24 "İlk Eğitim: Zombilere Karşı 2"

479 54 6
                                    

Bulunduğum yerden ne kadar uzaklaştım bilmiyorum, ama amaçsızca uzun yol kat etmenin kesinlikle aptallık olduğunu artık biliyorum!

Ne yemeğim var ne suyum! Böyle giderse ilk günden elenecektim!

Soğuk boruyu tutmak bir nebze susuzluğumu yatıştırır gibiydi.

Ufuktaki güneşe bakarken sinir bozucu hissettim.

Bir çocuk bile bilirdi ki, karanlık kesinlikle en tehlikeli zamanlardı. Öyleyse durumum "kötü günleri atlattık, şimdi saha kötü günlerde" durumunda mıydı?

Yorgundum, bitkindim, ölmek üzereydim!

Ha, bir de ağacın arkasına saklanıp duran ve beni gözeten aptal bir zombi var. O da sinir bozucu olsa da onunla ilgilenemeyecek kadar tembeldim. Enerjimi saklamak istiyordum.

Buradaki birkaç saatten sonra fark ettiğim birkaç ipucu vardı.

1- Zombiler bana saldırmıyor ve uzak durmayı seçiyor

2-Zombiler benden korkuyor

3-Zombiler kesinlikle benden korkuyor.

Bunun nasıl olduğunu bilmesem de 'vampir' olmama bağladım bu meseleyi.

Hayvan iç güdülerini bilirsiniz, tehlikeyi sezerler. Zombiler de insan olmadığına göre, vampir olduğumu bir şekilde hissettiklerini tahmin ediyorum.

Aksi takdirde başka bir açıklamam yoktu.

Her neyse, ne olduğunu bilmesem de bana faydası vardı, burası kesin.

Yavaşça yaslandığım yerden doğrularak kalktım, esnedim ve geceyi geçirecek güvenli bir yer aramaya koyuldum.

Ne olduğu, nasıl olduğu umrumda değil. Görevi yerine getirecektim, bir defa öldüm ve bir daha ölmeye niyetim yoktu!

Yerden kırık ağaç dalları toplayarak ilerledim. Bir şekilde ateş yakabilirsem gerekecekti.

Koca şehir turladıktan sonra buradaki en iyi yeri gözüme kestirdim. Bir villa, zengin evi.

Şuan güvenli olmasa da, detaylı bir temizlikten sonra kesinlikle mükemmel bir yer olacaktı.

Malikaneye baktıktan sonra cidden hoşuma giden bir yapıda olduğunu fark ettim. Eğer burada da uygun kaynaklar bulabilirsem, şehir değiştirmeye falan gerek yok, bir yılı burada geçirebilirdim!

Demir sopayı tutarak parmaklıklara baktım.

Şimdinin ilk hedefi boyumdan uzun bu parmaklıklara tırmanmaktı!

Boşluklardan sıkıca tutunarak ağırlığımı verip sarstım, demir sağlamdı ve oynamadı bile.

Demir sopayı kıyafetlerime sabitleyerek iki elimle parmaklığa yaslandım, yavaşça tırmandım.

Boşluklar sayesinde ayağımı koymak kolay olmuştu, en tepeye ulaştığımda tek sorun sivri üst kısımlara değmeden diğer tarafa geçmek olmuştu.

Son boşluğa da ayak basarak parmaklıklardan daha uzun oldum, artık dizime gelen parmaklıkların ardını geçmek kalmıştı.

Yavaşça tutunduğum yere ağırlık vererek sol ayağımı kaldırıp sivri demirin boşluğuna gelen kısımdan diğer tarafa uzattım.

Şimdi yarım dışarıda, diğer yarım da içerideydi. Dengeyi kurmaya çalışırken korkarak hareket edemedim.

Yere bakarken yutkundum, biraz yükseklik korkum olabilir mi? İşte bu kötü!

Dikkatimi başka yöne çevirmeye zorlayarak derin nefes aldım.

Ellerim titriyor!

Gözümü kapatarak 4 saniye boyunca nefes alarak 7 saniye nefesini tuttum. Sonra da bunu 8 saniyede yavaşça geri verdim. 3 defa bu döngüyü yaptıktan sonra gözlerimi açtım.

Psikolojisik olarak mı yoksa gerçekten mi işe yaradı bilmiyorum ama en azından şimdi daha iyiydim.

Ellerimi demire düzgün olacak şekilde yerleştirdikten sonra diğer bacağımı da iç tarafa getirdim.

Ellerim terliydi, demirden yavaşça kayma hissini hissederek nefesimi tuttum.

Buradan düşersem sakat kalırım!!
Sırayla ellerimi üstüme silerek olabildiğince hızla inmeye çalıştım.

Yere indiğimde başım dönüyordu, dengede durmak bir süre zorladı.

Göğsümü okşadım, tırmanma işi zor, çok zor!

Öldürmek, benim tek maceramdı ve bunun dışında hiçbir şey yapmadım!

Şimdi normal hayatım açıkça sarsılmıştı ve bu da beni içten içe korkutuyordu.

-Devam Edecek-

Eternity: Universe of the Dead (1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin