2》58 "Amca Olacak?"

242 26 38
                                    

Yani..?

Tuhaf bir biçimde ilerleyerek babasının yanına oturdu. Babası garipligini sezmiş olacak ki omzuna vurarak teselli etmişti.

Evet, içeri gidip sigara yakacak.

Başka türlü şokunu üzerinden atamazdı.

Gin ha...

Küçücük g*tü b*klu kardeşi? Nişanlanıyordu...

Küçükken sınıftaki kızlardan dayak yiyordu...galiba şimdi de eşinden yiyecek...

Çocuğu olunca da çocuğundan.

"Gin...büyük tavsiyesi sen evlenme..." Belli belirsiz mırıldanıp durdu. Hâlâ inanamıyordu.

Gin:...

Gin kardeşinin muhtemelen garip bir geleceğin hayalinin için de olduğu sezgisiyle başını çaresizce sallamıştı. Elbette evlenecek, o sorumlu bir adamdı. Ve sevgilisini de seviyordu.

"Bu mümkün değil" diyerek reddetti Gin.

Nanren bile Yun'un garip, kabullenemeyen halini görünce gülmemek adına kendisini tutmuştu. Demek Yun ifade gösterdiğinde böyle oluyordu...

Birkaç defa gülümsemesi dışında, ilk defa böyle değişik bir ifadesini yakalamıştı.

Biraz haline acıyarak bir bardak soğuk su tutuşturdu eline. Elbette bunun manası vardı ama Yun, Nanren'in imasını anlayamayacak kadar beyin donması geçiriyordu.

"Niye?" Elindeki suyu kendisini sakinleştirmek adına yudumladı.

"Çünkü o hamile"

"Puff-"
"ÖHÖMM, ÖHÖ-" Genzine kaçtı, fena halde öksürüyordu. Suyu sıçrattığı Nanren ise talihsiz bir şekilde önündeydi...
Elbette, Yun'la dalga geçmek isterken 'eden bulur' yasası devreye girmişti.

Gün geldi ve devran döndü.

Nanren yüzünü koluna silerken homurdanarak kenara çekiliyordu. Rance oğlunun sırtına rahatlaması adına hafifçe vururken Elena doğal bir tepki gösterdi.

Tepkisinin doğal görüldüğü Elena'ya Gin sordu.
"Anne biliyor muydun?"

"Hayır ama tahmin ettim" gülümsedi.
Nasıl bilmezdi ? Bir annne olarak kendilerinden daha çok onları tanıyordu.

Gin:...

Boynunu sıvazlarken biraz gergince "Oldu işte..." dedi.

"Oldu mu ? Olmuşmuş!" İşte Yun çıldırmıştı. Sinirle Gin'in üstüne atlayıp yumruğu indirdi. Niye sinirli olduğuna gelince...aslında kendisi bile bilmiyordu.

Fena girişince Rance ve Hofan'ın birlikte Yun'u tutmaktan başka çareleri kalmamıştı. Ellerinden kurtulmaya çalıştı, kurtulamayınca ayağıyla suratına tepik attı!

"Gin!" Sinirle kükredi.

Gin yere yığılarak kan akan burnunu şaşkınca tuttu. Bu kadar ağır bir tepki...beklenmedik.

Nanren şoktan ağzına yumurta sığacak kadar açık bir şekilde dururken Elena hala gülümsüyordu. Elbette bu tepkiyi de...tahmin etti.

"Sakin ol! Sakin ol!" Rance ve Hofan baş edemeyince zapt edebilmek adına kendine gelsin diye bağırdı.

Nanren şaşkındı. Ilginç bir şekilde bugün sinirli halini de görmüştü... Bu oldukça hoşuna gitmişti! Şimdi ciddi ciddi Yun'u duygu gösterecek bir şekilde görmek için onu  böyle zorlamayı düşünüyordu!

"Sorumluluk almaya karar vermeden önce bir bize haber verseydin!"
Burnundan havayla soruyordu. Alnından damar atmış, kaşlarını sonuna kadar çatmıştı.

Kız arkadaşı olmasını bırak, sevdiği biri olduğunu söylememişti bile!

"Woow"
Ama Nanren öfkeli halini büyük bir ilgiyle inceliyordu. Şimdi fark etti de Yun'un öfkeli hali bir başkaymış. Elbiselerinin ardından kol kasları bile belli oluyordu. Kütleli bir yapıya sahip değildi, ama belli ki kıyafet giyince ince, çıkarınca toparlı bir bedene sahipti.

Dahası boyu çok uzun olmasa da (1.90 gibi) kızlara nazaran epey uzun duruyordu. Hatta normal olarak, ortalama arasında bile göze çarpıyordu.

Ince yapılı görünüyordu, ama zayıf değil.

Ve sinirlenince yüz hatları nötr bir durumdan daha keskin bir hale gelmişti.

Kesinlikle göz kamaştırıcı!

"Ehem!" Utançla bakışlarını kaçırdı. Biraz fazla baktığını hissedince saçlarını dağıtarak kulaklarındaki ısıyı hissederek kızarmış kulaklarını saçları ardına sakladı.

Ona ne oluyordu böyle?

"Haah, haaah!" Durarak derince nefes aldı. Sonra kolunu sertçe dede ve babasından çekerek odadan hızla ayrıldı.

Elena kararsızdı.

Yun'u takip etmeli, durumundan birazcık endişeliydi ama Gin de...

"Ben bakarım" Nanren hızla ardından koşturdu. Elbette bu fırsatı geri tepmeyecek ve onu yanlız bırakma şansını vermeyecekti.

Ardından dışarı çıktığında, ağaca yaşlanmış bir şekilde sigara içerken yakaladı. Sessizce ilerledi.

"Ne arıyorsun? " terslemişti.

"Endişelendim" kısık sesle ikna eder bir ton ile.

"Sanmıyorum" bakışları keskin derecede delici.

Nanren gerilerek "Sakin ol" dedi.

Yun görmezden gelip izmariti söndürerek eve geri ilerledi.

Nanren de arkasından usulca takip ediyordu.

Ikilinin dışarıdan 'kocasını ikna etmeye çalışan zavallı gelin' dramı oynadıklarından habersizce ilerlediler.

Önce Yun ardından da Nanren içeri girdiğinde bir defa daha dikkat çekti. Elbette Yun görmezden gelerek odasına ilerledi.

Nanren de ardından asla ayrılmayarak takip etti.

Bir süre geçti. Gin kanayan burnunu hallettiğinde Yun önünde hafif gülümseyen Nanren'i takip ederek oflayıp puflayarak geliyordu. Görünen o ki Nanren ile, onu ikna edecek kadar yakınlaşmışlardı, aynı zamanda iknası da işe yarayacak kadar yetenekliydi.

Yun gibi birini ikna edebilmek.

Açıkçası Elena bile şaşırmıştı.

Büyük süpriz denebilir.

Gin kendini daha iyi hissediyordu, gelmişse onun da bir şekilde, zorla da olsa kabullendiği anlamına gelirdi. Zaten gerisi kolaydı.

Ya da öyle sandı...

-Devam Edecek-


Eternity: Universe of the Dead (1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin