Çok zorlu bir gün geçmişti bizim için. Kaçırılmamız, kaçmamız. O camdan nasıl atladım o cesaretle gerçekten bilmiyorum. Hepimiz yorulmuştuk. Özellikle de Hare ve ben. O kadar yolu yürüyerek geçmiştik. Ama bu kadar basit olması kafamı karıştırmıştı. Yani nasıl olurda böyle eli uzun birisi 2 kızı elinden kaçırabilirdi. Hala anlamıyordum.
Tam koltuğa yayılmış hep birlikte televizyon izliyorduk ki kapının alacaklı gibi çalmasıyla birlikte ayağa kalkmıştım. İçimden "Patlama geldim." derken kapıya ulaşmıştım. Kapıyı açıp o adamı görmemle ağzım şaşkınlıktan açık kalmıştı.
-"Merhaba Ada."
Ne diyeceğimi bilmediğim için sesli ve korktuğumu belli edercesine yutkunmuştum. Tam kapıyı yüzüne kapatıyordum ki aralığa ayağını koyup kapıyı ittirmesiyle kapatamamıştım. 5 adamıyla birlikte içeriye daldığında başımın sağ tarafında soğuk, insanın tüylerini ürperten namluyu hissetmem bir olmuştu. Beni kollarının arasına aldıktan sonra bizimkilerin olduğu odaya doğru ilerlemeye başlamıştı. Ayaklarım gitmek istemezcesine direnirken beni zorla odaya sokmuştu.
Bizimkiler beni o halde görünce paniğe kapılmışlardı. Namlu benim kafamdaydı ama ben onlardan daha sakindim. Ama ölmekte istemem. Adamın bir hareketiyle beynimi ortada bulabilirlerdi.
İçeriye giren 5 adam bizimkileride aldıktan sonra herif beni koridora çıkartıp kapıya doğru yürümeye başladı. Evin önündeki büyük siyah arabaya bindirdikten sonra yanıma oturup kulağıma eğildi.
-"Bu kadar kolay olacağını mı sandın ?"
Ağzımı bile açmıyordum. Elim ayağım titremeye başlamıştı. Bizimkileri de arabaya bindirdikten sonra kapıyı kapatıp sürücü koltuğuna adamların geçmesiyle birlikte araba hareket etmeye başlamıştı. Gene gidiyoruz o lanet yere.
Araba çevre yoluna dönünce içimi daha bir korku almıştı. Bora'ya yada Emre'ye birşey yaparlarsa. Ama yapmaz daha önce kimseye zarar vermediğini söyledi. Ama eminde olamıyorum kafama dayanan namludan sonra. Biraz daha bastırdığında acıdığını belli eden bir inleme kaçmıştı ağzımdan.
Bora bunu duydu durar mı hiç ? Bağırıp küfür etmeye başladı ama yanındaki adam belinden çıkarttığı silahla kafasına vurunca bu seferde ben bağırmıştım.
-"Ya ne çeşit bir manyaksın sen böyle ?"
-"Merak etme sadece bayıldı eve gidene kadar ayılır. "
10 dakika sonra sanayi yakınlarına geldiğimizde araba sola dönüp orman yoluna giriş yaptık. Karanlık yolda ilerlerken başımdaki namlu yere inmişti ve ben derin bir nefes vermiştim.
O nalet evin önüne geldiğimizde hepimizi karga tulumba aşağıya indirmişlerdi. O adam omzumdan tutarak beni salona sürüklerken bizimkilerde arkamızdaydı. Beni bir anda yere itmesiyle feci şekilde yapışmıştım. Bizimkiler bağırmaya başladığında da adam tekrardan konuşmaya başlamıştı.
-"Senin akıllı bir kız olduğunu düşünmüştüm Ada. Ama tam bir gerizekalısın. Bora için neler yaptığının farkında mısın ? Ve kim o lanet olası yerden atlar sorarım size ? Canının yanabileceğini hiç mi düşünmedin ?"
-"Benim canım fiziksel acı için yanmaz. Dirençliyim. Burda kalmaktansa o lanet yerden atlamayı tercih ederdim ve ettim de."
Bora yarı baygın bir şekilde getirilip koltuğa konduğunda yanına gitmek için yeltenmiştim ama beni durduran gene o adamın sesi olmuştu.
-"Yaklaşma ona."
Bora kendine geldiğinde ensesini ovalayıp adama gene düşmanca bakışlar atmaya başlamıştı. Adama o kadar diklenmişti ki adam sinirden köpürüyordu. Namluyu bu seferde Bora'ya çevirmişti birşey yapmamıştı. Hare, ablam ve ben gene aynı odaya tıkılmıştık. Çocuklarıda yan odalardan birine tıkmışlardı. Gene kapıyı kilitlememişlerdi. Bora hızla odaya girip kapıyı kapattığında elimden tutup beni odadan çıkartmıştı.
Hızla merdivenleri indikten sonra giriş kapısından çıkmıştı ki arkamızda o adamın sesini duymamızla gene duraklamıştık. Namluyu Bora'ya uzatmıştı ve hazırda bekliyordu.
-"Bir adım daha atarsan öldürürüm seni."
Bora adamı dinlemeden yürümeye devam etmişti bende arkada adamla göz göze gelmiştim. Vuracaktı. Gözlerinde ki siyahlıktan belliydi. Bora'yı ittirip yere düşürmemle silahtan çıkan o sesle karnıma bir acının girmesi bir olmuştu.
Ellerimi acının olduğu yere götürdüğümde lanet sıvının elime bulanması bir olmuştu. Acı git gide dahada artıyordu. Bora çığlıklar içinde yanıma geldiğinde bizimkilerde büyük kapıdan çıkınca beni o halde görüp ağlamaya başlamışlardı.
Olduğum yerde karın boşluğumu tutarak çökmüştüm. Hiç sesimi çıkartmadan. Gözümden düşen bir damla yaşla kendimi bırakmıştım. Bora başımda ağlayarak beni kucağına almaya çalışıyordu.
Ama o adam gelerek onu başımdan almıştı. Yalvarıcak duruma gelmişti
-"Bırak hastahaneye götüreyim nolur."
-"Hastahane olmaz. Silahla yaralanma olduğu için hepimizin başı derde girer."
-"Sen nasıl bir insansın ölüyor."
Yerde acıyla kıvranırken hala tartışıyorlardı. Adam gelip kucağına aldıktan sonra beni eve sokup merdivenleri çıkmaya başlamıştı. Arkaya düşen başımdan dolayı bizimkilerin nasıl bir halde olduğunu görebiliyordum. Bora kendini suçlarmışcasına bakıyordu gözlerimin içine.
Odaya geldiğinde beni yatağa yatırmıştı. Gözlerim direk gömleğine bulaşan kana odaklanmıştı. Cebinden telefonunu çıkartıp bir kaç yere dokunduktan sonra telefonu kulağına götürüp konuşmaya başladı.
-"Acil gelmen gerek."
-"Ne olduğunu sorma 10 dakikaya evde ol."
Duvardaki ecza dolabını açıp gazlı bezleri paketinden çıkarttıktan sonra tişörtümü sıyırıp yaranın olduğu yere bastırmaya başlamıştı. Acıyordu hemde çok kötü bir şekilde.
10 dakika o kadar zor geçmişti ki sonunda odaya bir adam girdiğinde beni görmesiyle yanındaki çantayı yatağa bırakıp gazlı bezlerin ardındaki yaraya baktı. Hala adını bilmediğim o gaddar herife dönüp;
-"Aşağıda benim için hazırladığın revir duruyor değil mi ?"
-"Duruyor noldu ki ?"
-"Kurşunu çıkartmam ve dikiş atmam gerekiyor."
O adam gelip gene kucağına alınca hızla merdivenlerden inip sol tarafa yöneldikten sonra koridorun sonundaki odaya girdik. Bembeyaz doktorun işine yarayacak her malzemenin olduğu bir odaydı burası.
-"Kapıda ki iki çocuğu çağır yardımlarına ihtiyacım var."
Bora ve Emre odaya girdiklerinde adam sedyenin yanındaki dolaptan bir şeyler aldı. Biraz acısada kurşun çıkarıldıktan sonra sıra dikiş atılmaya gelmişti. Lokal anestezi yapacağını söyledikten sonra küçük iğnedeki ilacı yaptı.
Ama beklememişti. Uyuşması için beklemesi gerekmez miydi ? Bora ve Emre'ye el ve ayaklarımı gösterdikten sonra ikiside abanır şekilde tutmuşlardı. Gazlı bezle yaranın etrafında ki kanı temizledikten sonra eline iğne ve ipi aldıktan sonra yaranın olduğu yere gelip işine başlamaya hazırlanmıştı.
İğneyi derime soktuğu anda büyük bir çığlık atmıştım. Bora'nın ellerinden kurtulmak istemiştim ama bırakmamıştı. Yalvarmaya başlamıştım.
-"Nolur yapma yeter."
İkinci iğne darbesi geldiğinde daha çok bağırıp kendimi hareket ettirmeye çalışmıştım ama izin vermiyorlardı. Her yeni darbede çığlık atmamdan dolayı kısılan sesim artık susmuştu. Bağırıyordum ama duyulmuyordu. Ben bile duymuyordum. Gözlerimin kenarından akan yaşlar git gide artıyordu. Direnecek gücüm kalmamıştı artık.
Canım fazlasıyla yanmıştı. Adam işaret ettiğinde Emre ve Bora elimi ve ayağımı bırakmışlardı. Ben kendimi çoktan bırakmıştım. Sedyenin kenarından düşen elimle gözlerimin kapanmaya başlaması bir olmuştu.
O başıma geldiğinde en son onun gözlerini görmüştüm. Acım hafiflemişti. Ben yorgun, ben acı çeken kız daha ne kadar sürecek bu böyle ?
![](https://img.wattpad.com/cover/26994324-288-k81892.jpg)