Sıradanlaşan pazartesileri şaşırtacak bir pazartesi yaşıyordum. Şirket her zamankinden daha yoğundu ve ben yine işin başını kaçırdığım için bunun sebebini bilmiyor, sadece olan bitene ayak uyduruyordum. Sabahın üçüne kadar içip dörtte eve geldiğim için öğlene kadar uyumuştum. Aslında beni bu kadar uyku da kesmiyordu ama annem yüzüme su boşaltıp saçlarımı makasla kesmekle tehdit edince mecburen kalkıp gelmek zorunda kalmıştım.
Uyandığımda annemle Chanyeol'ün konuşmalarını hayal meyal hatırlamıştım. Chanyeol'ün beni yatağıma kadar taşıyıp başımda sarf ettiği sözcükler de aklımdan çıkmamıştı. Fakat bunu duymamış ve hiç olmamış gibi yapmanın en doğrusu olduğuna karar verdiğim için anneme ne konuştuklarını sormamıştım. Sadece üzerimi giyinip şirkete gelmiş ve Chanyeol'den duyacağım azar için kendimi hazırlamıştım.
Ama bırakın geç kaldığımı fark etmeyi, Chanyeol beni görmemişti bile. Geldiğimden beri odasına birileri girip çıkıyor, kendisi de bir aşağı bir yukarı koşturup duruyordu. Reklam çekimleri için hazırlandığını duymuştum ama model oymuş gibi davranmasına anlam veremiyordum. Üstelik dün gece beni sabaha karşı yatağıma kadar taşıyıp annemle konuşan da kendisiydi. Nasıl bu kadar dinç olabiliyordu?
"Selam, n'aber?" Ayakaltında dolaşmaktan sıkılıp Nayeon'un yanına gitmeye karar verdiğimde masasının iç tarafına ilerledim ve yanına bir tabure çekip oturdum. Henüz ayılmış değildim ve bu halde işime odaklanabileceğimi sanmıyordum. Zaten Chanyeol'ü biraz tanıyorsam beni reklam çekimleri için görevlendirecekti. Çiftlik havası için ciğerlerimi hazırlamam gerekiyordu.
"Benden iyi ama senin için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Sabaha kadar içmiş gibi bir halin var."
Nayeon'un eğlenen ifadesine bakmadan önce masaya kollarımı yasladım ve başımı üzerine koyup sırıttım. "İyi analiz yapıyorsun." Kıkırdayarak başını salladığında yarı açık olan gözlerimi kapatıp gözlerimi dinlendirmeye çalıştım. Yatağım ve yorganım olmadan dinlenmek çok zordu ama en azından deneyebilirdim. Kulaklarım etrafı dinlerken Nayeon'un masasına gelen giden kişilerin seslerini kendi kendime tanımaya çalışıyordum. Bu sırada da dün Chanyeol'ün ben uyurken yanı başımda söylediklerini düşünüyordum. Dudakları hala yanağımda gibiydi. Unutamıyordum dokunuşunu. Şimdi onu köşeye çekip öpsem aynı tadı almayacağımdan da emindim.
"Selam Nayeon. Dün sana bıraktığım dosyaları alabilir miyim?"
"Tabii." Kyungsoo'nun sesini duyar duymaz başımı kollarımdan kaldırıp gerinerek doğruldum. Kyungsoo beni gördüğünde şaşırıp irkilmişti ve tepkisi gülmemi sağlamıştı. "Sürpriz!" Tepkisine kıkırdayarak dil çıkardığımda elini göğsüne götürüp masaya yaklaşmıştı. "Ne yapıyorsun orada? Geldiğini bile görmedim."
Dudaklarımı kıvırarak dosyaları hazırlayan Nayeon'u izlemeye daldım. "Kimse beni fark etmiyor zaten. Herkesin telaşı var. Ben de Nayeon'a bulaşmaya karar verdim." Nayeon'un hazırladığı dosyaları Kyungsoo'ya uzatmasını izlerken gözüm odasından çıkan Chanyeol'e dalmıştı. Beni fark ettiğini hatta yerinde durup birkaç saniye benimle göz göze geldiğini görmüştüm ama yanımıza bile uğramadan asansörlere ilerlemişti.
"Akşamüzeri çekimleri kontrole gideceğiz. Sen de geliyorsun. Haberin vardır umarım." Şaşırmadığımı belirterek gözlerimi devirip taburenin tekerleklerini ileri geri hareket ettirmeye başladım. Chanyeol'ün peşine kuyruk olmakla görevlendirilmiş bir asistan olduğum için mi yoksa gerçekten işi öğrenmem için mi beni peşine takıyordu merak ediyordum. Her iki seçenekten de şüpheliydim. "Teşekkür ederim Nayeon. Çok sıkı çalışmışsın. Her seferinde istediğimden daha fazlasını yazıyorsun dosyaya."
"İşim bu Kyung. Ama istersen bunun bir karşılığı olabilir."
"Tamam..." Kyungsoo, Nayeon'a gözlerini devirip elindeki dosyaları toparladıktan sonra koltuk altına aldığında merakla ikisini izlemeye başladım. Nayeon gözünü kırpıp sırıtırken aklımdan hiçbir şey geçmiyordu. "İstediğin çikolataları alacağım. En pahalısını."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Worst of You || chanbaek
FanfictionBana en kötü halini ver çünkü nasıl olsa seni isteyeceğim. *Maisie Peters - Worst of You şarkısından esinlenilmiştir.*