20 - başka bir gece, başka bir nokta

3.1K 311 605
                                    


"Ona aşık falan değilim." Bütün duygularımın bir anda çökmesini sağlayan cümleyi algı süzgecimden geçirmem ve daha sonra konuşulanları algılamam zamanımı almıştı. Bahsedilen kişi bendim. Yaslandığım kolonun hemen arkasında benim hakkımda konuşuyorlardı ve ben kendi halime gülmekten başka bir şey yapamıyordum. Neden yıkıyordu ki bu cümle beni? Neyi bekliyordum? Mutlaka bütün bu duyduklarımın bir açıklaması olmalıydı. Yoksa bile dünyam başıma yıkılmış gibi hissetmeme gerek yoktu. Bu sözleri yutturmasını da çok iyi bilirdim.

"Şimdi lütfen git Macken. Japonya'ya geri dön."

"Gidemem. Annene söz verdim. Bu işi halletmemiz gerekiyor." Çöktüğüm yerden hızlı bir refleksle kalkıp toparlandım ve yüzümü sertçe sıvazladım. Bu sefer kolonların arkasına saklanıp kalmayacaktım. Ne olacaksa olsun modundaydım. Ki Chanyeol'ün bu iş için Macken'a mecbur kalmadığını da bilmesi gerekiyordu. "Söz veriyorum. Organizasyon işini hallettikten sonra—"

"Buna gerek olduğunu sanmıyorum." Kolonun arkasından çıkıp balkona girerken yüksek bir ses tonuyla sözlerini böldüm ve şaşkınlıkla bana bakan ikiliye yaklaştım. Balkon korkuluklarının önünde durduktan sonra kollarımı birbirine dolamış ve sırıtmaya başlamıştım. Chanyeol'ün gözlerindeki şaşkınlığın sebebi belliydi. Az önce konuşulanları duymamdan korkmuştu. Fakat Macken'ın ruh görmüş gibi beyaza dönmesinin verdiği zevki anlatamazdım. Chanyeol'ün yan komşusu olduğumu öğrenince ruha dönen kendisi olacaktı. "Affedersiniz. Son konuştuklarınıza kulak misafiri oldum ama... Bu konuda sizi aydınlatmamın iyi olacağına karar verdim. Organizasyon için artık sizin şirketinize ihtiyacımız yok Macken."

"N-Nasıl yani? S-Sen... Burada mı kalıyorsun?" Macken tahmin ettiğim üzere söylediklerime bir saniye bile odaklanmadan durduğum yeri sorgularken gülmeden edememiştim. Artık ona biraz bile saygı duymuyordum. Gerçekten Chanyeol'le geçmişte yaşadıklarını sevimli birer anı olarak sakladığını sanarken aslında onu kandırdığını öğrenmiştim. Saygı duymamı veya sözümü tutmamı gerektirecek bir şey yoktu. "Bu ne demek oluyor Chanyeol? Neden bana bundan bahsetmedin?"

"Benim Chanyeol'ün komşusu olmam seni neden bu kadar ilgilendiriyor anlamıyorum." Soru niteliğinde söylediğimde şaşkınlığı daha da büyümüş ve oturduğu yerden hızlıca kalkmıştı. Chanyeol ise zaten ayaktaydı ve kafası karışık bir şekilde ikimiz arasında göz gezdiriyordu. Ona da sıra gelecekti. "Eğer planladığın organizasyon Chanyeol'ün yan dairesinde değilse tabi..."

"Ne? Ne saçmalıyor bu adam?" İyice kızışıp Chanyeol'e parladığında keyifli bir şekilde ikisini izlemeye devam ediyordum. Chanyeol'ün verecek bir cevabı yok gibi görünüyordu. Veya Macken'a neden hesap vermek zorunda olduğunu düşünüyordu. "Sen neyden bahsediyordun Baekhyun?" Chanyeol nihayet kafa karışıklığını giderip az önce söylediklerime odaklanarak sorduğunda Macken umursanmamanın verdiği sinirle geri adımlamış ve koltuğun üzerinden ceketini kavrayıp giyinmeye başlamıştı. İşte böyle, yolcu edildiğini kendinin anlaması işime gelirdi.

"Bahsettiğiniz organizasyonla ben ilgileniyorum ve çoktan her şeyi hallettik sayılır. Annem de bunun için burada. Yani boşuna vaktinizi harcamamanız için diyorum."

"İnanamıyorum. İkimizi birden mi idare ediyorsun sen?" Macken'ın sinirlenince ne kadar çirkefleştiğini kendi gözlerimle görmüştüm ve bunu fark eden bir tek ben değilim gibi duruyordu. Chanyeol de şaşırmış bir halde Macken'a dönmüştü. "Macken, seni kapıya kadar geçireyim ben. Sonra konuş—"

"Gerek yok Chanyeol. Ben kendim giderim. Yarın ilk uçakla da Tokyo'ya dönüyorum. Bu arada küçük bir hatırlatma. Sakın organizasyon için babama bir davetiye yollamaya kalkma." Chanyeol'e laflarını sıraladıktan sonra kaşları çatık bir şekilde bana döndüğünde sırıtarak tek elimi kaldırdım ve güle güle işareti yaptıktan sonra sinirle arkasını dönüp içeri girmesini izledim. Saniyeler içinde de büyük bir kapı çarpma sesiyle irkilmiştim. "Ups... Sanırım misafirine ayıp ettim."

Worst of You || chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin