2》31 "Yayıncı"

258 29 23
                                    

Darmadağınık bir salon.

Aslan büyüklüğünde bir mastiff koltuğa hırçınca saldırıyordu. Hizmetçiler korkuyla geri çekilirken hiç kimse  onu kontrol altına alamıyordu.

Rance ve Gin evde değildi. Elena ve Nanren ise ne yapacağını şaşmıştı.

Adım adım ilerledi.

"Yun!" Elena bağırdı ve telaşla onu durdurdu.

"Gitme, delirdi" başını sallayarak reddetti. Onu tutan ellerine baktı, titriyordu. Korku ? Elbette, hırçın köpek hedefini oraya çevirdiğinde zaman yavaşlamış gibiydi. Keskin sivri dişler açık ağzında sıralandı.

Deliren köpek sertçe üzerlerine atlayacağı sırada vücudu titredi, tehlike sezerek duyuları hareket etti ve ona keskince bakan bir çift kızıl göz gördü.

İçgüdüleri tehlike alarmı veriyordu.
Bir adım da attığında baskının verdiği darbe ve korkuyla ayaklarını sertçe yere kenetledi, lâkin ivme nedeniyle bedeni ataleti kaybederek dengesizce yere yığıldı.

Acıyla inledi ve yerinden kalkmayı reddetti. Ölü taklidi yapıyordu aklınca.

Yun hâline aynı dik gözlerle bakarak ağır bir tonda konuştu.
"Kalk."

Elena şaşkınca Yun'u tutmayı bile unuttu. Yun fırsatla ellerinden kurtulup ilerleyerek köpeğin önünde durdu.
"Kalkmayacak mısın ?" Ses tonundaki tehlikeyi hisseden köpek hızla yerinde dikeldi. Bütün bedeni kaskatı kesildi ve hazır olda durur gibi dört ayağı üzerinde durdu.

"Devam etmeyecek misin ?" Cümleler teşfik edici gibi görünse de eğer devam ederse işinin biteceğini biliyordu.

Başını eğerek hatasını ifade eder gibi kısıkca uğuldadı.

"Hatalı olduğunu biliyorsun" tehlikeli ses tonunun yatıştığını gören köpek hızla tekrar uğuldadı, onu onaylıyordu.

"Akıllısın" ani övgü nedeniyle parlak gözlerle başını kaldırdı. Lâkin sonraki cümleleri tüm tüylerini diken diken etmişti.

"Aksi halde bir aptalın yapacağı bu karmaşayı çıkarmayacaktın"

Ne?
Buldu mu ? Onu buldu!!

Köpek başını tekrar eğerek söylenircesine inledi.

"Madem dışarıya çıkmak istiyorsun ne diye onca gürültü yapıyorsun?"

Plânı keşfedildi.

Şikâyet edercesine parçaladığı kafesi işaret ediyordu.

"Hiçbir sebep hareketlerini haklı çıkaramaz"
Bu sefer başını eğerek sustu.

"Pekala bu bizim hatamızdı nihayetinde. Her sabah yürüyüş yapıyorum istersen eşlik edebilirsin"

Aniden enerjik hale gelerek yüksek sesle havladı.

"Hav!"

"Öyleyse sorun halledildi. Şimdi yaptığın dağınıklığı topla"

Köpek bir an durmadı, kuyruğunu sağa sola sallarken ağzına aldığı çöpleri çöp kutusuna taşıyordu.

Uslu tavırları karşısında afallayan bir hizmetçi köpeğin sevimli görünüşünden etkilenerek dokunmak istedi. Lâkin yaklaşır yaklaşmaz köpek her şey bir ilüzyonmuş gibi hırçınlaştı.

"Aah!" Kız korkuyla geri adım attı, tökezledi. Neyse ki onu tutan biri vardı.

Ani gerçekleşen olay nedeniyle tepki verilemedi.

"Dikkat et" sakince kızı bıraktı Yun.

"Ah t-teşekkürler!" Yüzü utançla kızardı, korkuyla solan yüzü daha bir çekici kılıyordu. Yine de Yun'un yanında sönük kalıyordu, sıradan bir yoldan geçen gibi.

Gözlerini utançla kaçıran kızdan hızla bir iki adım uzaklaştı. Beden dili bilmeyen biri bile bunu anlardı. Özellikle bu yaştaki kızların prenses romanları okuduğundan bahsetmiyorum bile. O kimsenin hayalindeki prensi falan değildi.

Köpeğe tekrar baktığında köpek geri adım atmadan edemedi.
"Kimseye zarar vermiyorsun" sözü karşısında hoşnut olmasa da kabul etti.

Ardından Yun ardını dönerek ona bakan Nanren'e ilerledi. Elini omzuna koyarak köpeğe son defa döndü.
"Sahibin bu, yanındayken başına bir şey gelirse kafanı uçururum"

Tehdit değildi, normalce konuşuyordu. İşte bu nedenle ürkerek tekrar tekrar başını salladı köpek.

İstediği cevabı alan Yun elini Nanren'in omuzundan çekerek annesine ilerledi. Elena'nın şaşkın bakışları altında "Aslında tatlı köpektir kendisi" dedi.

Bir an için Yun, kendisi bile dediklerine inanmadı. Yine de aksi halde nasıl açıklayacaktı?

"Haha..." gergince güldü. Hiç kimseden korkmasa da buna annesi dahil değil.

"Tamam tamam" gönülsüzce de olsa Elena pes ederek sormayacağını belirtti.

"Ben gidiyorum" rahatlayarak ve son bir defa annesine gülümseyerek ayrıldı. Oradakilerin gözleri ayrılan gencin sırtında kaldı.

***

Hava yavaşça karardı.

Akşam yemeği vakti.

"Bu Mastif gerçekten iyi" kenarda uslu bir şekilde yatan köpeğe bakarak konuştu Hofan.

"Öyle" diyen Elena'nın gözleri Yun'a çevrildi.

Yun ise dalgınca bir yere odaklanmış yemek yiyordu. Elena iç çekerek yemeğe devam etti.

O sırada Yun aklına birden gelen şey ile sistemle konuşuyordu.

"Sistem ben yayıncıydım"

[Şükür hatırladın! Yayını açık bıraktın, saldım çayıra mevlam gayıra dercesine görmezden geldin. Banyoya gittiğinde dahi ben kapatıyorum, aksi halde neler olacak bilmiyorum]

Yun:...

"Teşekkürler. Peki, o zaman yayın odasını aç"

Önünde yorumların ekranı belirdi. Kendi profili sol üst köşedeydi. Bilgilerine girerek baktı.

[Adı: Ji Yun Xue

Takma adı: İmparator, Kötü Karakter, Patron...

Yaş:18

Cinsiyet: Erkek (Kadın)

Tanıtım:

Kendi yazdığı kurguda bir kötü karakter olarak uyandı. Hayatta kalmak adına tek çaresi olarak bir kötü gibi davranabilirdi. Yavaşça içindeki kötülük uyandı.

Böylece uzun bir yolca, acımasızca sağlam adımlarla ilerledi. Kararlıydı, hayatta kalacaktı!]

Açıklamaya bakarken gözleri derinleşti. 

Bakışları daha sa aşağıya indi.

#En iyi kötü karakter
#Kalite
#İyi yayıncı
#Havalı
#Güçlü kadın

Çeşitli etiketler kazandı.

Yorum alanına geldi ve okurken sessizce yemek yedi.

-Devam Edecek-

Eternity: Universe of the Dead (1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin