cyanbaek yeni ficini iftiharla sunar fln
***
"Tip 1 bipolar depresyon."
Başımı yastığımdan kaldırıp ciddi bir şekilde bana tanı koymaya çalışan kadına baktım. Yüz ifadesini görmeseydim benimle eğlendiğini açıkça düşünebilirdim. Boş vermeye karar verip başımı tekrar yastığıma gömdüm ve ayaklarımı serbest bir şekilde sallamaya devam ettim.
"Buldum. Evet. Kesinlikle depresyonunun türü bu olmalı." Derin bir nefes verip ona yakın olan ayağımı gitmesi için ileri sürdüm ve ellerimle destek vererek yastıkla başıma duvar ördüm. "Bu depresyonun sevinçten havalara uçarken bir anda kendini umutsuzluk içinde bulan insanlarda görüldüğünü biliyor muydun?"
Pes etmeyeceğini kabullenip başımı yastıktan tekrar kaldırdım ve bu sefer dirseklerimle yataktan destek alarak dimdik açıyla, kıstığı gözleriyle beni süzen kadına baktım. "Anne. Buraya oğlunun bunalımının tıbbi açıklamasını bulmak için mi geldin?" Başını aynı ciddiyetle iki yana salladı. Yanağımı serbestçe yastığa düşürdüm ve içindekileri dökmesine izin verdim. Annem genel olarak arkadaş canlısı bir karaktere sahip olduğundan, sessizce odama kapanıp evde ses çıkarmadığım beşinci dakikada odaya gelip biricik oğlunu neşelendirmeye çalışıyordu. Onu anlıyordum. Benim için endişe duyması elbette normaldi ama izlediği tıbbi dizilerden duyduğu diyalogları üzerimde deneyimleme çabasının asla bu normalliği kapsadığını sanmıyordum.
"Yixing aradı. Seni Seul'e çağırıyor." Bir anda aylardır görmediğim kuzenimin adını duyduğumda kaşlarım kendiliğinden çatılmıştı. Devam etmesini beklerken beni aramak yerine neden annemin iletmesini istediğini düşünmeye başlamıştım. "Şu yeni ortağı evleniyormuş. Seni düğüne çağırıyor."
"Ah! Önemli bir şey var sandım." Tamamen hayal kırıklığıyla mırıldanıp sırtımı yatağa döndüm ve yüzüstü yatarken eşofmanımın paçalarından fırlamış olan çorabımı düzeltmeye yeltendim. O sırada annemin güçlü ellerini fiske halinde popomda hissettiğimde yerimde sıçramak zorunda kalmıştım. "Neden vuruyorsun şimdi?"
"Byun Baekhyun sen cidden! Tüm gün yatağını yorganını kokutmaktan başka bir halta yarayacak mısın? Arada çıkıp odanın havalanmasına izin veriyor musun gerçekten?" Şu sıralar bana en iyi gelen şeyin, yatağımın üzerinde doğrulup oturma pozisyonu aldım ve az önce yeltenemediğim çorabımı tek çırpıda eşofmanımın paçasının üzerinden geçirdim. Kesinlikle rahat hissettiriyordu. "Hemen yarın Seul'e gidiyorsun!" İşte annemin arada sırada uğrayan ve insanı bir kelimesiyle kor ateşlere düşüren ses tonu açığa çıktığında korkmaya başlamıştım. Bu gerçekten ciddi bir hamleydi.
"Şu sıralar tanımadığım insanların düğününe gidip dans etmeye halim yok anne." Zaten bildiğini düşündüğüm ruh halimi tekrar dile getirdiğimde bu sefer yumuşak tenimin sert bir darbeyle uyarıldığını hissedip küçük bir çığlık kaçırdım. "Şu terliklerin gerçekten!"
Annemi büyük bir ciddiyetle elindeki terliği ayağına geçirirken ve beni çatık kaşlarıyla süzerken gördüğümde başıma iş açıldığını anlamıştım. "Bavulunu bile ben toplayacağım. Yeter ki çık git şu evden."
"Voah! Annem biricik oğlunu evinden kovuyor." Tamamen tribe dayalı söylerken bir yandan günlerdir varlığından haberdar olmadığım telefonumu arıyordum. Onu büzüşmüş yorganımın aralık kılıfından içeri sızmış bir halde bulduğumda hızla çıkarıp bildirimlerimi kontrol ettim. Yixing'in kırka yakın cevapsız çağrılarını ve mesajlarını gördüğümde gözlerim pörtlemişti. Bunca çağrıyı tanımadığım bir adamın düğününe davet etmek için bırakmış olamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Worst of You || chanbaek
FanfictionBana en kötü halini ver çünkü nasıl olsa seni isteyeceğim. *Maisie Peters - Worst of You şarkısından esinlenilmiştir.*