Multideki şarkıyı dinleyerek okursanız daha güzel olabilir belki .
İyi okumalar...
~~~" Sadece sevilmeyi istedi bu onun suçu değildi. "
"Kelimelere sığdıramadığım acılar gözlerimden aktı. Her bir damla yaşta daha çok yastığa kafamı gömdüm. Hiç kimse duymadı hıçkırışımı , ağlayışımı. Kimse beni duymadı. Babamın Beste'ye attığı her tokat , her darbe bana da vurulmuş gibi hissettiriyordu. İçim yandı içim ! Yanağımın bir yanı hala sızlıyor. O geçer geçmesine de sol yanımın sızlamasına ne yapıcaklar ? Bir de Utku beni sevsin diye çırpınıyorum. Seni kendi kanından olan baban sevmemiş , el alemin çocuğu niye sevsin ?! Sen babandan sevgi görmemişsin ki Duru ! Babandan göremediğin sevgiyi ondan bekleme. "
" Duru ? " dedi uykulu bir ses.
" Hıh ? " diye karşılık verdim defterimi yastığın altına sokarak. Verebileceğim tek cevap buydu çünkü ağlarken uzun kelimeler kuramazdım. Her bir kelimemde daha çok dibe batardım.
" Saat kaç ? " diye sordu Beste odanın cam kenarındaki yatağından yüzünü bana doğru dönerek.
" 5 "
" Uyandırırsın beni. "
" Tamam. " dedim ve ayağa kalkıp banyoya doğru yürüdüm. Çıplak ayaklarıma terlikleri geçirdikten sonra banyonun ışığını açtım. Gözlerim karanlıktan aydınlığa uyum sağlayamayıp kamaştı. Aynanın önüne geldiğimde yüzümü sağ tarafa doğru çevirdim ve elimi morluk izinin üstünde gezdirdim. Yanağıma biraz bastırınca sızladığını hissetmemle elimi hızlıca çektim ve banyonun kapısını kapattım. Yüzümü incelemeye koyuldum. Gözledim şişmişti ve göz altlarım dün gecenin yorgunluğunu kanıtlamaya çalışır gibi mor bir hal almıştı. At kuyruğu yaptığım saçlarım Medusa'yı aratmayan bir şekilde her yerden saçak saçak çıkmıştı. Ellerimle bir çukur oluşturduktan sonra soğuk suyu yüzüme çarptım. Klozetin üstüne oturup gözümden akan yaşlara engel olmaya çalıştım ama tüm çabalarım yetersiz kalıyordu. Canım yanıyordu. Ve bu aşk acısından çok daha büyük bir şeydi.
Her zaman babasını sevmek isteyen iki tane küçük kız çocuğu düşünün ve onlara hiçbir zaman değer vermeyen bir baba. Bu anlatılamaz bir duyguydu. Bu bir boşluk gibi bir şeydi. Büyüklerin " Anneni mi daha çok seviyorsun babanı mı ? " sorusuna üzüle üzüle " Annemi. " demekti.
Kambur bir şekilde durup kolumu dizime dayayarak yüzümü parmaklarımın arasına aldım. Gözümden akan yaşlar parmaklarıma damlarken burnumu çekip yüzümü tekrardan yıkayarak havluyla yüzümü duruladım ve saçımı gelişigüzel bir topuz yapıp odaya gittim.
"Neden ? "diye bir soru yankılandı aklımın en derin köşelerinden " Neden bize böyle davranıyor ? Neden bizi sevmiyor ? Hangi baba kızını sevmez ki ?! "
Ayağa kalkıp yavaş adımlarla odama doğru yürüdüm. Gözyaşlarım dudaklarıma doğru bir yol izleyip tuzlu tadını miras bırakırken elimin tersiyle gözümü ovuşturdum. Başını usulca kaldırarak uykulu gözleriyle odayı süzen Beste'nin şişmiş gözleri beni bulduğunda bakışlarımı kaçırıp camdan bakmaya başladım.
" Duru uyusana. " dedi boğuk bir sesle.
" Su içmeye kalkmıştım. "
Ayağa kalktıktan sonra yatağımın üstüne oturarak bağdaş kurdu.
" Bizi seviyor mu acaba ? " dedim aynı zamanda hem akan burnumu çekip hem de gözyaşlarımı silmeye çalışırken.
" Kim ? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARMAŞIK
Romance"Aşk sarmaşık demektir. " der İskender Pala ve sonra devam ettirir cümlesini "Bahçeye düşen sarmaşık tohumu nasıl bahçeyi sarıp sarmalar hatta dışarı taşarsa gönüle düşen aşk tohumu da bütün bedeni sarıp sarmalar... Sarmaşığın özelliği sarıldığı a...