Keyifli okumalar...
Saç diplerim acıdan çok sızıya dönmüştü. Babamın ellerinde birikmiş olan saçlarımı kurtardığımda kolumdan her an kemiklerimi kıracakmış gibi tutup sürüklemeye başladı. Önümüzden geçen herkes bize bakıp aralarında fısıldaşarak yolda ilerliyorlardı. Oysa babamın bana yaptığı şey bir haber bülteninde yayımlansaydı şayet herkesin yorum yapacağına emindim. Ama şuan herkes sessizdi ve bir tiyatro oyunu gibi izliyorlardı, bir kişi hariç.
"Kıza dokunma. "
Sesin sahibine doğru yüzümü döndürdüğümde Bulut'un sempatik ifadesinin yerini ciddi bir yüz ifadesi aldığını görmemle başımı olumsuz anlamda salladım. İçimden lütfen babamla kavga etme, lütfen diye dua ediyordum. Ama görünen o ki pek de işe yaramıyordu. Babamın yüzü Bulut'a doğru dönerken gözlerinden çıkan alevleri gördüm. Hırs ve öfke... İnsanoğlunun yenik düştüğü iki kötü duygu.
"Kendi kızıma dokunup dokunmayacağımı sana mı soracağım? "
"O senin kızın, hayvan değil. " dedi Bulut bir kolumdan beni çekiştirerek.
Babam kolumu kopartırcasına beni yanına çekerken "Sana ne ulan sana ne?! " diye inletti ortalığı. Araya giren birkaç adam da babamın densiz tavırları karşısında nasibini alıyordu. Kendimden hiç bu kadar utanmamıştım.
Bulut dişlerinin arasında "Şerefsiz. " dediği an babamın yumruğu ile buluştu. Bulut'un uzun bedeni yer ile temas ettiğinde ağzım açılırken tek yapabileceğim şey babamın peşinden sürüklenmekti.
Babam Bulut'a bir süre kötü bir bakış atıp küfür savurarak yoluna devam etti. Tabi beni de peşinden sürükleyip, bana ağza alınmayacak laflar ederek. Bir yokluğun içinde sürüklenirken gözlerim direkt olarak Utku'yu aradı. Kafamı geriye doğru çevirip baktığımda ellerini cebine sokmuş, ciddi ifadesiyle bana ve babama doğru baktığını gördüm. Neden? Neden tepki vermiyorsun Utku? Neden "Dur. " demiyorsun? Neden böylesin? Kafamdaki sorulara bulabildiğim tek yanıt vardı o da "Bilmiyorum. " idi.
Beni neden sevmedin Utku?
Her sorunun cevabı geri dönmemek üzere bir hiçe doğru yol alıyordu.
Babam yolun ortasında bir taksi çevirip beni sanki bir suçluymuşum ve o da bir polismiş gibi arabanın içine tıktı. Evimizin adresini söyleyerek yola koyulurken tek istediğim şey bu konu hakkında hiç konuşmamaktı. Tabi yol boyunca söylenen bir babam varken bu ne kadar kolay olurdu bilmiyordum ama susmaya çalışacaktım. Tıpkı her zaman yaptığım gibi.
..."Arkadaşımla buluşacağım diyor. Ama dışarı çıkıp erkeklerle fingirdeşiyor! "
"Düzgün konuş. " dedi annem evi inleten babama ters ters bakarak.
"Yaptığın şeyin ne kadar yanlış olduğunun farkında mısın? Genç bir kız o. Ve sen yolun ortasında ona dayak mı attın? " dedi annem saçımı okşayarak. Aklıma Utku'nun bakışları gelince gözümden birkaç damla yaş süzüldü. Hiçkimse umrumda değildi. İsterse o yolda 1000 kişi olsun isterse daha çok... Tek umrumda olan şey Utku'nun görmesi ve ona rezil olmamdı.
"Yaptığım şey yanlış öyle mi?! "
"Evet. "
"Hangi yaptığın doğru ki? " dedi Beste babamın duyabileceği bir sesle. Babamın bakışları yavaş yavaş Beste'ye dönerken sesini daha da yükselterek "Sen kes sesini! " dedi.
"Bu sene sınava hazırlanmanız gerekirken siz orospuluk peşindesiniz! "
"Düzgün konuş! " dedi annem bağırarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARMAŞIK
Romance"Aşk sarmaşık demektir. " der İskender Pala ve sonra devam ettirir cümlesini "Bahçeye düşen sarmaşık tohumu nasıl bahçeyi sarıp sarmalar hatta dışarı taşarsa gönüle düşen aşk tohumu da bütün bedeni sarıp sarmalar... Sarmaşığın özelliği sarıldığı a...