37 - park vs. byun (M)

2.3K 189 297
                                    

Joowon'u otoparkta görür görmez ona çaktırmadan eve dönmeyi başarsam da Chanyeol'e bir şey belli etmemek için kendimi yiyordum. Chanyeol erken geldiğim için şaşırmıştı ve bundan istifade edip hala sözleşme hakkında özür dilemeye devam ediyordu. Ben ise gerginlikten bayılmamaya çalışarak onu dinliyormuş gibi yapıyordum. O duyduklarım ve Joowon'un arabama uzun süre bakması tesadüf olamazdı. Bir de plazaya taşındığını duymuştum. Ben de hayatımda uzun zamandır eksik olan entrika-kaos ikilisinin boşluğu ne zaman dolacak diye tetikte bekliyordum zaten. Sonunda kokusu çıkmıştı.

Bu konu hakkında ne yapmam gerektiğini bilmiyordum ama şu anlık net bir şey öğrenmeden Chanyeol'e anlatmam doğru olmazdı. Anında alev alırdı çünkü. Böyle bir tehdit altında olduğumuzdan şüphelenir şüphelenmez ortalığı ayağa kaldırırdı. Ben de tam olarak bundan korktuğum için en azından bu gecelik bir şey söylememeye karar vermiştim.

Zaten kafam hala sözleşme mevzusu yüzünden bozuktu. Joowon'u psikopat bir takıntılı sapık kılığında görmüş olmam olanları unutturmamıştı. Şimdiye kadar aramızda tuhaf ama anlamlandıramadığım bir gerginliğin olduğu Park ailesi sonunda patlak vermişti ve şu an buna odaklanmak istiyordum. Ne demekti Byun Baekhyun'un karşısına evlilik sözleşmesi çıkarmak? Hem de bunu hiç söz hakkı olmayan insanlar yapmaya çalışıyordu. Kaldı ki böyle şeyleri önemsemeyen biri bile olsam saçmalıktı, Chanyeol'ün benim mal varlığımda payı olduğu kadar benim de onunkinde vardı.

Şu anda böyle şeyleri düşünüyor olmak bile beni inanılmaz rahatsız hissettirmişti. Bu yüzden silkelenmeye karar verdim ve Chanyeol'ün hiç dinlemediğim sözlerini ayağa kalkarak bozdum. Son zamanlarda çenesi çok açılmıştı, şaşırtıcı bir şekilde her konuda konuşma potansiyeli artmıştı.

"Affettin mi beni?" diye sordu köpek yavrusu gibi gözlerime bakarken. O anda tamamen içgüdülerimden bağımsız bir şekilde sırıtmıştım. Dakikalardır onu affetmem için dil döktüğüne inanamıyordum. "Hadi ama... Böyle bir konu yüzünden aramızın açılmasını istemiyorum. Şirketten ayrılmanı da-"

"Bu konuda kararım kesin." İşaret parmağımı hafifçe havaya kaldırıp sertçe salladım ve kaşlarımı çattım. Ona kırgın değildim elbette ama bu kararımı sorgularsa aramız bozulabilirdi. "Henüz patronumun nişanlısıyken ne tür muamelelerle uğraştığımı bilmiyorsun. Evlendiğimde hak etmediğim, yalandan saygı gösterilerini izlemek zorunda kalacağım. Lütfen Chanyeol, anla beni."

"Benim şirketimde böyle kötü kalpli insanlar yoktu, anlayamıyorum..." diye mırıldanmaya başladı. Oturduğu yere çöküp arkasına yaslanmış, derin bir nefes vermişti. "Gerçekten kötü bir patronum sanırım. Çalışanlarımı bile yönetemiyorum..."

Konu nereden buralara kadar uzamıştı anlamıyordum ama üzülmüyor da değildim. İyi bir patron sayılmazdı ama bu tamamen saflığından kaynaklanıyordu. Bu yüzden bütün tavırlarımı cebime koydum ve yanına oturup elimi yanağına götürdüm. Bacağımı yavaşça dizlerinin üzerine atmıştım. "Belki de orayı evinmiş gibi görmemen gerekiyordur. Bu yüzden oraya gittiğinde daha rahatsın." Aklıma verebilecek başka tavsiye gelmiyordu. Chanyeol'ün neden böyle davrandığını anlamıyordum bile. İşe girdiğim ilk gün ile bugün aynı mıydı? "Hiç ablana benzememişsin, biraz sert ol," diye fısıldadım kulağına. Daha fazla üzülmesini ve konunun uzamasını istemediğim için alaya almaya karar vermiştim.

"Yeterince sert değil miyim?" Bana döndüğünde yüzlerimizin arasındaki mesafe neredeyse sıfıra inmişti. Dizlerinin üzerine attığım bacağımı yavaşça yukarıya doğru sürtmeye başladığımda yüz kasları kasılmıştı.

Diğer dizimle destek alarak kanepeye çıktım ve hemen ardından kucağına yerleştim. Yüzlerimizin arasındaki mesafeyi korumak adına ellerimi yanaklarına sertçe sabitlemiştim. "İstersen sert olma konusunda sana birkaç tüyo verebilirim?" Tek gözümü kırparken sorduğumda gözleri fal taşı gibi açılmış, aniden yerinde doğrulmuştu. Bu tepkisine karşı kısa bir kahkaha patlatmıştım kulaklarına. Hemen düşüyordu.

Worst of You || chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin