Sabaha karşı odanın önünde onu halde izlerken uyuyakalmıştık hepimiz. Ayaz ve Kerem'in üstünü örttükten sonra Camın yanına gidip onu izlemeye başladım. O kadar beyazlamıştı ki yüzü. Sanki gitmek istercesine yatıordu içeride. Gitmezdi ki. Bırakamazdı beni Ada. Her ne kadar bana uyuzda olsa. Ne kadar ağzımı bile kırmak istesede beni bırakıp gidemezdi, gitmemeliydi. Kafamı cama dayayıp daldığım bir anda omzuma bir elin dokunmasıyla Arkama dönmüştüm. Hepsi gelmişti. Annemi gördüğüm anda kendimi koyvermiştim dizlerimin bağı çözülmüştü resmen.
-''Ayben kendine gel kızım lütfen.''
-''Anne. Çok kötü. O ölüyor.''
Odanın içindeki makinelerin ötmesiyle beraber herkes cama yapışmıştı. Ada beni bırakamazsın lütfen. Nolur bana bunu yapma. 1 doktor ve 2 hemşire müdahale için odaya girdiğinde herkesin kalbi ağzında heyecanla bekliyorduk. Durumu git gide kötüleşiyordu. Hare bir yanda, annemler bir yanda ağlıyorlardı. Kalp ritim cihazında baktığımda kalp atışları git gide yavaşlıyordu. Düz çizgi olduğunda öyle bir bağırmıştım ki herkes beni tutmaya çalışıyordu.
-''Anne anne ölüyor.''
Annem kollarımdan tutup beni ayakta tutmaya çalışırken doktorlarda şok verip Ada'yı geri getirmeye çalışıyorlardı. Her denemede voltajı arttırıyorlardı ama hiçbir işe yaramıyordu ki. İçimden o kadar çok dua ediyordum ki geri gelsin diye hayatımda bu kadar dua ettiğimi hatırlamıyorum. Son deneme de kalp atışları kendine geldiğinde derin bir nefes alıp bırakmıştım kendimi. Beni bırakmazdı o.
Doktorlar odadan çıktığında konuşmak için yanına koştum. Ama dizlerim gerçekten tutmuyordu artık. Beni taşımak istemez gibi, bırak artık direnme der gibilerdi.
-''Doktor bey durumu nasıl ?''
-''Hayati tehlikesi hala devam ediyor. Ama vücudu garip tepkiler veriyor. Nomalde öyle bir yaradan kurtulmasının imkansız olması gerek. Onu hayata bağlayan çok önemli birşey olmalı ki sattlerdir direniyor.''
Değer verdiği. Ne olabilir ki ? Meriç olamazdı çünkü ondan nefret ettiğini söylemişti. Bora ya da aileden biriside olamazdı o zaman kesin Hare için direniyordu. Belki de onunla konuşması daha çok kuvvet verebilirdi. Ama doktor izin vermeden hayatta böyle birşey yapamazdık ki. Sandalyelerden birine oturduktan sonra herkes başıma toplanmıştı. Ben önemli değilim o önemli. Doktorla konuşmak için hızla odasına doğru yürümeye kalktığımda herkes ne yapacağıma bakıyordu.
Kapının önüne gelip tıklattıktan sonra;
-''Biraz konuşabilir miyiz doktor bey ?''
-''Buyrun, tabiki.''
-''Vücudu garip tepkiler veriyor, direniyor demiştiniz. Ada bu hayatta sadece Hare'yle iyi anlaşır. Eğer onu odaya sokabilirsek duyar ve daha çabuk iyileşir. Hare onu motive edebilir. Eğer izin verirseniz ?''
-''En sevdiği insanın onunla konuşması iyi gelebilir. Hemşirelere durumu arzedin Hare'yi hazırlayıp odaya alsınlar.''
Odadan çıkıp annemlerin yanına geldiğimde Hare'nin durumuda iyi değildi. Konuşmayı bırak yürümeye bile hali yok gibi görünüyordu. Yanında ki sandalyeye oturduğumda kafasını çevirip bana hüzünlü, her an ağlayacakmış gibi bakmaya başladı.
-"Hare onu kurtarmamızın bir yolu var."