Keyifli okumalar:)
(Multideki şarkıyı öncelikle dinlemenizi tavsiye ederim. Duru karakterini çokça yansıttığını düşündüğüm bir şarkı. )Güvenmek...
Bir insana, hayatında yalnızca bir insana güvenebileceğini zannetmek ve bir uçurumdan atlarcasına boşluğa düşmek hissi içerisindeyim. Meğerse güvenmek koca bir canavarın eline papatya tutuşturmak gibiymiş. Tek bir hareketiyle papatyayı ezebilen bir canavar... Ve bu hikayede ne yazık ki papatya benim.
Ne yapacağımı bilmiyorum. Kime güvenebileceğimi bilmiyorum. Tanrım, hayatta kendinden başka güvenebileceğin birinin olmaması ne acı!
Düşünüyorum da hafızamı yitirseydim ve insanlardan kaybettiğim anıları geri kazanmak için bana yardım etmelerini isteseydim kimin cümlelerine inanabilirdim? Bunu bir avantaj olarak gören kime inanabilirdim ki? Sırtlan sürüsünün içine düşmüş yaralı bir ceylan gibi. Kendi hafızamdan başka kime güvenebilirdim? Sanırım bu saatten sonra kimseye."Ne düşünüyorsun? "
Okyanus gözlerini bana dikmiş olan Utku'ya gözlerimi çevirdim.
"Hiç. "
"Bulut'u mu? " diye sordu alay edercesine. Sanki ona güvendiğim için çok salak olduğumu vurgularcasına.
"Hayır. " dedim başımı yavaşça sağa sola sallayarak. "Güven kavramını düşünüyordum. Ne garip şey insanın kendinden başkasına güvenemeyecek kadar yıkılmış olması. "
"Haklısın. " dedi. Yıllar önce benimle konuşan ses tonunu duymak için sudan çıkmış balık gibi çırpındığım adam şu an yanımda oturup bana hak veriyordu. Yıllar önce gözlerine şiir yazdığım adam şu an gözlerime bakıyordu. Hayat garipti. Hem de çok garipti.
"Neden bana bunları anlattın? " dedim ani bir şekilde. Ağzımdan çıkan kelimelere ben bile şaşırmıştım. Bazen beynimde kurduğum cümleler benden izin almadan ağzımdan dökülüyor ve buna engel olamıyordum.
"N-nasıl yani? " dedi şüpheli bir tonda. Neden bana Bulut'u anlatmıştı? Benim iyiliğimi düşünecek kadar umursayan birisine benzemiyordu. Aylar önce babam beni bu sahilde saçımdan sürüklediğinde kılını bile kıpırdatmayan adam neden şimdi iyiliğimi düşünüyordu? Her düşünce birbiri içine geçmiş bir düğüm gibiydi.
"Bulut neden senin arkadaşın olmasını istemesin? Neden sana kötülük yapmaya çalışsın? Çok saçma, her şey o kadar mantıksız geliyor ki... "
"Hayır Duru..." demesiyle gözlerimi gözlerine diktim. İsmim ses tonuna o kadar yakışıyordu ki geri kalan tüm düşünceleri sanki bir süpürge gibi silip atıyordu.
"Her şeyin bir açıklaması var. Sen sadece Bulut'un gözüktüğü kadar iyi bir insan olmadığını bil yeter. "
Gözlerimi tüm renkleri içine hapsetmiş gözlerinden ayırıp onca zamandır montumun içinde sığınan ama yaşadığım tüm bu olaylardan ötürü varlığını bile unuttuğum Utku'nun ilginç defterini çıkartıp ona uzattım. Gözlerini elime doğru çevirdiğinde sanki yüzünde birden fazla duygu geçişi var gibiydi. Öfke, şaşkınlık, üzüntü... Hepsi bir film şeridi gibi yüzünden akıp gittiler.
"Bankta unutmuştun. Islanmasın diye aldım." diye açıklamada bulunma gereği duydum. Tabi içini açıp baktığım için de kendimden utandım ama zaten ne olduğu belli olmayan belli belirsiz çizimlerden ibaretti. Çizimleri sormadım zaten soramazdım da bu ancak kendimi ele verecek derecede acemi bir davranış olurdu. Ama sormak istesem de sormazdım. Düşünmeden yaptığım hareketlerin ve meraklı sorularımın neden olduğu sonuçlara şahit olmuştum. Onu bir daha üzmek istemiyordum.
Yüzündeki duygu geçişleri bir anda soldu ve minnet duymuşcasına "İyi yapmışsın, teşekkür ederim. " dedi. Sanki psikolojik bir deneyde gözetmen gibiydim. Yüzündeki duyguların her birini en ücra köşelerimde hissedebiliyordum. Duygularının bu kadar çabuk değişebileceği şaşırtıcı derecede garipti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARMAŞIK
Roman d'amour"Aşk sarmaşık demektir. " der İskender Pala ve sonra devam ettirir cümlesini "Bahçeye düşen sarmaşık tohumu nasıl bahçeyi sarıp sarmalar hatta dışarı taşarsa gönüle düşen aşk tohumu da bütün bedeni sarıp sarmalar... Sarmaşığın özelliği sarıldığı a...