2》24 "Rose Company"

277 24 33
                                    

Büyük patron? Yun'un gözlerinin köşeleri seğirdi, bu nasıl lakaptı böyle ?

Sadece kimse onu rahatsız etmesin diye bir uyarı vermeyi amaçladı, anlaşılan o ki yine başına belayı aldı.

Nanren'e veda ederek sınıfın kapısına yöneldi. İçeriye girer girmez sınıf büyük bir sessizliğe gömüldü.

Sıralar düzenli ve temiz. O gün çıkardığı karmaşa açıkça temizlenmişti.

Kendi sırasına ilerledi, her zamanki gibi yastık ve örtüsüyle başını gömüp derin bir uykuya daldı.

***

Zaman yavaşça geçiyordu.

10 Şubat.

Yun okul ve ev arası geçen tembelliğe alıştı. Okulda ilk zamanlar kimse ses çıkarmasa da, Yun'a karışmadıkları sürece Yun'un da onları görmezden gelmesi sonucu okul eski enerjisini geri kazanmaya başladı. Tek değişiklik, Yun'a yokmuş gibi davranmaları dışında her şeyin normal olmasıydı.

Her zamanki gibi okul normal bir şekildeydi. Taaki hemen yan okulun onlara meydan okumasına kadar.

Bu iki okulun düşman okul olduğu söylense yeridir.

İkisi de özel okul olmasına karşın birisi karma, diğeri sadece erkek lisesiydi. Bunun sonucunda diğer liseden buraya pek çok erkek bela bulmaya ve bu okulun kızlarına 'hava atmaya' geldiler.

Ne özel okulu ?

Tüm zengin çocuklarının toplandığı bu iki dip dibe okul, şımarık veletlerin oyun yeri olmuştu. Pekala, derslerine özen gösteren kesim de vardı ama soyu tükenmek üzere olduğunu belirtmek lazım. Hemen korumaya alınmalı desek yeridir!

Böylece kavga, bu iki okul arasında eksik olmayan tek şeydi...

Ve bugün, sıraya başını gömen gence bakan bir grup çekingendi.

"Hey, sen söyle" aralarından bir çocuk öne itildi.

"Hayır, canıma susamadım!" Fısıldayarak hızla geri adım attı.

"Ama bu itibarımızla ilgili!" bir grup genç kaşlarını çattı.

"İlk kavgayı başlatan onlardı, neden geri duralım ?"

"Bence de, hak ettiklerini vermeliyiz!"

"Ama Laozi'nin kolu hala alçıda ve okulun neredeyse tamamı hala toparlanamadı. Onlara karşı kazanamayız"
Çekingence fısıldadı bir başka çocuk.

"İste bu nedenle büyük patronu uyandırmalıyız"

"Hayır!" Tüm sınıf yüzleri kararmış bir şekilde ayaklanarak bu gruba, okulun en güçlülerinin üzerine yürüdü.

"Sizin yüzünüzden bu şeytan bize de vuracak, olmaz, kesinlikle hayır!" İçlerinden bir kız işaret parmağıyla işaret etti.

"Ne yapalım o zaman, dayak yiyip susalım mı ?" İşaret edilen erkek sinirle ileri adım attı.

Kız ağzını açacakken bir ses duyuldu.

"Hmm"

Fısıltılar anında son bulurken herkes heykel gibi dondu.

Yavaşça başlarını çeviriler ve uyanmak üzere olan çocuğu gördüler.

Bunun üzerine tabanları yağlayarak her biri sınıftan kaçtı!

Sıranın önündeki erkek grubu ise şaşkınca hareket bile edemeden donup kaldılar.  Hatta kimisi nefesini tuttu.

Gözler yavaşça açıldı ve kan çanağına dönmüş bir çift göz onlara asabiyetle baktı.

Eternity: Universe of the Dead (1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin