27 - acısa da öldürmez

2.6K 314 464
                                    

Y/N: Kendime doğum günü hediyesi :)) Ve tabii size de😚 iyi okumalar🌸


***

İlk kez koca bir kalabalığın içinde yapayalnız hissediyordum. Hislerimi sorarsanız, karmakarışıktı. Dilini bilmediğim bir ülkede karmakarışık olan hislerimi düzene sokmaya çalışıyordum. Nerede miydim? Aklıma gelen ilk yerde, Japonya'da. O bütün mutluluklarımı içinde bıraktığım otel odasındaydım. Chanyeol'le seviştiğim ilk geceyi paylaştığım yatakta uyuyordum gecelerdir. Burada onu unutmaya çalışıyordum.

Başarılı mıydım? Kesinlikle hayır. Bu bir hırs oyunu değildi benim için. Onu unutmak çabaladığım bir şey değildi. Sadece biraz kendimi hatırlamak ve yaşadığım hayata değer katmak istemiştim. Yeterince ayaklar altına aldırdığım hayatımı yaşamak istemiştim burada. Biraz nefes almak ve kendimi hatırlamak. Bu kadar zor olamazdı. Olmamalıydı. Ama çok zordu. İmkansıza bile oynuyordum. Burada uyuduğum her gece, o geceyi hatırlamadan uyumaya çalışmak yalnızlık korkusunu dört duvar arasında tek başına yaşamak gibiydi.

Tokyo'dan ayrılmadan önce buranın favori şehrim olduğunu ve tekrar döndüğümde daha mutlu olacağımı söylemiştim kendime. Belki de bu yüzden gelmek istediğim ilk yerdi burası. Yaşadığım mutluluğu hatırlamak ve biraz nefes almak istemiştim. Otele gelir gelmez aynı odayı tutamamıştım tabi. Birkaç gün odanın boşanmasını beklemiştim. Ve sonra hemen aynı odayı tutmuş ve kendimle girdiğim savaşı bitirmeye çalışmıştım. Tam on beş gündür buradaydım. Yalnız başıma ve ülkenin dilini bilmeden yaşamaya çalışıyordum.

Biraz İngilizcem olduğu için çok sorun yaşamamıştım. Çeviri konusunda sıkıntı yaşarım diye de kendime idareten kullanabileceğim bir telefon almıştım. Hat yoktu ve kendime verdiğim sözü tutup kimseyi aramıyordum. Belki de ortalıktan kaybolduğumun bilgisi çoktan aileme ulaşmıştı ama bu ilk kayboluşum değildi. Beni anlayacaklarını umuyordum.

On beş gündür otelin etrafında gezip hava almaktan başka bir şey yapmadığımı fark ettiğimde üzerimi giyinip lobiye inmiş ve danışmandan bana taksi çağırmasını söylemiştim. Ama bugün başka bir his vardı içimde. Sanki adımlarımın bir gölgesi varmış ve takip ediliyormuşum gibi hissetmiştim. Birkaç haftadır görmezden gelmeye çalıştığım hissimle tekrar karşılaştığımda bu sefer yokmuş gibi davranmak istememiştim. Birilerinin beni takip ettiğini hissediyordum ve bu korkutucuydu. Tek başımaydım bu ülkede. Başıma bir şey gelirse kimsenin haberi olmazdı. Bu yüzden kötü bir olayla karşı karşıya kalmak istemiyordum.

Lobinin koltuklarına oturup beklemeye başladığımda dizlerimi üst üste atmış ve odağımı dış kapıdan çekmeden etrafa kulak misafiri olmuştum. Japonca diyaloglardan başka bir şey duyamıyordum ama o his hala vardı. Birileri oturup beni izliyordu sanki. Ama hemen şimdi başımı çevirip bakarsam fark edileceğimi biliyordum. Bu yüzden vazgeçtim ve ayaklanıp asansöre ilerledim. Böyle hissederken daha fazla uzaklaşmak istemiyordum.

Odamın olduğu koridorda indiğimde diğer asansörü kontrol ettim ve bir kat aşağıda olduğunu görüp köşeye geçtim. Görünmeyeceğim bir yerde beklerken asansörün bu katta durup açılmasını beklemiştim. Hislerim yalan söylemiyordu. Az önce benimle beraber aşağı indiği gibi şimdi benimle beraber yukarı çıkmıştı asansör. Yanılmıyordum.

Kapı açılıp içinden yalnızca kızıl saçlı bir kadın çıktığında arkasından onu tanımaya çalıştım. Yerimde sessizce beklerken odama doğru yürüdüğünü görmüş ve şaşkınlıkla adımlarımı hızlandırmıştım. Beni takip ettiğine emin olmuştum artık. Derdi neydi öğrenecektim.

"Kimi arıyorsun orada?" Kapımın önünde durmuş içeriyi dinlemek istermiş gibi beklemeye başladığında tok sesimle onu ürkütmüş ve arkasını dönmesini sağlamıştım. Arkasını döndüğündeyse şaşkınlığım beşe katlanmıştı. Hiç ama hiç beklemediğim biriyle, başka bir ülkede karşı karşıyaydım.

Worst of You || chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin