Deniz Toprak ft. Taladro-Hazan vakti
Zerya'nın ağzından
Bilmediğim bir yerde nedensiz bir şekilde koșuyordum. Üstümde bembeyaz bir elbise taş duvarlı sokaklar da koşuyordum. Taş duvarlar sanki bana yön verir gibi etrafımda hareket ediyor belirsiz bir şekilde dönüyorlardı. Ya da dönen bendim. Sanki bir labirentti arkamdan beni kapmaya çalışan bir karanlık bir girdap ve ben o karanlığa kapılmamak için koşuyordum. Önüm aydınlık arkamda karanlık. Zihnim nerede olduğumu sorguluyor lakin kendimi koşmaktan alı koyamıyordum. Kısa bir süre nefes almak için duraksadım. Elbisemin eteklerini tutup hızlı hızlı nefes alıyordum "baba" diye bağırdım. Bilmediğim bu yerde babam yoktu veya beni duymuyordu. Daha sonra "Gewer" diye bağırmaya başladım. Lakin kimse yoktu ve ben korkuyordum.
Sonra bir şey oldu. Benim Gewer çığlıklarıma "șșșttt" diyen bir ses ve ben sesi tanımıyordum.
"bana gel seni kurtaracağım" diye tekrar aynı sesi duyduğumda elbisemin eteklerini toplayıp. Sesin geldiği yöne doğru koşmaya başladım. Koşarken "hızlı ol" diyen sese "düşerim dizlerim kanar" diye isyan ettim. Hem ben bu yabancı sese niye güvenip koşuyordum.
"düşmene izin vermem" diye tekrar o sesi duyduğumda nefes nefes adımlarımı daha hızlandırdım. Kısa bir süre sonra sokakların sonlandığını ve taş duvarların yıkıldığını fark ettim. Yıkılan duvarların taşları üstüme düşmesin diye nefesim kesilinceye kadar koşuyordum. Yabancı ses "bana doğru gel korkma kimsenin sana zarar vermesine izin vermeyeceğim."dedi ve ben sese doğru koşmaya devam ettim.
Duvarlar yıkıldığında ortaya çıkan yemyeşil alanla nefes nefese durdum. Arkamda kapkaranlık bulutlar. Bir adım atsam yeşil alana geçiş yapacaktım. Yine o ses" gel "dedi. Başımı kaldırıp etrafıma bakındığımda beyaz gömlekli siyah pantolonlu yapılı bir beden yemyeşil alanda duruyordu. Elin de mavi bir orkide"
Arkamda ki karanlığa kapılmak istemiyordum. Lakin o yabancıyı tanımıyordum. Elini uzattı fakat yüzü görünmüyordu. Ben elimi uzattığımda arkadamda "hayır gitme" diyen sesle irkildim. Hızlı bir şekilde başımı çevirip arkamı döndüm. Bu Gewer'in sesiydi.
Sevdiğim adam. Bana doğru gelen karanlığın içinden geliyordu ve o karanlık çok yaklaşıyordu. Kararsız bir şekil de iki yöne baktım. Biri sevdiğim adamın olduğu karanlıktı. Diğeri hiç tanımadığım yüzünü görmediğim bir adamın aydınlığı.
Karsızdım!
Gewer'in sesi vardı lakin kendisi yoktu. Arkamda yemyeşil aydınlık alanda bulunan adam "acele et senin yerin o karanlık değil benim yanım" dediği anda bakışlarım onu buldu. Elinde mavi orkide vardı. Ve bana hiç yabancı gelmiyordu lakin diğer tarafta "gitme" diyen sevdiğim adam.
Ne olursa olsun Gewer deyip adımı karanlığa doğru attım. Lakin kolumdan tutulup belime sarılan elle durdum. Bakışlarım karanlıkta ve belime sarılan kolların şaşkınlığını yaşıyordu. Yüzünü görmediğim adam. Kulağıma eğilip "Ben senin kaderinim benden kaçamazsın" deyip aydınlık olan alana çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mardin'e Tutsak.
Fanfiction18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber mavinin her tonuna aşık oldu. Mavinin her tonuna Hálin mavisi diyordu. Açık veya koyu önemli değildi...