Uyandığımda Bora yanımda yoktu. Eve mi gitmişti acaba ? Neden bu kadar ilgi gösteriyor bana karşı ? Onu yanımda istememe rağmen. Yaptıklarını düzeltmeye çalışıyor, aramızın eskisi gibi iyi olmasını istiyor anlıyorum ama bu çok zor. Yaşadıklarımdan sonra hele ki. Herkesçe sürtük ilan edildim bir kere. Dedikoduları geçtim zaten. Umrumda bile değil insanların ne dedikleri, ne düşündükleri. Ama sevdiğim adamı kaybetmiştim bu konu yüzünden. O kadar zoruma gidiyor ki bana bir yabancıya bakar gibi bakması. ''Seni artık istemiyorum.'' demesi, beni o halde bırakması. Heleki o zor anlarda yanımda olmasına rağmen inanmıştı bu konuya.
Banyoya gidip yüzümü yıkadıktan sonra havluyu askıya asıp aşağı kata indim. Mutfağa su içmek için girdiğimde yemek yapan bir Bora görmem ve şaşırmamda bir olmuştu. O yemek yapıyor. İnanamıyorum. Ve kokuları harika geliyordu. Nasıl öğrenmişti böyle yemek yapmayı ? Benim yaptıklarımdan böyle güzel kokular çıkmıyordu. Bir köpeğin önüne koysam yemezdi sanırım. Mutfağın kapısına dayanıp bir süre onu izledim.
-''Hamarat ve yaramaz çocuk hesabı.''
-''Sen o ayakla yürüdün öyle mi küçüğüm ?''
İlk defa bana ''Küçüğüm'' diye hitap etmişti. Duymadığım bir terimdi. Çarpık bir gülümseme yolladıktan sonra elindekini doğramaya devam etti. Benim onu bir nebzede olsa iyileştirebileceğimi düşünüyordu. Ama hiçbir erkek unutmasın ki kızlar onları iyileştirmek için gelmedi bu dünyaya. O fikri kafasından bir çıkartsa gerçekten iyi olurdu.
-''Hala neden dikiliyorsun ?''
-''Bilmem. Yardım ister misin ?''
-''Gerek yok güzelim. Sen otur sigara yak, müzik dinle ama bana yardım etme.''
-''Annem burada olup görseydi evin kızı kim diye laf sokmaya kalkardı eminim.''
Büyük bir kahkaha patlatttığında ona ''Sen deli misin evlat ?'' bakışımı attım. Kafasını mahçupça yere eğdikten sonra işine devam etti. Gerçekten benden hamarattı. Masanın yanına gidip sandalyeyi çekip oturduktan sonra paketten bir sigara alıp dudaklarımın arasına sıkıştırdım. Çakmakla tutuşturduğumda dumanın şekillenip havada uçuşmasını izledim. En az 5 kere daha zehiri içime çektikten sonra kül tabağına sigarayı bastırdım.
-''Acıktı mı karnın ?''
-''Sence bende yemmek yiyecek hal mi var ?''
-''Ada bak.. Biliyorum herşey benim yüzümden oldu. Dedikodular, Meriç'i kaybetmen vs. Özür dilerim. Meriç'i ne kadar sevmesem, mutlu olmasını istemesemde sen varsın işin ucunda. Bu iş gerçekten benim işim değil. Anlıyorum bana umutda vermek istemiyorsun. Ama ben sen umut vermesende, sevmesende, beni yanından da kovsan ben seni sevicem.''
-''Tamam Bora kapatalım bu konuyu. Ben onu unutmaya çalıştıkça sen bana onu hatırlatıyorsun.''
Onu gerçekten çok özledim. Ne mesaj atıyor, ne telefonlarıma cevap veriyor. Bense hala gelse onu seveceğim, sarılıp uyuyacağımı düşündükçe ümitleniyorum. Bir şans. Hiç bir suçum olmadığı halde bir şans istiyorum. Benim aileme verdiğim gibi. Onlar beni her ne kadar haksızda çıkartsa bu konuda ben Meriç'i asla haksız çıkartmam ki.
Bora masadan kalkıp yemeği hazırlamak için tezgaha gittiğinde bende önümdeki sigara paketiyle oynuyordum. Ben hayatımda hiç bu kadar depresyon havasında kaldığımı hatırlamıyorum. Ama şu 2-3 gün içinde yerin dibini boylamıştım resmen. Onu fazlasıyla özlemiştim. Anlatamıyorum bile özlemimi. Ben onu gerçekten seviyorum. Lafta kalsın diye değil. Belki de bunu ona gösteremiyorum. Belki de bir bahane olarak dedikoduları kullandı ve benden uzaklaşmak istedi.
![](https://img.wattpad.com/cover/26994324-288-k81892.jpg)