. Onca aramasına geri dönmemişti bile. Çok sinirlenmiş olmalıydı. Üstelik Utku'nun ona ne anlattığını da bilmiyordu. Bunları derhal öğrenmesi lazımdı.
•••
Gözlerim ışığa duyarlı bir hale gelinceye dek açıldığında elimi güneş ışığının yüzüme gelmesini önleyecek şekilde öne doğru uzattım. Dün olanlar aklıma geldikçe kalbim bir boşluktan düşercesine nefesimi kesiyordu. Benim kalbim galiba hiç bu denli kırılmamıştı. En yakınım gördüğün kişinin gözünde bir kukla gibi gözükmek kadar hiçbir şey canımı yakmamıştı, Utku'nun sevgisizliği bile.
Solumdaki yastığın üstünde beni al dercesine bekleyen telefona baktım. Telefonun ekranına baktığımda Bulut'tan tonlarca arama geldiğini gördüm. Nasıl hissedeceğimi ne tepki vereceğimi bilmiyordum üstelik korkuyordum da. O telefonu açarsam nelerle karşı karşıya kalabileceğim düşüncesi beni ürkütüyordu. Bu bir yalan olsa bile doğrusunu bilmek istemiyordum sanki. Doğrusunu anlattığında bedenim bir yıkıma daha uğrayacak gibi hissediyordum. Yine de içimden bir ses o aramayı açmam gerektiğini söylüyordu.
•••
Açmayacaktı.
O telefonu açmayacaktı.
Utku ona ne demiş olursa olsun neden hiç sorgulamamıştı? Neden Bulut'a ısrarla inanmamak istiyordu? Bunun yanıtı çok basitti. Çünkü kalp inanmak istediğine inanıyordu. Gönüle sarmaşık tohumu bir düştüğü zaman tüm bedeni sarıp sarmalıyordu işte. Kalbi, düşünceleri, umutları...Yastığı ellerinin arasına alıp yüzüne bastırdı. Psikoloji okuduğu, insanlara çare bulduğu halde kendine çare bulamıyordu. Ne duygularına söz geçirebiliyor, ne de durumu değerlendirebiliyordu. Sanki bir düğümün içinde sıkışıp kalmış gibi hissediyordu ve ipin ucu gözükmüyordu.
Yastığı yavaşça ellerinin arasından bırakıp duvara doğru yasladı. Doğrularak başını ellerinin arasına aldı. Tüm gün böyle o telefonu açmasını mı bekleyecekti? Sevdasından çekilecek miydi? Hayır. Ne tüm gün böyle bekleyebilir ne de gururunun duygularını bastırmasına izin verecekti. Sevdiği bir kadını daha kaybetmeyecekti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARMAŞIK
Romance"Aşk sarmaşık demektir. " der İskender Pala ve sonra devam ettirir cümlesini "Bahçeye düşen sarmaşık tohumu nasıl bahçeyi sarıp sarmalar hatta dışarı taşarsa gönüle düşen aşk tohumu da bütün bedeni sarıp sarmalar... Sarmaşığın özelliği sarıldığı a...