3》21 "Uzay Gemisi"

174 24 26
                                    

"Oyunun süper olmuş Yun!"

Telefondan arayan Mei'nin sesi biraz yüksek çıkınca telefonu hafifçe kulağından uzaklaştırdı Yun.

"Bu arada, bu aralar kendimi garip hissediyorum" uzun bir konuşma başlattı, belki de onunla konuşmayı özlemişti. "Sanki...Naraf'tan hoşlanıyorum? Işte böyle garip bir his..." ardından " Ne zaman döneceksin? Seni özledik burada..."

Uzun bir konuşmadan sonra Yun telefonu kapatmıştı.

"Kimdi ?"

Koltuğun arkasından, boynuna sarılarak kulağına eğilip fısıldadı. Kulağını kaşındıran  sıcak nefesini görmezden gelerek hafifçe başını çekti.

"Seni ilgilendirmez"
Yine de Yun, ona sarılan elleri engelleyemeyecek kadar tembeldi, zaten bunun için epeyce uğraşmasına rağmen öylesine inatçıydı ki, ahtapottan farksızdı. Bu durumda sadece görmezden geldi.

"Üzülüyorum ama" kulaklarında bir ıslaklık hissedince irkildi, kulaklarını mı ısırıyordu o ?

"Ren!" Kulağını tutarak uzaklaştı, kararmış bir suratla ona bakıyordu.

[Hehe! Yürü be!]

Tüm zaman, onun tacizlerine katlanarak geçirmişti. Yetiyordu ama! Yun artık ciddi ciddi buradan taşınmayı düşünürken, Ren yine hamlesini yaptı.

"Beni nasıl terk edersin? Sana her gün yemek yapıyorum, elbiselerini yıkıyorum, katlıyorum ve ütülüyorum, aynı yatağı bile paylaşıyoruz!"
Ağlamaya başlayınca Yun bir an kendini cidden pislik gibi hissetmişti.

"A-ama" ne diyeceğini şaşırdığında Ren devam etti. "Benim ilkimi bile aldın-!" O sırada Yun hızla, komşulara kadar uzanan bir yanlış anlaşılma olmaması için ağzını kapattı.

Ailesini biliyordu, kesinlikle bu komşular o asker teyzelerdi ('amcalar'), kılık değiştirmede epey yetenekli olduklarından bahsetmiyorum bile, bunu duyar duymaz ailesinin kulağına gitmesi an meselesiydi.

Derince iç çekti, nasıl bir yanlış anlaşılma bu ? İlki derken ilk aşkı demek istiyor ama..!

Ahh!

Yun sonunda sadece pes edebilirdi. Homurdanarak içeri geçtiğinde Ren kazanan gülümsemesini yüzüne takınmıştı.

***

"Tedavi nasıl gidiyor ?"

"Kendimi daha iyi hissediyorum" Yun annesini rahatlatmak için yalan söylemekten çekinmedi. Ama işin tuhafı, her geçen gün kendisini daha da halsiz hissetmesiydi.

Bu aralar oldukça yoğundu da, bu nedenle bunu yorgunluğuna bağladı.

***

7 Ağustos Pazar.

Busraz'dan 1 aylığına ayrılacak.

Ailesinin haberi olmadığı gibi, kimsenin haberi olmadan.

Yüzündeki maskeyle yerlatı laboratuarına doğru ilerledi. Hazırlıklar tamamlanmak üzereydi.

Kardeşini aramaya çıkacak!

***

Geminin son kontrollerini yapıyordu.

Bu gemi, bukalemun isminde. Bulunduğu yere kolayca kamufle olabiliyor, ne kadar büyük göründüğü önemli değil.

Bu nedenle uçtuğu kimsenin fark etmeyeceği bir hadiseydi.

Yun'un planlarına göre 1 hafta sürecekti. Ama elbette acil durum hazırlığını da yaptı.

En başından beri, şirket işleri, hazırlıklar ve diğer her şey, bu zamanlar içindi. 

Uzaya gidebilmek için.

Bu gece yola çıkıyor.

Bu arada, dünyadaki hali için de bahanesi,  '1 hafta yoğun bakımda kalmak' idi, sistem bununla sürekli olarak ilgilenecek ve onun için ayarlanan hastanede, onu kimsenin görmesine izin vermeyecekti. Onun adamı olan bir doktor dışında. Zaten her şey bu adama bırakılmıştı.

Her neyse, yani bugün gidiyordu!
Yun açıkçası biraz heyecanlıydı, dünyayı ilk defa terk edecekti.

"Kalkış!" Elbette gemiyi kullanmayı biliyordu ama otomatik pilot ondan daha iyiydi. Onun bilgisi sadece bilgiye dayalı, tecrübesiz. Oysa ki, yapay zeka hata yapmazdı. Ne ölçümde ne de hesap, haraket işlerinde.

Gemi yükseldikçe, uzay gemisinde manın bir başka olduğunu anlamıştı. Umarım onu uzay falan tutmazdı?

Her neyse tüm hazırlıklar tamamlanmıştı. Uzayda kalsa bile, rahatça bir on yıl geçirirdi.

[Sistem rotayı ayarla]
Sistem kardeşinin nerede olduğunu biliyordu. Bu bilgiyi ondan almak zor olsa da.

[Pekala! Sisteme rota yüklendi!]

Gemi yükseldikçe yükseldi. Birkaç dakika içinde heyecanı yatışan Yun bir an Ren'i düşündü. Onhevde bulamayınca ne yapacaktı ? Her neyse, umurunda değildi!

Otomatik pilottaydı gemi, geri kalan her şey sisteme bırakıldı. Yun gevşemiş ve rahat bir şekilde dinlenmek için odasına gitti. Birkaç gündür bu yüzden uyku alamıyordu.

Iyi bir dinlenmeyi hak etmişti.

Odasına girdiğinde garip hissetti. Yatağına yaklaştıkça kaşları çatıldı.

Her bir adımda gittikçe daha da tetikte duruyordu.

Sonunda yataktaki şişkinlik hareket etti!

Uzun siyah saçlar hareket etti, yeşil gözler onu gülümsemeyle karşıladı.

"Hoş geldin!"

Ren...

Yun :...

-Devam Edecek-


Hızlı ilerlediginin farkındayım ama avlanılan yerler, sadece gereksiz detaylar gibi... ya da yazacak vaktim yok gerçekten.... ühü... bir de 40 bölüm olacak dedim, ayrıntıya girsem mi...

Eternity: Universe of the Dead (1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin