Multi Utku.
" Uyan artık. "
Babamın sert sözlerini işittiğimde huzursuzca yerimden kalktım.
Babam odamdan yavaş adımlarla çıkınca ben de hemen ayaklanıp çıplak ayaklarımı soğuk parkelere basa basa banyoya girdim. Yüzüme de soğuk suyu çarpınca titreme aldı bedenimi. Suyu yüzüme çarparken kolumun arasından bir su damlası girmişti ve bu çok rahatsız edici bir şeydi. Fakat zaten okul üstümü giyeceğim için umursamayıp üzerimdeki kıyafeti dirseğime kadar kıvırdım ve banyodan çıkarak üstümü değiştirmek üzere odama gittim. Okul kıyafetlerimi üzerime geçirirken bir yandan da saç düzleştiricimin derecesini ayarladım. Böylece üstümü giydikten sonra saçımı bir çırpıda düzleştirdim. Zaten saçım düz olduğu için saçımla uğraşmamıştım. Tüm işlerim tamamlandığında mutfağa doğru yürüdüm.
" Günaydın ! " dedi annem büyük bir neşe içinde. Beste ise yemek masasında yerini almıştı bile. O da gülümseyip peynirden tabağına koydu.
Sabah sabah nasıl bu kadar neşeli olabiliyorlar anlamıyorum.
" Günaydın. " diye cevap verdim bitkin bir sesle.
Annem krep hamurunu tavaya bırakırken ben de telefonumu kontrol ettim.
Pekala , hiç mesaj yoktu. Her zamanki gibi.
Krepler tabağıma geldiğinde hızlıca mideme indirdim ve dişlerimi fırçalamak için yeniden banyoya gittim. Diş fırçasının üzerine bitecek olan macunu sıkarken bir yandan da musluğu açtım. Musluğun tazyikli akması yüzünden diş fırçasına sürdüğüm macun lavaboya yapışırken gözlerimi devirdim.
Bir güne böyle başlamak ? Kesinlikle günüm çok güzel geçecekti (!)
Bir yandan çantamı sırtıma alıp bir yandan babamdan harçlığımı - ondan alabildiğim tek şey buydu - ve bir yandan da pasomu cebime tıkarken ayakkabılarımı elime alıp kapının girişine doğru yürüdüm. Ayakkabıları ayağıma geçirdikten sonra merdivenleri inerek hızlı hızlı yürüdüm.
Kulaklıkları kulağıma takarken saçlarımı yüzümden çekmeye çalıştım. Saçlarımı çekerken kulaklığın kablosunu da çektiğimden kulağımdan çıkmıştı kulaklığım nefesimi dışarı vererek saçımı şimdilik arkadan topladım ve kulaklıklarımı tekrardan taktım. Durağın evimize yakın olması nedeniyle hemen durağa gelmiştik ve bekledik. 1 aydır okula gitmemize rağmen hala alışmamıştık düzenimize. Her zaman uykumuz vardı .
Bekledim.
Bekledim.
Gel artık !
Otobüsü karşımda görünce büyük bir rahatlama hissettim. Ve avına sinsi sinsi yaklaşan bir aslan misali otobüse girmeye çalıştım. Beste çoktan otobüsün merdivenine ilk adımını atmıştı. Tamam belki benden biraz daha kurnaz bir zekaya sahip olabilir .
" Orta kapıya ilerleyin boş yer var. " diye bağıran şoförün sesini duyduğumda otobüse giremediğimi anlamıştım.
Bugün kesinlikle benim şanslı günüm değildi.
" Orta kapıyı açıyorum. " dedi şoför eğilip bana bakarak. Pekala buna minnettar olabilirdim herhalde. Bırakıp giden bir şoför olmadığına sevinebilirim en azından.
Orta kapıya doğru hızlıca ilerledikten sonra kartı öne doğru uzattım. Yanımdaki kadın vahim durumumu fark edip " Gel yavrum sen otur ben zaten iniyorum. " dediğinde gözlerimden ışık çıktığına emindim. Beste en önde ben ise ortalardaydım. Aramızda çok mesafe olmasa bile birbirimizin yanına gitmemiz bu insanlar içinde imkansızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARMAŞIK
Romansa"Aşk sarmaşık demektir. " der İskender Pala ve sonra devam ettirir cümlesini "Bahçeye düşen sarmaşık tohumu nasıl bahçeyi sarıp sarmalar hatta dışarı taşarsa gönüle düşen aşk tohumu da bütün bedeni sarıp sarmalar... Sarmaşığın özelliği sarıldığı a...