Keyifli okumalar... :)
4 yıl önce
Gözleri uzaklara dalmış bir pozisyonda okulun bahçesini seyrediyordu Beste. Sıkılmıştı Fizik dersinden. Hayatında belki de hiçbir zaman yararı olmayacaktı bu dersin ona ama ısrarla anlatılıyordu. Saçma buluyordu sistemi. Beynini kendisi için faydalı olmayacak şeylerle doldurmak ona saçma geliyordu.
Bahçeyi izledi. Sanki iki aydır orda duran bahçede bir farklılık ararcasına izledi. Gözleri onu aradı. Tüm banklara göz gezdirdi. Yoktu. Oysa zil çalınca sanki ışınlanıyor gibi hemen orda oluyordu. Üstelik bahçenin bekçisine de "Bu çocuk bizim okuldan mı? " diye sormuştu ama bekçi onu geçiştirmişti. Kendi okullarından okumayan birinin bu okulda ne işi vardı? Müdürün çocuğu muydu? Kimdi bu, güvercinlerin arasında dolaşan bir tavus kuşu kadar dikkat çeken bu çocuk kimdi? Burada her gün ne arıyordu? Öğrenecekti. Ne pahasına olursa olsun öğrenecekti. Okul yönetiminin kendi güvenlikleri açısından bu kadar disiplinli olmasına karşın bu çocuğun sürekli o bankta oturmasında bir şeyler gizliydi.
Biri için geliyor olabilir ya da bir şey için. Ama kim ve ne?
Öğrenecekti. Duru'ya söyleyip ortalığı alevlendirmenin bir manası yoktu. Hem zaten Duru'nun da pek önemseyeceğini sanmıyordu. Neredeyse bir aydır tüm kızların dibine düştüğü o çocuğa vurulmuştu adeta. Yakışıklı çocuktu aslında. Duru'nun neden ilgisini çektiği apaçık belliydi. O çocuğun da Duru'yla ilgilenmesini sağlamak için planları vardı.
Ders zilinin çalmasını neredeyse saniyeleri sayarak bekliyordu. Zilin çalmasıyla birlikte yerinden bir kanguru gibi zıplayıp sınıftan koşar adımlarla ayrıldı. Ardından bağıran Duru'yu duymazdan gelerek...
Aşağı indi ve işte oradaydı. Her gün olduğu gibi bugün de buradaydı. Ne için buradaydı kimin için buradaydı? Sevgilisi mi vardı bu okulda? Ama öyle olsa bile okula sürekli sokmamaları gerekiyordu. Bu çocuğu diğerlerinden ayrı kılan bir şey vardı ve Beste o şeyi bulmak için hızlı adımlarla ilerliyordu.
Çocuğun yanına geldiğinde duraksadı. Kolları bağlı bir şekilde etrafı izleyen mavi hatta neredeyse gri sayılabilecek gözlerini Beste'ye kitledi. Ne yaptığını anlamaya çalışıyordu.
"Oturabilir miyim? " diye sordu utangaç bir tavırla. Oysa utanmıyordu. Sadece yanında yüzsüz biri gibi konuşmak istemiyordu.
Çocuk etrafa göz gezdirdikten sonra şüpheli bir şekilde ona bakıp "O kadar boş yer varken? " diye sordu. Tok sesi Beste'nin tüm vücudunda yankılanmıştı. N'apıyordu? Ya bu çocuk tehlikeli biriyse? Neden her şeye burnunu sokuyordu ki? Belki de gitse daha iyi olacaktı.
"Ee... Neyse boş ver. " diye kısık bir sesle konuşup hızlı adımlarla geldiği yolu geri yürümeye başlamıştı ki çocuk aniden ayağa kalkıp önünü kesti.
"Otur, lütfen. "
Beste, çocuğun gözlerinin içine baktığında söylediği şeylere ikna olmayacak hiçkimseyi tanımıyordu. Gözleri o kadar güzel ve bakışları o kadar sertti ki hem onunla ilgili her şeyi öğrenmek hem de ondan uzak durmak istiyordu. İnat etmedi, oturdu. Oturdu oturmasına lakin çocuk onunla hiçbir şey konuşmuyordu. Bu sessizlik sinir bozucu olmaya ve Beste korkmaya başlamıştı. Tam dersleri bahane edip gidecekken "Senin kardeşin mi? " diye sordu.
Beste anlam veremedi. Kim? Kim onun kardeşi miydi? Duru'dan mı bahsediyordu? Duru'nun onunla ne ilgisi vardı ki?
"Kim? " diye sordu Beste ürkek ela gözlerini ona çevirerek.
Çocuk sert bakışlarını Beste'ye kitledikten sonra önüne dönüp "Hayranlıkla şu uzun boylu gri hırkalı çocuğu izleyen kız senin kardeşin mi? " dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARMAŞIK
Romantik"Aşk sarmaşık demektir. " der İskender Pala ve sonra devam ettirir cümlesini "Bahçeye düşen sarmaşık tohumu nasıl bahçeyi sarıp sarmalar hatta dışarı taşarsa gönüle düşen aşk tohumu da bütün bedeni sarıp sarmalar... Sarmaşığın özelliği sarıldığı a...