Bölüm-13

1.5K 124 15
                                    

Keyifli okumalar ;)

"Şu akbili uzatır mısınız? "

"Tabi. " diyerek kadının işaret ve orta parmağı arasına sıkıştırdığı akbili aldım ve Beste'ye uzattım. Beste elimdeki akbile tip tip bakarken kısık bir sesle "Alsana şunu!" dedim ve eline bıraktım. Akbil elden ele dolaşırken ve yeniden kadına dönerken  otobüsün son durak pozisyonunu almasıyla otobüsün bir kenarına sıkıştırdığım çantamın bir tarafımı koluma geçirip diğer tarafını sırtıma doğru savurdum ve otobüsten indim.

Kulağımdaki kulaklıkları yavaş yavaş çıkardıktan sonra bahçede sıra olmuş bir sürü öğrencinin olduğunu görmemle Beste'nin koluna girip kendi sınıfımızın sırasına doğru ilerdim.

"Hadi evladım, koş! "

Müdür yardımcısının kulak tırmalayan sesi mikrofondaki cızırtı ile birleşince ortaya her ne kadar kötü bir düet çıksa da adımlarımızı hızlandırıp sırada yerimizi aldık. Bir yandan nöbetçi öğretmen bizden daha sonra gelenlerin yok yazmak -daha doğrusu göz korkutmak- adına okul numaralarını alırken bakışlarımı onun olabileceği her yere döndürdüm. Fakat ne o vardı ne de onu yansıtan bir şey.

İstiklal Marşı'nı bir ağızdan okuduktan sonra tek tek sınıfa doğru yol alırken her zamanki manzara(!) ile karşılaştım. Diktatör bir müdür yardımcısı ve müdür yardımcısının istekleri doğrultusunda kulağındaki küpeleri çıkarıp yüzündeki 3 kat makyajını silen mağdur kızlarımız. İşin gülünç tarafı ise o kızlarımızın arasında benim canım ikizim Beste de vardı.

"Ya hocam sadece BB krem sürdüm yemin ederim başka bir şey yok, bakın."

"Görürüz şimdi. " dedikten sonra elindeki ıslak mendille Beste'nin gözünü oyarcasına bastırıp ıslak mendildeki siyahlığı gösterdikten sonra tabir-i caizse dellenen bir müdür yardımcısıyla karşı karşıya kalıyorduk bu sahnemizde.

"Kızım sen ne bekliyorsun? İlerlesene! " diyerek beni iten Felsefe hocasına bakıp "Hocam kardeşimi bekliyorum. " dedim.

"Bekleme yapma, geç içeri, geç! "

İçimde yükselen "Ya sabır, ya tahammül. " sesleriyle okulun kapısından içeri doğru girdim ve merdivenleri tek tek çıkmaya başladım. Sınıfa girmemle gereksiz insan topluluğun seslerini duymam bir oldu. Şunun şurasında sınava ne kadar kalmış? Git ders çalış kardeşim ne başımı şişiriyorsun?! Montumu asıp sırama geçtikten sonra Edebiyat hocasının sınıfa girmesiyle gereksiz insan topluluğu sükuneti -sonunda- sağladı. Edebiyatçı selam verip yerine oturduktan sonra yoklama defterinden tek tek isimlerimizi saymaya başladı.

"Ece. "

"Burda! "

"Murat. "

"Burda. "

"Duru. "

"Burdayım hocam! "

"Beste. "

Sınıftaki sessizlikten istifade tam ağzımı açıp radara yakalandığını söyleyecekken kapıyı çalmadan içeri giren Beste'yi görmemle sustum.

"Yok yazdınız mı hocam? "

"Yazmadım, geç. " Beste, gözleri ıslak mendil ile silmekten tahriş olmuş bir suratla yanıma otururken ona bakıp kıkırdadım.

SARMAŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin