Keyifli okumalar...
2 AY SONRA
BESTE
Sınava o kadar az bir zaman kaldı ki gün geçtikçe tüm bildiklerim bir bir aklımdan siliniyormuş gibi hissediyorum. Her ne kadar stres yapmamam konusunda kendimi motive etmeye çalışsam da istediğim bölümün sıralamasının yüksek olması beni olduğundan daha fazla geriyor. Acaba daha düşük hedefim olsa bu kadar stres yapar mıydım diye düşünüyorum bazen. Tek suçum hukuk bölümünü kazanmayı istemek mi yani? Öte yandan ailemin durumu ve kazanamazsam bir sene daha bu aileyle iç içe yaşayacağını bilme hissi... İşte tam da bu yüzden istediğim bölümü kazanıp uzaklaşmalıyım buralardan. Bu her ne kadar saçma bir mantık olsa da geleceğimin temellerini atmalıyım o sınavda. Kazanmalıyım ve kazanacağım da.
Annem yine yemeğe inmem için sesleniyor böyle bir ailede iştahın dahi kalmadığını bilmiyormuş gibi. Üstelik sınavın yaklaşmasıyla bana karşı artan samimiyetleri de cabası. O kadar yapmacıklar ki... Kardeşim desem dünyadan haberi yok annem desem o adamdan ayrılmayarak gözümdeki saygınlığını yitirdi zaten babam desem o apayrı bir konu. Bu ailede saygı duyduğum tek kişi Duru sanırım. O da olmasaydı n'apardım bilmiyorum.
"Beste hadi kızım! "
Annem neden "Tamam. " kelimesini algılamakta zorluk çekiyor?
Yorgun adımlarla odamdan çıktıktan sonra uçlu kalemle deneme çözmekten grileşmiş ellerimi yıkadım. Ellerimdeki tüm kirin beyaz lavaboda girdap gibi aktığını görmek bir bakıma huzur vericiydi. Ellerimi kuruladıktan sonra saçımı üstten sıkı bir topuz yapıp yavaş yavaş aşağı indim.
"Beste! "
"Ya geldim of! "
"E seni bekliyoruz kızım. " dedi annem şefkat dolu bir tonda.
"E beklemeseydiniz annecim. " dedim iğneleyici bir şekilde.
"Neyse, otur bakalım. "
Yemeğe başlamadan önce masadaki tüm aile fertlerimi inceledim. Annem; yorgun, bunalmış ama aynı zamanda bunu yansıtmamaya çalışırcasına mutlu. Babam her zamanki gibi umursamaz ve tek derdi yemek. Bizimle kesinlikle hiçbir iletişimi yok. Onur, bir yandan telefondan video izlemeye çalışıp bir yandan yemek yemeye çalışan bir ergen. Duruysa... Birkaç haftadır durgun, mutsuz ve düşünceli. Üstelik artık düşüncelerini bana da anlatmıyor. Sanırım sınava gireceğimden dolayı beynimi böyle şeylerle meşgul ettirmek istemiyor. Ah şu sınav bir bitse...
"Sınava da az kaldı. " dedi babam ağzında yemekler dolu dolu konuşarak. İğrenç!
Kaşlarımı çatıp iğrenircesine bir ifade takınarak "Hıı. " dedim onaylayarak.
"Çalıştın mı bari? "
"Yeteri kadar çalıştığımı düşünüyorum. " dedim net bir tonda.
"Çalıştı tabi babası çalışmaz olur mu? " dedi annem küçük bir çocuğu severcesine
"Oku kızım oku, oku da ailemizi kurtar. " diye devam ettirdi cümlesini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARMAŞIK
Romansa"Aşk sarmaşık demektir. " der İskender Pala ve sonra devam ettirir cümlesini "Bahçeye düşen sarmaşık tohumu nasıl bahçeyi sarıp sarmalar hatta dışarı taşarsa gönüle düşen aşk tohumu da bütün bedeni sarıp sarmalar... Sarmaşığın özelliği sarıldığı a...