3》11 "Açığa Çıkmak"

195 21 7
                                    

Içeri girdiğinde şöyle bir şeye tanık oldu.

"Sence hangisi kazanacak ?" Diye sormuştu Fenya. Biraz çıkmış göbeğiyle kanepeye yaslanmış ve ilgiyle televizyona odaklanmıştı. Yakında bebek alışverişine çıkılmaya başlanacak gibi görünüyordu.

Yanındaki kişi Gin, "Ayaklarına bak" demişti.

Nanren televizyona baktı ve masa başında poker turnuvasına katılan yarışmacıları gördü.

Ayaklar ?

O da ayaklara baktı.

"Ayaklar, gitmek istediği yöne döner. Genellikle vücutta en dürüst yerdir"
Açıkladı Gin.

"Ah! Şu adam ayağını kapıya döndürmüş!"
Fenya ilgiyle adama işaret etti.

"Yani oradan gitmek istediğini çıkarabiliriz"

"Öyleyse hiç de iyi olmayan bir kart dizilişine sahip olmalı ya da öyle düşünüyor" Fenya bu  çıkarımı basitçe yaptı.

"Bunu nereden öğrendin ?" Merakla dönüp sordu Fenya.

"Yun söylemişti, işte yardımcı olacağını düşünerek bir iki ipucu sormuştum ona"

Nanren duraksadı.

Eğer düşünceleri bu kadar açıkça ortaya çıkacaksa sadece kurs ona etki etmezdi.

En yakın zamandan şu beden diline de çalışmalıydı. Aksi halde her şey yüzüne yazılmış misali açık ve net bir şekilde okunacaktı.

Beden dilinin bu kadar duyguları yansıttığından habersizdi. Neyse ki erken fark etmişti.

"Hoşgeldin Nanren!" Gin selamlayınca başını sallayarak karşılık verdi. Ardından eskiden kaldığı odaya doğru ilerledi.

Kapıyı kapattıktan sonra derince nefes aldı, başına büyük bir bela almıştı.

***

Yun odasında canı sıkılmış bir şekilde bıkkınca eşyaları havada uçuruyordu. Bu güçleri oldukça ise yaramazdı...

Keşke güçlerini parayla satabilseydi...

Elbette şaka yapıyordu. Ama doğrusu çok da gerekli bir şey değildi. Olmazsa ölmezdi.

*wwww*

Titreyen telefonunu eline aldı. Ona gelen mesaj basit bir 'halledildi' kelimesiydi.

Şirketin oyunu Doomsday, belli bir kitleye ulaşmıştı. Bu nedenle bir zamanlar oyunu taklit eden Lin çalışanlarını şimdiden kovarak temizlemeye başladı.

Yakın zamanda oyunun yeni hali piyasaya sürülecekti.

Ayağa kalkarak çekmesine ilerledi. Içinden bir paket kan torbasını alarak şimdiden günlük kanı almaya karar vermişti.

Kan paketini paketle içerken diğer yandan eline duygular hakkında ona bir nebze yardımcı olacak kitabı eline aldı.

Bir önceki kitapta temasın iletişim için önemli olduğu vurgulandığı yazıyordu. Bunu denedi ama ise yarıyor mu bilmiyordu. Daha fazla bilgi gerekiyordu.

***

"Nanren"
Ne olduğunu anlayamadan kolundan çekiştirilmiş ve hızla bir odaya yönlendirilmişti.

Elena hızla kapıyı kilitleyerek, kapıya dönük bir şekilde sessizce durmuştu.

Yavaşça arkasını döndüğünde Nanren içinde yükselen kriz hissiyle baş başaydı.

"Nanren" bir adım yaklaştı.

İfadesi ölesiye ciddiydi.

Nanren gerildi, nefesi duracak derecede yavaşlamıştı.

"Yun'dan hoşlanıyorsun değil mi ?"

Duyduklarıyla gözleri karardı.

***


Uzun süredir bu konuyu düşünüyordu Elena. Yun'u kim sevebilirdi ?

Bu ıhtimal içerisinde sadece ona yakın olanlar olabilirdi. Öyleyse kimdi ?

Lin Mei ?

Sınıf arkadaşları?

Kuzeni? Hayır kuzenleri ile yakın değildi.

Öyleyse kim olabilirdi ?

Elbette...

Ona en yakın olan kişi, en şüphelisi...

Sadece bir tahmindi. Ama şimdi detaylıca düşündüğünde çeşitli ayrıntılar çıkıyordu ortaya.

Nanren.

Neden kaçarcasına gitti? Neden uzak duruyordu ? Elbette, bunun bir sebebi olmalıydı.

Davranışlarındaki ani tuhaflık, kaçışları, buna bir açıklama istiyordu.

Dahası...

Ah, şimdi neden çökmüş olduğunu açıklardı da bu sebep. Nanren fark etmese bile, şu birkaç günde ne kadar eti kemiğine yapıştığı fark edilecek cinstendi. Sanki madde kullanıyormuş gibi, uykusuz gecelerin izi olan gözaltı torbaları, iştahsızlık nedeniyle zayıflama, solgun yüz, çökük beden ve iç huzursuzluğun tasviri olan o depresif hava...

Yıkılmıştı.

Ve bunu da oğlu dışında herkes görmüştü de. İç çekti acı bir şekilde, birisi diğeri yüzünden bu hallerdeyken diğerinin haberi yoktu...

Bir süre duraksayarak bunu kendine kabullendirmeye çalıştı.

Alnını sıkıntıyla ovuşturdu, bir anne olarak bu kolayca atlatabileceği bir şey değildi. Dahası büyük bir şok yaşıyordu.

Bir oğlu duygusuz bir gaydı, diğeri de oğluna aşık olmuş bir çaresiz...

Hadi ama! Film sahnesi çekilmiyordu, neden böyle bir şey başlarına geliyordu? Ne olurdu, normal bir hayatları olsaydı?

Ama hayır, bu imkansızdı.

En başta, onlar normal bir aile değildi.

Şimdi durarak düşündü, eğer tahmini doğru ise ilk yapacağı şey doğrulamaktan çok onu rahatlatmak olacaktı. Sıkıntı öyle bir çökmüştü ki omuzlarına, bu yükü kendisi hissedebiliyordu. En azından bu yükü tek başına omuzlamasına müsaade etmeyecekti.

Dahası...

İkisi de onun oğluydu.

-Devam Edecek-

Eternity: Universe of the Dead (1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin