Kafamı yasladığım camda bir elin beni dürtmesiyle tatlı ama kederli uykumdan uyanmıştım. Beni dürten kişinin yanımda ki çocuk olduğunu görünce ne olduğunu anlamaya çalışan bir bakış attım.
-"Moladayız ve sen saatlerdir uyuyordun. Bir ihtiyacın olabilir diye düşünmüştüm." dedi.
Kafamı teşekkür eder bir mahiyette salladıktan sonra kol çantamı avuçlarımın içinde sıkıca tutarak aşağıya indim. Yiyecek bir kaç birşey aldıktan sonra otobüsün yanına gidip çantada ki sigara paketini ve telefonumu elime aldım. Bir sigara yaktıktan sonra paketi ve çakmağı cebime koyup telefonu incelemeye giriştim. Bir sürü cevapsız çağrı ve mesaj vardı. Bora'dan gelen mesajları görünce yanaklarıma düşen bir kaç damlayı geri ittim. Otobüste yanımda oturan çocuk geldiğinde kendimi toparlayıp telefonu cebime soktum. Sigara bittiğinde yağmur sularının olduğu yere atıp üstüne bastım. Çocuk ne olduğunu anlamak istermiş gibi bana bakıyordu. Ama anlatamazdım.
Ne diyecektim ki ? Ailemin sevgisizliğini mi anlatacaktım yoksa boktan hayatımı mı ? Tecavüz etmeye kalkan adama aşık olduğumu mu yolsa beni yüzüstü bırakan Meriç'imi ?
Fazlasıyla yorgun hissediyordum kendimi. Ruhsal, fiziksel her anlamda. Çökmüş gibiydim. Gerçekten de böyleydi.
-"Neden ağlıyorsun ?" demesiyle afallamıştım.
Ellerim istemsizce yanaklarıma gittiğinde ıslak olduklarını farkettim. Bir insanın daha acizliğimi girmesine izin vermiştim. Aferin Ada. Devam et böyle. Nasıl bir sefil olduğunu anlayıp sana acıyan gözlerle baksınlar.
-"Sana bir soru sordum. Neden ağlıyorsun ?"
-"Ağladığım falan yok soğuk havalarda gözlerim sürekli yaşarır. Bir tür hastalık sanırım. "
Yalan. Koca bir yalan. Mahvolmuş hayatımı düşünürken istemsizce, farketmeden dökülen gözyaşları. Ne yapacağımı bilmeksizin suratına bakmaya devam etmiştim. Oda suratımı incelercesine bakıyordu. Dikkatini çeken şeyler olduğu herhalinden belliydi. Dikkatlice bende ona bakmaya başladım.
Simsiyah saçları vardı ama ona inat gözleri masmaviydi. Kendisinin olduğuna inanılamayacak bir mavilik. Bu tonu daha önce hiçbir yerde görmemiştim. Uzun boyluydu. 1.80 boylarında vardı. Oda benim gibi siyah bağımlısıydı sanırım. Siyah bir pantolon giymişti. Siyah botlar. Kaslarını ben buradayım diyecek şekilde belirten beyaz sade bir tişört. Onun üstüne koyu çok koyu siyah bir deri ceketle tamamlamıştı. Gerçekten harika görünüyordu. Elini sürekli ensesine götürmesi ve saçlarını karıştırmasıda cabasıydı. Cool ve sevilesi tavırları vardı.
Ben onu incelemeye bıraktığımda oda beni incelemeyi bırakmıştı. Bir insanın ruh halini kıyafetlerinde ki renkler belirler diye düşünmüştüm hep. Bu çocuk mutlu gibi görünüyordu. İçinde neler yaşadığını bilemezdim ama dışardan böyleydi. Bu kadar yakışıklıyken neden siyahı tercih etmişti acaba ? Onu bu karanlığa iten şey neydi ? Düşüncelerime devam ederken muavin otobüsün kalktığını haber verip otobüse bindi.
![](https://img.wattpad.com/cover/26994324-288-k81892.jpg)