3》28 "Shura ve Yun"

164 22 34
                                    

Anastasia ve Nanren, anlamamış bir şekilde anlaşılmaz konuşan iki kişiye baktı sessizce.

Shura eliyle masaya sertçe vurarak ayağa kalktı, kaşları tamamiyle çatılı ve sinirle derin nefesler eşliğinde.

"Birkaç soysuz bizden daha mı önemliydi ?"
Mutlu ve acıklı bir karşılaşma değil, hayal ettiği gibi yeterince sıcak bir karşılaşmaya dönüyordu olay.

"Söyle!" Önünde durarak parmağını sertçe göğsüne vurdu. Alnında damarlar çıkmıştı, çenesi sertçe kasılarak dişlerini gıcırdatmıştı.

"Canından daha mı önemliydi ha ?!"

Yanıt alamadığı için öfkesi körüklendi, böylece yumruk yaptığı elini sertçe kardeşine geçirdi!

Yun hareket etmedi, yumruğu yanağına yediğinde dudağı patlayarak ince kan sızıntısı yere damladı. Zerre tepki göstermemesi Shura'yı da şaşırttı, sonunda dişlerini gıcırdatarak "Sen de bu hale döndün ha ?" dedi alayla.

Sonunda, o aşırı dengesiz duygularda boğulurken, kardeşi tamamiyle duygularını yitirmiş gibiydi!

Ikisinin de kişilikleri aşırı uçlarda, kesinlikle eskisi gibi değillerdi artık.

"Bücür böcek nerede ?" Arkasına baktı, Nanren'in küçük kardeşi olmadığını anlayınca geri ona baktı.

"Gin mi ? Aslında o şuan yaşca benden daha büyük"

Shura:...

Dalga geçercesine "abiciğim mi diyorsun yani ?" diye sormuştu.

Bunu diyeceğini biliyordu.

"Hayır"

"Ve hıyar" anlamsız da olsa cümlesini tamamlama alışkanlığını bırakmadı Shura.

"Komik değil"

"Ahh, sıkıcı" saçlarını savurarak "Bu kim ?" diye sordu Nanren'e bakarak.

Yol boyunca atılgan olan Nanren şuan oldukça özgüvenini yitirmişti. Dahası hala Yun'un ona karşı soğuklugunun aksine, bu kadına gelmek için onu terk ettiğini söylemiyorum bile!

Yun Anastasia'nın bir süre önce gizlice sıvıştığını fark etti, Shura'ya dönerek "Konuşacaklarım var, acil" dedi.

En fazla 4 günü kalmıştı.

Ne Nanren ne de Anastasia ikisinin sadece eski bir tanıdık olduğunu düşündü. Sonuçta hangi kardeş böyle bir karşılaşma yapardı?

Ya da diziler gerçek hayata göre oldukça çarpıtılmaydı ki dünya görüşlerini bozmuştu.

"Tamamdır, gidelim"
Shura önden yol göstereceği sırada bara bir başka adam dalmıştı.

"Shura!"

Yifan Shura'nın önünde durarak Yun'a engel olmuştu.

Yun :...

"Kandırdığın adam bu mu ?" Diye sordu. Shura isyan ederek "O beni kandırdı!" diye bağırdı. Sonra homurdanarak "Yifan yeter artık lan" diyerek onu köşeye itekledi.

Bu arada sıvışan Anastasia'nın ne yapmaya gittiği de belli olmuştu.

Yun'u bileğinden tutarak ortadan kaybolduğunda Shura, Yifan ezici bakışlarını Nanren'e çevirmişti.

Tıpkı küçük solucanı bir köşeye sıkıştıran kurdu andıran bir görüntüyle sordu.
"O adam kim ?"

***

"Ee ?" Koltuğa yayılarak sordu.

Ablasının mimiksiz yüzüne baktıkça aklında canlanan ilk yüzü eşi olmuştu. Acaba ikisini karşı karşıya koysa...

Ne kadar birbirlerine dik dik bakarlardı bu halde ?

Hayır.

Kocası öyle biri değildi, ona yaklaşmak amacıyla takındığı bir maskesiydi sadece.

Aslında oldukça şerefsizdi.

Ama ablası hakiki heykele dönmüş gibiydi.

"Seni bu hale çeviren ne oldu?"
Sormadan edemedi.

Yun bakışlarını indirdi sonra kanepeye yaslanırken iç çekti.

"Yapman gereken bir şey var" direk konuya girince, suskunca dinledi Shura.

Ama Yun bir süre konuşmadı. Sessizce kaldı. Sanki cümlelerini toparlıyordu ya da söyleyecekleri anlatılması zor bir şeydi.

"Bana bir şey yapmamda yardım et..."

Shura dikkat kesildi.

"Tüm Alemi bunlarla doldur"

Önüme koyduğu şeye baktı.

"Bomba ?" Kaşlarını kaldırdı Shura. Ne yapacaktı?

"Onun gibi bir şey"

"Her neyse her gezegende en az 3 tane bulunmalı. Ne kadar çok, o kadar iyi"
Shura verdiği şeyi ellerine alarak inceledi. Ne yapacağını bilmiyordu ama kaşlarını çattı.

"Yine aptalca bir şey mi yapacaksın ?" Shura elindeki cihazı önüne fırlatarak tepki gösterdi.

Yun cevap vermedi.

Bazen suskunluk kabullenmektir.

Shura güldü, "öyleyse imkansız"

Yun yalan söyleme zahmetine girmedi, açıkça konuştu, kardeşini tanıyordu. Sonradan planını sabote edebilirdi.

"Hayatta kalabilmek adına"

Shura duraksadı. Geçen seferki ölümü onları gerçekten sarstı.

"Birilerinin canıma kastı var, gücü Tanrı seviyesinde" gözlerini yumarak gerçekliği geçmişini bilen tek kişiye söyledi.

"Burada, hareketin can alıcı seviyede." Gözlerini açtı ve ciddiyetle devam ettirdi "Hayatım buna bağlı"

Bir süre sessizlik yaşandı.

"Hangi piç o ? " ciddi manada soruyordu Shura, sanki o gittikten sonra kapısını çalıp bir merhaba diyecekti.

"İŞİME KARIŞMA!" Sert uyarı Shura'yı susturarak canını sıktı. Öfkesini masayı tepikleyerek çıkarırken ortadan ikiye ayırmıştı.

Asi bir şekilde bakarak "Nasıl istersen" demişti bastırılmış öfke dolu sesle.

Yun başını salladı, planlarının boşa gitmesine izin vermezdi. Bu basit bir mahalle kavgası değildi, Shura'ya verdiği görevleri tamamlaması yeterdi, aksi halde fazlasına gerek yoktu.

"Onca yolu bana işin düştüğü için mi geldin ?"  Shura da sinirlerine hakim olamıyordu. Bakışları deliciydi, büyük ihtimalle buradan gittikten sonra sinirini yine birilerinden çıkaracaktı.

"Hayır, bir de soru soracağım"

Telefonunu çıkararak bir fotoğraf açtı. Bu kişi, birkaç yıldız desenli toka takan mor savlı bir kadındı.

"Ayuan?" Sura şaşırdı.

"Tanıyorsun ? Kim o?"
Gözleri karardı, Yun direkt sordu.

"O mu ? Bizim şirketin temsilcisi" Shura omuz silkti.

Yun da şaşırdı. Bu sonucu beklemiyordu. Shura cehennem lordu olduğu için bu kişi hakkında belki bir bilgi bulabilir diye düşünmüştü sadece.

"Şirketinizin ismi 'Minions Worlds' mu ?"

"Evet nereden bildin?" diye sordu Shura afallayarak.

Yun sessizleşmişti.

-Devam Edecek-

Eternity: Universe of the Dead (1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin