Y/N: 8.8k uyarısı ona göre okuyun💕💕
***
"Aklım almıyor böyle bir şeyi." Yerimde ileri geri adımlar atarken elim alnımda ve burnumdan soluyarak kendi kendimi darlıyordum. "Olmaz. Hayır. Yalan söylemiş olamaz." Kendimi rahatlatmak adına tekrar bir manevra yapsam da aklıma gördüğüm fotoğraf geliyor ve yine başa dönüyordum. Delirmek üzereydim. Buna tek başıma karar vermek çok zordu ve Macken'a söz verdiğim için de asla Chanyeol'e soramıyordum.
Yaşadığım şoktan sonra daha fazla eğleniyormuş gibi davranamayacağıma karar vermiş ve Jongdae'yle ilgileneceğim bahanesiyle yanlarından ayrılmak istemiştim. Fakat Chanyeol bir şeyleri sezmiş gibi beni bırakmak istememişti. Beraber gitmek istediğini söylese de o an onu görmeyi istemediğim için tek başıma gideceğim konusunda çokça ısrar etmiş ve arabama atlayıp dakikalar içinde evime dönmüştüm. Jongdae'den falan haberim yoktu. En son Sehun hava almaya çıkacaklarını söylemişti ama etrafa bakındığımda ne ikisini ne de Sehun'un arabasını görebilmiştim. Jongdae ağlayarak beni aramadığına göre sorun yok gibi görünüyordu.
Eve döner dönmez de üzerimi bile açmadan kendi kendimi darlamaya başlamıştım. Chanyeol'ün arkamdan beni takip ettiğini görmüştüm fakat ne otoparka girdiğimde ne de hava almak için terasa çıktığımda onu görmemiştim. Mümkünse bu gece görmek de istemiyordum zaten. Nasıl yalan söyleyebilmişti bana? Ben kendimi ilk kez ona bu kadar net açarken o bana nasıl daha önce bir erkekle öpüşmediğini söyleyebilmişti? Bu büyütülecek bir şey değildi belki sizin gözünüzde, fakat ben büyütmek istiyordum. Çünkü bir yalan zamanında benim hayatımı darmadağın etmişti ve şimdi ufak bir yalana bile mahal verecek halim yoktu.
Bu beni ister istemez düşündürüyordu. O gece bana, Yubin'e hiç dokunmadığını da söylemişti. Onlar da yalansa diye düşünmeye başlamıştım. Ya beni öperken söyledikleri? Hepsi yalan mıydı, yoksa bütün bunların bir açıklaması var mıydı? Kendi başıma karar verebileceğim bir şey asla değildi. Anlaşılan bir süre daha kendi kendimi yiyip bitirecektim.
Salonun içinde kendi kendimi yerken kapımın yüksek bir sesle tıklanmaya başlamasıyla afallamıştım. Yumruk sayılabilecek ritimlerle kapıya vuranın Chanyeol olduğunu ise sesinden anlamıştım. "Baekhyun? Aç lütfen kapıyı. Benim, Chanyeol." Ne yapacağımı düşünerek yavaş adımlarla kapıya ilerledim ve parmak uçlarımda yükselerek kapı deliğinden dışarıya baktım. Chanyeol bir elini kapı eşiğine yaslamış diğer eliyle de kapıya vuruyordu. Neden zile basmamıştı? "Neden telefonlarıma cevap vermiyorsun? Bir şey söylemeden neden gittin? Cevap ver."
Derin bir nefes alıp geri çekildikten sonra elimi kalbime götürdüm ve sakinleşmeye çalıştım. Peşimden geldiğini zaten görmüştüm ama aramalarını duymamıştım bile. Orada bir şeyler olduğunu nasıl hissedebilmişti de böyle meraklı bir şekilde kapımı yumrukluyordu anlamıyordum. Kaçar gibi lavaboya gitmesinden anlamalıydım zaten. Bütün bunlar onu suçlu yapıyordu. "Kapıyı açmazsan terasına atlamak zorunda kalacağım." Uzun bir sessizliğin ardından kararlı sesiyle söyledikleri terasın kapısıyla bakışmama sebep olmuştu. Yapabilir miydi gerçekten? Peki bu neyi değiştirirdi ki. Görmek istemiyordum işte.
Her ihtimale karşı risk ve sorumluluk almak istemediğim için kapıyı açmaya karar verdim ve elimi kapı koluna götürüp kilidi açtıktan sonra yavaşça kendime doğru çektim. Durgun ve soğuk bir şekilde yüzüne bakarken içeri doğru bir adım atmış ve tam kapının eşiğinde durmuştu. "Baekhyun? Neyin var? Neden öyle ayrıldın oradan? Bir şey söyle." Art arda ve hızlı bir şekilde sorularını dizerken endişesine aldanmamaya çalışarak yumruklarımı sıktım. Aklım sürekli Tokyo'daki geceye gidip duruyordu ve bu döngüden asla çıkamıyordum. "Bir şey olmadı. Aklım zaten Jongdae'deydi ve zaten geç olmuştu. Ne gibi bir sebep arıyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Worst of You || chanbaek
FanfictionBana en kötü halini ver çünkü nasıl olsa seni isteyeceğim. *Maisie Peters - Worst of You şarkısından esinlenilmiştir.*