Y/N: Ben demiştim on yedinci bölümün başına ateş emojisi koyuyorum diye sorumluluk kabul etmiyorumm fkldkljdfkljkjldskjldf bu sefer açık saçık sahnelerimiz bulunmaktadır tedbirli okuyunuz seviyorum be sizi iyi ki varsınız<333
***
Aynadan kendimi son kez kontrol ettikten sonra bugün boyattığım gri saçlarımın şeklini son kez değiştirmeye karar verdim ve öne doğru dağıttım. Bugün gerçekten benim için çok farklı bir gün olmuştu. Chanyeol sabah beni kapıda gördüğünde akşam için hazırlanmamı ve şirkete gitmememi söylemişti. Buna inanması zaten çok zorken bir de akşam benimle gelmek için heyecan duyduğunu da görmüştüm. İlk işim kuaföre gidip saçlarımı yeniden değiştirmek olmuştu ve neden bu kadar sık değişim aradığımı bilmiyordum. Chanyeol ile beraber, aslında parti sahibi haricinde kimseyi o kadar da ilgilendirmeyecek olan partiye gidecektim. Önemli olanın bu olduğunu da düşünmüyordum. Önemli olan benimle gelmek istemesiydi ve bu arzunun sebebini hala bulamamıştım.
Bütün günümü kendimi akşama hazır etmek için sarf ettiğimde üzerime çok şık şeyler seçmemeye karar vermiş ve gömlek-pantolonda karar kılmıştım. Saçlarımı değiştirmemin bir nedeni yoktu. Ruh hallerime bağlı olarak sürekli saçlarımı değiştiriyordum ve bu sefer bu rengi sevmiştim. Ama kıyafet seçimlerim benim için her zaman önemli olmuştu. Bugün her nedense, şık olmak istemiyordum. Merak ettiğim bir soru vardı ve bunun cevabının Tokyo'da geçirdiğim geceyle bağdaşmasından korkuyordum.
Aynada kendimle bakışmayı nihayet kesebildiğimde telefonumu kavradım ve Jongdae'yi aradım. Bugün defalarca aramama rağmen telefonlarıma çıkmamıştı ve partiye katılıp katılmayacağını hala öğrenememiştim. Yixing zaten gelmiyordu ve bir de Jongdae gelmezse tek başıma ne yapardım bilmiyordum. Chanyeol ile baş başa bir geceye partner olmak, söylemesi bile nefes kesici bir şeydi.
Jongdae telefonunu defalarca kez aramama rağmen açmadığında daha fazla ısrar etmemeye karar verdim ve telefonumu cebime indirip evden ayrıldım. Bu gece ikisi de beni ekmişti ve artık bu gerçeği kabullenme zamanıydı. Chanyeol olmasaydı gider miydim onu da bilmiyordum. İkisi olmadığında pek eğlenebildiğim söylenemezdi.
Chanyeol'ün dairesinin önüne geldiğimde derin bir nefes aldım ve elimi kapı ziline götürüp bir kez bastım. Heyecanlı bir şekilde beklerken kapının saniyeler içinde açılmasına ve Chanyeol'ün aceleci bir şekilde kapıya çıkmasına şahit olmuştum. Üzerinde beyaz bir tişört ve altında kumaş bir pantolon vardı. Nefesim henüz başındayken kesilmiş haldeydi.
"Bir dakika bekleteceğim. İçeri geçsene." Chanyeol'ün benimle gelmeye hala kararlı olduğunu büyük bir şaşkınlıkla kabul ederek içeri bir adım attım ve kapıda beklemeye başladım. Chanyeol yüzüme bile bakmadan içeri geçmişti ve bu telaşlı halleri gülümsememe sebep oluyordu. Giyinmek için bu kadar acele etmesi sevimli geliyordu gözüme. "İşten biraz geç ayrılmak zorunda kaldım. Bu yüzden hazırlanmam uzun--" İçeriden konuşarak gelirken koridorda beni gördüğü pozisyonda duraksadığını görüp kaşlarımı kaldırdım. Ben beyaz tişörtünün üzerine giyindiği lacivert kadife ceketin üzerinde ne kadar iyi göründüğünü düşünürken o kesilmiş bir halde saçlarıma bakıyordu.
Bu sefer cümlesini tamamlamasını beklememeye karar vererek toparlandım ve başımı salladım. "Önemli değil ama hala gelmek istediğine emin misin?" Sonunda donukluğunu üzerinden atıp ceketinin yakasından ellerini indirmiş ve yanıma gelebilmişti. Bakışları ise hala saçlarımda geziniyordu. Her boyattığımda böyle bakacak mıydı yani? "Evet, geleceğim. Söz verdim." Sakin bir sesle yanıtlayıp gülümsemiş ve elini cebine atıp telefonunu çıkarmıştı. Kısa bir kontrolden sonra ayakkabılıktan spor ayakkabılarını çıkarıp giyinmesini bekledim. Hemen çıkışta duran anahtarlıktan arabasının anahtarlarına uzandığında bir şey hatırlamış gibi yerine geri bırakmıştı. "Neresi olduğunu bilmiyorum. O yüzden seninle gidelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Worst of You || chanbaek
FanfictionBana en kötü halini ver çünkü nasıl olsa seni isteyeceğim. *Maisie Peters - Worst of You şarkısından esinlenilmiştir.*