28 - yıkılan duvarların tozu (M)

4.6K 275 286
                                    

Uyarı: Bölüm dörtte üç oranında smut içerir, rahatsız olacaklar okumasın, okumadığını da yorum atmasın:))) Gözünüze farklı gelebilecek bir şey daha var ama onu uyarı olarak eklemeyeceğim buraya, ondan da rahatsız olan fic okumasın zaten, iyi okumalar <3


***

Hayatımda hiç, birinin sevgisine sahip olduğum için kendimi şanslı hissetmemiştim. Hayatıma giren ve sevgisini hak ettiğim herkesin bana sadece birer karşılık verdiğini ve bu yüzden bununla gururlanmamın saçma olduğunu düşünürdüm hep. Ama şimdi, ilk kez birinin sevgisini hissettiğim için kendimi bulutlara koyuyordum. Elimde değildi. Kalbimin hızı beni şanslı hissetmeye itiyordu. Sırılsıklam olan kıyafetlerim ve bedenim üzerimde sadece bir bez ve et parçasıydı sanki. O kadar yukarıdaydım ki, kendimi neden bu kadar yükselttim diye kızamıyordum kendime. İlk kez özgürdüm. Kendimden bağımsızdım.

Aslında bu ıslandığım yağmura çok şey borçluydum. Beni Chanyeol'ün sevgisiyle buluşturmuştu. Tenine yansıttığı hasreti ıslatıp silmişti. Benim de üzerimde birikmiş kumdan kurtulmamı sağlamıştı. Avucumun içindeki not haricindeki her şeyi ıslatıyordu. Ve aslında bu ikimiz için de yeterliydi. Dudaklarımız titreye titreye öpüşüyorduk ama kazandığımız yeterlilikler sayesinde ısındığımızı düşünüyordum.

Beni öpüp bana doya doya sarıldıktan sonra zor da olsa ayrılmıştı bedenimden. Artık yağmur gittikçe şiddetleniyordu ve biraz daha kalırsak ikimizin de hasta olacağı ortadaydı. Chanyeol'ü bıraksanız, hava hoştu onun için. Ne yağmuru tanıyordu ne de ormanın ortasına gürleyen göğü. Öyle delirmişti ki, ona tam burada sevişmeyi teklif etsem kabul edecekti. İşte bu çılgınlığıydı beni tatmin eden. Bu yüzden kafamdaki tüm kötü ihtimallerden kurtulup ona sarılmıştım. Gözlerindeki ışık bana yeterdi.

Bedenlerimiz birbirimizden ayrılsa da Chanyeol'ün beni bırakmaya niyeti yokmuş gibi elleri belimi çevrelemişti. Alınlarımız tekrar buluştuğunda gülümseyerek havaya baktım. Yağmur duracak gibi görünmüyordu. "Hasta olacağız!" Diye bağırdım dünyadan haberi yokmuş gibi gülen yüzüne. Yağmurun çamuru delen şiddetli sesi yüzünden bağırmak zorunda kalmıştım.

"Nereye gidiyoruz?" Belimden ayrılıp elimi sıkıca tuttuğunda çekiştirmeye başlamıştı. Geldiğimiz yola doğru koşar adımlarla giderken bu halde eve gitmenin başıma ne gibi belalar açacağını tahmin etmeye başlamıştım. Babam beni eve almazdı bile.

Bir süre cevap vermeden beni adımlarına çekiştirmeye devam etmiş ve sokağın girişindeki tanıdık arabayı gördüğümde durmuştu. Bu benim eski arabamdı. Hala bunu kullanmasına şaşırmıştım. Arabasının servisten çıkmasını bile beklemeden gelmişti buraya. İnanamıyordum. "Bin hadi. Bu halde eve gidemezsin." Sanki bu arabaya binmem için bir bahaneye ihtiyacım varmış gibi söylediğinde gülmüştüm. O gelmediği sürece eve gitmezdim. Bilmiyordu sanki.

Kapımı açıp gülerek bana eşlik ettiğinde gülüşüne karşılık verip binmiştim yan koltuğa. İkimiz de öyle deli gibi gülüyorduk ki. Bu saatte ayakta ve sokakta olan birkaç komşum varsa eğer annemi arayıp kaçırıldığımı ihbar edeceklerinden bile emin olmuştum. Chanyeol sürücü koltuğuna geçip oturduğunda bile gülmüştük bomboş, sebepsiz. Belki de onca zamandan sonra delirmiş gibi gülmeyi hak ediyorduk.

Islak saçlarını biraz da olsa düzeltip kontaktaki anahtarı çevirdikten sonra ısıtıcıyı açmıştı. Ne kadar üşüdüğümü o an fark etmiştim. Birbirine geçirdiğim ellerim kıpkırmızı olmuştu soğuktan. Isınmalarına yardımcı olmak için dudaklarıma götürecekken Chanyeol'ün kocaman elleri tarafından engellenmiştim. Önce avucumu açıp içinde sakladığım notu almış ve arabanın torpidosuna koymuştu. Notu fark etmeden ne kadar benimsediğimi ve önemsediğimi düşünmeye dalmışken ellerimin üzerine konan dudakları sayesinde odağım dağılmıştı. Benden farksız soğuk elleri ellerimi sarmıştı. Isıtmak için gösterdiği çabaya gülmüştüm. Aslında bugün gülmek için bir sebep aramaya ihtiyaç duymasam da bu sevimli çabalarını unutmak mümkün değildi.

Worst of You || chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin