Hare'nin ağzından:
O gün Emre ile tanışmıştık. O günden beri aklımdan çıkmıyordu. Gece yatarken yine onu düşünmüştüm. Aslı her saat her dakika onu düşünmeden yapamıyordum ki ben. Alarmın sesini duymamla birlikte kendimi yerde buldum. Hadi ama! Bugün hafta sonu.
Off yine alarmı kapatmayı unutmuştum. Saatin erken olduğunu bildiğim için canım sıkılıyordu. Dışarı mı çıksam acaba ? Bencede en iyisi bu havada koşmaktı. Dolaptan rahat birşeyler giyip sessizce kendimi dışarı attım. Adalar gelmişti. Acaba çağırsamıydım ? Ama kız yol yorgunu uyuyordur bu saatte. En iyisi kendim yürümek yada koşmak. Her neyse.
Yavaş yavaş sahile yürümeye başladım. Temiz hava direk çarpınca ciğerlerim yanmıştı gerçekten. Az önce geçtiğim sokaklar şimdi dolmaya başlamıştı. Güzel havayı gören sahile akın ediyordu. Bende onlardan biriydim işte. Sahilde biraz koştuktan sonra Loya'nın sevgilisiyle karşılaştım. Selimm. Tabiri caizse yunan tanrısı diyoruz kızlarla aramızda. O kadar yakışıyorlar ki. Ve bir o kadarda mutlular. Keşke Emre'yle bende öyle olabilsem. Çok mutlu olmazmıydık. Bence olabilirdik.
-"Günaydın Hare."
-"Günaydın Selim, naber ?"
-"İyiyim, ne güzel olduda karşılaştık."
Sanırım kibarlık etmem gerekiyordu. Ada'nın benim yanımda hayvan gibi olupta başka insanların yanında uslu bir kız olması gibi. Sıcak bir gülümseme yolladım yeterdi sanırım bu kadar. Sevgi yumağı olmaya niyetim yoktu açıkcası.
-"Hadi gel sana simit ısmarlıyım. Oturur yeriz beraber tabi istersen ?"
-"Ooo çok cömertsiniz Selim Bey."
-"Ne sandın kızım. Loya'yı nasıl tavladım sanıyorsun ? Ama belirtmeliyim ki gerçekten çok uğraşlar sonunda başardım bunu. O çok inatçı. Aynı keçi gibi. Benim keçim."
-"Vay vay. Bu arada sevgi yumağı olmaya devam edecek misin ?"
Ağır ağır yürürken karşıdan Emre'nin geldiğini görünce kalbim hızlıca çarpmaya başlamıştı bile. Onu görünce hep böyle oluyordu zaten. Bize doğru yürümeye başladı. Gülen yüzü yavaş yavaş düz bir hal almaya başlayınca benimde moralim bozuldu açıkcası. Gülse aslında. Ne kadarda yakışıyordu.