3》27 "Karşılaşma"

163 26 25
                                    

Iç çekişin ardından çevresine bakındı. Nanren olmadan ayrılamazdı.

Göğsünde sert bir ağırlık hissederek gözleri hafifçe kararmıştı.

Derin nefes alarak gözlerini yumarak biraz daha gevşemeye çalıştı. Gözlerini yavaşça açtığında ilerledi.

Her hareketinde ve neredeyse her nefes alışverişinde oluşan acıyı görmezden gelerek.

Bir ağacın ardına doğru.

"Gidiyorum Ren, gelmiyor musun ?"

Başını hafifçe çıkararak, yüzünün yarısını gizleyerek ona baktı.

"Ahaha, gizlenmede oldukça berbatsın" o sırada ağacın tepesinde altın paralar atıp tutan kişi garipçe sırıttı.

"Buradan değilsiniz" gözlerini kısmıştı.

Yun'un konuşmaya girmek gibi bir niyeti yoktu. Konuşma başlatan kişiyi görmezden geldi.

Şu aralar en sevdiği hareketti görmezden gelmek. Bu sayede daha fazla yorumluyordu.

"Ah alınıyorum ama" ağacın dalından atlayarak önünde yere indi. Büyük beyaz kanatları, göze sokulacak derecede gösterişliydi.

"Diyorum" alaylı bir gülümseme ile gözleri Nanren'e dönmüştü, Nanren bakışlarıyla tırstı.

Sonra daha da büyük bir gülümsemeyle "Cennete gelsenize, ne yapacaksınız bu çorak arazide?" demişti.

"Ah, kendimi tanıtmayı unuttum. Bendeniz Anastasia"

Yun, Nanren'i bileğinden tutarak sadece bu geveze gördüğü kişiyi görmezden gelerek olabildiğince hızlı ilerlemişti.

Anastasia daha da gülümseyerek peşlerine takıldı.

[Buradan sola dön, önüne büyük bir bar çıkacak. Kardeşin orada]

Barda mı ?

Yun kaşlarını kaldırarak ilerledi.

Barın kapısı açıldı, içerideki sahne gözler önüne serildi.

Aşırı göz alıcı bir kadın, aşırı özgüvenli bir tavırla etrafına sövüp duruyordu. Göz alıcı ve fazla baştan çıkarıcı. İlk dikkatini çeken bu kadın olmuştu, ama sonra onu görmezden gelerek başka yerlere baktı.

Kız kardeşi asla bu kadın kadar değildi...

Içeriye adım attı.

Çevresine bakındı.

Erkekler, kadınlar, değişik ırklar...

Sonra bir başka köşede, bir grup adama dalan kadına baktı, sonra "Bu da değil" diye mırıldandı.

O sırada üst katta büyük bir patlama yaşandığında, iç sesi harekete geçti.

Kesinlikle kardeşi olmalı.

Evdeki mutfağı havaya uçurması gelmişti. Garip garip deneylerle uğraşıp dururken.

Hızlı adımlarla yukarı kata ilerledi.

"Ne ? Bana içkimi getirin! Bomba yemek istiyorsanız reddedebilirsiniz tâbi!"
Ses dikkatini çekti.

Uzun siyah saçlar ve parlak kırmızı gözler. Yüzündeki alaycı ifade, bedenindeki aşırı rahatlık...

Kardeşi değildi.

O daha görgüsüzdü.

[Kardeşin]

Yun :...

Ilerleyip ilerlememe konusunda tereddüt etti. Plan ? Shurin ile bu...imkansızdı.

"Hey! Ne bakıyon lan ? Ha !" Hemen yanındaki duvarda alkol şişesi patlamıştı.

Elbette, daha sıcak bir karşılama hayal etmişti. Bombalar ya da taramalılarla...

Sıcacık.

Dışarıdan öyle uslu görünen kardeşinin nasıl biri olduğunu biliyordu. Bu düşüncelerle kesinlikle gelecekte uslu sessiz biri olmayacaktı.

Tahmini doğru çıkmıştı.

Elbette.

Yanağından akan kanı silerek cam parçasını çekip attı bir kenara.

"Yun" Nanren ise şokunu atlatarak onu durdurmaya çalıştı.

Ne yazık ki aldığı cevap, yaklaşmasını engelleyen bakışlarıydı. Nanren dudağını bastırarak geride durdu.

Yun ise onu 'güzelce' karşılayan kardeşine ilerledi.

Bar sakinlerinin dikkati o yöne çekilmişti.

"O aptal mı ?"
Birisi alaycı bir şekilde sordu.

"Görmüyor mu, cehennem liderinin canı sıkkın?"

"Canına susamış boşver" bunu diyen kişi kafasına şişeyi dikmişti.

Shura ise, oturmuş, eğlencenin ona gelmesini beklerken kaşlarını kaldırmıştı. Hafifçe kıkırdadı.

Yun kaşlarını çattı, kardeşi duygusal ve ruhsal olarak çok dengesizdi. Uzun yılları atlattığında, bu onda iz olarak mı kalmıştı?

Sakinliğini bozmadan ona baktı. Sonra önündeki boş şişe yığınlarına.

"Çocuğun dışarıda"
Üsteyse oğluna zarar verebilirdi, neydi bu rahatlık?

"Yaani?"
Sarhoş olmalıydı, omuz silerek gevşekçe şişeyi kafaya dikti.

Yun'un gözünde bu oldukça sorumsuz bir hareketti.

"Ha ? Sen ne arıyorsun burada?" Şuura arkasındaki kişiye seslenince Yun,  Anastasia isimli kişiyle kardeşinin oldukça yakın olduğunu anlamıştı.

"Gelemez miyim" Anastasia omuz silkerek yanına oturdu.

"Shurin"
Shura duraksadı, ona Shurin olarak seslenen kimse kalmamıştı. Dahası...kimdi bu adam ? Alacaklı falan mıydı ?

Çenesini kaşıyarak Yun'a baktı ve gözlerini kıstı. "Dolandırmış  mıydım daha önce seni ?" diye sordu.

Herkes :...

"Pek çok defa" Yun da ilerleyerek masaya oturdu. Hafif ses tonuyla saymaya başladı.
"Işleri üzerime atıp kaçtın"

"Iş anlaşması ?" Shura mırıldandı.

"Işledigin tüm suçları bana yıktın"

Shura hatırlamaya çalışıyordu. Var mıydı böyle biri ?

"Suçum neydi ?"
Önünde durdu.

Ona doğru eğilerek hafifçe konuştu.
"Ben sadece webnovellerimi okuyordum"

-Çat!- elindeki şişe yerde parçalanarak cam sıçrattı.

Shura ciddileşti.

"Suçun ?" Ses tonu ölesiye ciddiydi "Bizi terk etmek?" Belki de inanmıyor ve  hala onu deniyordu, Yun bunun inanılmaz olduğunu biliyordu. Hem de onca yıl sonra.

"Ailemizin intikamı içindi"

Gözleri inançsızlıkla genişledi, yerinden fırlayarak bağırdı Shura.
"Siktir!"

-Devam Edecek-

Eternity: Universe of the Dead (1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin