3》09 "Xing Le'nin Katili"

195 24 22
                                    

Sistemin yardımıyla kolayca Limma'nın sorunu tek günde halledilmişti.

Limma dışarıya çıktığında şaşkındı. Özellikle onu almaya gelen kişiyi gördüğünde. Şaşırdı.

Avuçları sıkıca ona verdigi yüzüğü kavradı. Bu kötü... neden ona yardım ediyordu? Ama minnettardı.

Ve şaşkın!

Akşam olmadan cinayet gibi büyük bir davayı bile çözüme kavuşturmuştu.

"Teşekkür ederim" kim olursa olsun böyle bir durumda ona yardım etmişti. Belki de sadece planlarından biriydi o da. Ama yine de...umutsuzluga düştüğünde yardım almak iyi hissettiriyordu.
"Önemli değil" Yun sabahtan beri sadece bir seyirci gibi sessizce izleyen Nanren'in bileğini tuttuğunu bile fark etmemişti. Ve aniden, elini çekti ve Limma'yi tutarak "aşağıya gel" diye götürdü.

Nanren hassastı, elini bırakıp bir başka kizin elini tutan sevdiğine bakarken içi cız etmişti. Elbette, birisinin bundan haberi dahi yoktu.

"Akşam oldu. Bir kızın eve tek gitmesi tehlikeli" onun için çoktan şoför hazırlamıştı bile.

"Ne ara bu kadar düşünceli olmaya başladın?" Limma arabaya binip uzaklaşırken Nanren kendini tutamayarak konuştu.

Yun :...

"Ah."

Sistemin verdiği kitapta yazan görevleri sadece 'yerine getiriyordu'. Yani... işe yarıyor muydu ?

[Yun bu böyle değil! Hissetmen gerek, hissetmen! Sadece mekanikçe iş yapar gibi hareket etmek değil! Ve kitaptaki konuşmaları hile sadece taklit ediyorsun!!]

[Off!]

Nanren ise suskunluğunu başka yöne çekiyordu. Bitti! Bir odun olan Yun bile çiçek açabiliyordu demek! (Aşık olabiliyordu)

Bu durumda hiç şansı olmadığı anlamına gelmiyor muydu!

Hayır!! Zaten en başından şansı yoktu.

Nanren kendi düşüncelerinde, Yun ise sistemin dediklerini düşünerek suskunca eve kadar yürümüşlerdi. Elena ise o sırada Yun'u bekliyordu.

Oğlunun geldiğini görünce sadece gözlemledi. Evet, zaten en başından beri şüpheleniyordu! Eğer çocuğu kızlardan hoşlanmıyorsa?

Ahh, içi içini yiyordu. Bunu istemiyordu, hayatı çok zor olurdu. Ardı ardına sorunlar yaşanırdı. Kaldı ki...hala erkeklerin hamile kalmasına yardımcı olacak bir teknoloji yoktu.

Bunu sıkıca araştırdı, oh, buna yatırım yapacaktı!

Hepsi oğlunun iyiliği için!!

Torunu olduğu sürece...Yun'un kiminle olduğu umrunda değildi. Aslında umurundaydı, güzel bir gelini olsa çok iyi olurdu...ah gelin istiyordu!

Ama bu oğlunun hayatıydı, onu zorlayamazdı. Bu nedenle anne olarak, hakkını istiyordu! Torununu!

Asıl sorun...

Eşini ve babasını ikna etmekti. Rance...nasıl bir tepki verirdi ? Kabul etmezdi. Ama olsun, o zaman bayılma taklidi yapar kabul ettittirirdi!

Babasına gelince...bu daha zordu. Bu inatçı yaşlı tilki gizliden gizliye bir işler çevirirdi. Ertesi gün Yun kendisini bir kadınla yatakta bulabilirdi!

Böylece 'sorumluluk alınmalı' diyerek geriye bir çıkış yolu bırakamazdı. Babası asıl sorundu!

Tırnaklarını ısırarak planlar kurmaya başladı.

"Anne" Gergin halinden hızla 180 derecelik bir dönüş yaparak parlar gibi gülümsedi.
"Hoş geldiniz"

Bekle, oğlu erkeklerden hoşlanıyorsa? Birini sevdiği için mi böyleydi yoksa sadece erkek bedenine karşı zaafı mı vardı?

Muhtemelen...birini seviyordu!

Sonra, oğlunun o mimiksiz suratına baktı. Ardından hemen bu şıkkı eledi. Aşık olan biri böyle mi olurdu ha? Nerede aptalca tavırları?!

Derince iç çekti.

Gidecek çok yol vardı.

Aniden gözleri aydınlandı. Onu arayan gizli numaradaki şahıs birinin oğlundan hoşlandığını söylemişti. Ya...bu ikisinin aralarını yaparsa ?

Sonuçta bu haliyle oğlunu sevecek birini bulmak bile büyük mucizeydi. Bunu kaçırmamalı!

Nanren omurganınsan yayılan ani bir ürpertiyle titredi. Sanki...kötü, kısır ve plâncı birisi onu hedef almıştı.

Sonra bunun sadece hayal gücü olduğunu düşünüp geçiştirirken, Elena çoktan sinsi planlarına başlamıştı bile.

Yun annesine selam verdikten sonra, annesinin düşüncelerinden bihaber odasına ilerledi. Interneti açarak 'duyguları mantiklica izah edecek' makaleler okumaya koyuldu.

Kafasını anlamadığı bu denkleme takmış gibiydi.

Öte yandan Nanren evden hızla geri ayrıldı. Yurduna giderken düşünüyordu, Yun'u eve kadar farkında bile olmadan takip etmişti. Bu aptallık da fazlaydı!

Odasının kapısını açtı ve kapayarak sessizce ayakta dikildi.

Içinde tuhaf, ürkütücü bir his mevcuttu ve sanki onu hedef alıyordu.

Bu sırada sistem ve Yasa ikisi bir olmuş patlamış mısır yiyerek olayları izliyordu.

"Baksana sistem, hala Yun'a söylemedin değil mi ?"

"Hayır elbette" sistem garipçe dalgınlaştı.

Yasa bakışlarını dalgınca yıldızlı gökyüzüne kaldırdı.
"Eğer" dedi iç çekerek "Yakalanırsak ya da olur da tespit edilirsek yok ediliriz"

Kurgu çoktan rayından çıkmıştı. Kurguyu yerinde tutmakla görevli olan Yasa bu sorunu bildirmemişti bile.

"Biliyorum" dedi sistem. Dalgınca "Eğer yakalanırsak..."

"Ama kimseyi yapmak istemediği bir şeye zorlamak istemiyorum"

"Haklısın" acı bir şekilde gülümsedi, bu sebeple ana karakterler, çocukları ondan nefret ediyordu.

"Neden kötüler hep kaybetmeli, neden herkes iyi olmalı? Hayat satranç tahtası değildi. Sadece siyah ve beyazdan ibaret...grinin en çeşitli tonları mevcuttu. Bunları görmezden gelmek..." Sistem mırıldandı.

"Gerçekliği yok saymak gibi değil mi ?" Yasa güldü.

"Aynen öyle!" Sistem de alay etti.

-Devam Edecek-

Eternity: Universe of the Dead (1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin