13 - yandım ve yanıldım

3.2K 326 808
                                    

Her şey sonsuz derecede güzeldi. Bütün gece o adamın kolları arasında süzülmüştüm. O adam, gözlerinin içine kilitlendiğim ilk on saniyedeki adam. Benim patronum, ev sahibim ve sevdiğim adam. Beni bir gecenin günahına itmişti. Sonsuz derecede güzeldi bu. Bir şeyi sonsuz derecelendirmek daha ne zaman mümkün olabilirdi ki? Seviştik diyebilir miydim peki? Ben onu seviyordum, o beni değil. Ne olmuştu dün gece? Hangi geminin yelkenleriydi bu suyunda boğulduğum.

Cevabı bilmiyordum. Öğrenemeyeceğimi de biliyordum. Ama hala hiçbir pişmanlık duymuyordum. Onunlaydım, onun yanındaydım. Çıplak kollarının arasında, kokusuna bir santim yakın ve dudaklarının hemen altında. Dahası umrumda bile değildi. Belki kırılacağım bir şeyler vardı atlatmam gereken. Ama sorun yoktu. Onunlayken mutluydum. O da benimle olacaktı, inanıyordum.

Bütün geceyi neredeyse onu izleyerek geçirmiştim. Neredeyse iki saat boyunca bu yatakta birbirimizi öpmüş ve birbirimizin bedenleri arasında yorulmuştuk. Ama bir gram yorgunluğum yoktu. Uyuduğu anda kollarının arasına girmiş ve sadece onu izlemiştim. Bazen yüzünün farklı noktalarından öpmüş, bazen ne kadar güzel biri olduğunu sayıklamıştım. Ne ara böylesine kapılmıştım ben de bilmiyordum. O yokken onu öldürebilirmiş, ondan vazgeçebilirmiş gibi konuşurken elli metre yakınıma girdiği an her şeyi unutuyordum. Ben platonik aptal bir aşıktım. Kabul ediyordum.

Sabaha karşı uyuduğum için uyku ve uyanıklık arasında bir bölmeye düşmüş ve heyecanla gözlerimi açmıştım. Gece kollarımı sardığım beden şimdi bir boşluktu. İlk evrede kalbimin kırılmasına engel olamamıştım. Hala çıplaktım ve sol tarafta sağa dönük bir şekilde yatıyordum. O yoktu. Beni bu yatakta, bu otelde hatta belki de bu ülkede tek başıma bırakmış olabileceğini düşündüm. Ta ki o hayranı olduğum kalın sesini duyana kadar.

"Günaydın uykucu." Uykulu gözlerimi şokla aralayıp yorgana sarıldım ve tek dirseğimin üzerinde doğrularak sesin geldiği yöne baktım. Chanyeol çoktan üzerini giyinmiş ve kanepeye oturmuştu. Bir de elinde anlam veremediğim bir dergi vardı. Dün gece benimle sevişip melek kanatlarımın olduğunu söyledikten sonra şimdi öylece dergi mi okuyordu? Yine de gitmemiş olmasına şükretmeli miydim? "Üç saat sonra uçağımız var, biliyor musun?" Ayaklanıp yatağa doğru gelirken sorduğunda sertçe yutkunup kendimi tekrar yatağa bıraktım. Çırılçıplaktım ve hiçbir şey dün gece kadar kolay değildi. Yanıma doğru geliyorken asla değildi. "Pekala, önce duşa gir. Ben de o sırada kahvaltıyı çağırayım."

Başımı belirsizce sallayıp yorganı biraz daha üzerime çektim. Dudaklarında saklayamadığı bir tebessüm vardı. Yanımda uyanmamış ve beni öperek uyandırmamıştı ama bu da bir evreydi. Park Chanyeol'ün bana olan bakışı değişmiş olabilir miydi?

"Ağrın var mı? Ağrı kesici verebilirim." Hala utangaç rollerimden çıkamadığım için bir süreliğine ne dediğini anlamamış, anladığımdaysa başımı istemsizce iki yana sallamıştım. Neden böyle yapmıştım ki... Başım patlayacakmış gibi ağrıyordu. Ve evet... Kalçalarım... Hala onun varlığını hissediyor gibiydi. "Öyleyse haydi, duşa." Tepemde dikilmiş bana tebessüm ederek duşa girmemi söylüyordu söylemesine ama dediğim gibi hiçbir şey dün gece kadar kolay değildi. Çıplaktım ve yanında banyoya girmeye çok utanıyordum.

Bu arada. Yixing beni kesinlikle öldürecekti.

"Ben lobiye gidiyorum. İstersen kahvaltıyı aşağıda yapabiliriz?" Hala tek bir kelime bile söyleyemediğimi fark ettiğimde bir şeyler söyleyebilmek için çabaladım. Fakat o kadar zordu ki. Bana ne diye muamele ediyordu, anlamaya çalışırken ölüyordum sanki. Sevgilisi miydim? Hiç sanmıyordum. "Pekala Bay Sessiz. Her şeyini hazırla ve bavuluna dokunmadan aşağıya gel. Hm?" Kesinlikle söylediklerinden bihaberdim. Öylece, bilinçsizce onaylamış ve dağınık saçlarımı karıştırdıktan sonra tebessüm ederek odadan çıkmasını izlemiştim.

Worst of You || chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin