Evet Cimri keklerim okumaya başlamadan önce lütfen yıldıza basmayı unutmayın, eski bölümlere vote vermeyen varsa lütfen geriye dönüp yıldıza basıp bölümler için oy versin. Emin olun birkaç saniyenizi almayacak ama benim için çok önemli.
Kitap hakkında duyurulardan haberdar olmak için Jutenya_ şurayı tıklayarak takibe alın ve jutenya aileme sizde katılın. Ailemizin 14k olmasına çok az kaldı.
Unutmayın hepiniz benim hayal dünyamın evreninde dünyama değinen yıldız tozlarısınız ve hepinizi çok seviyorum.
Keyifli okumalar..
Yaşam bir vaveylaydı. Bazılarının vaveylasına sebep en sevdikleri olurdu.
Kara kış zemheri... Bilinmeyen gerçekler, kelebek döngüsü ile can yakıyordu.
Tik tak,
Tik tak,
Tik tak...
Bir kelebeğin kanat çırpışı en yüksek desibel 'de bir vaveyla 'ya sebep oldu. Lakin sağırı oynamak o kadar kolaydı ki, masumu harcamak en kolayı oldu.
Bir kelebeğin kanat çırpışı önce bir yel oldu. Sonra rüzgara daha sonra da arkasında şiddetli bir kasırgayı getirdi.
Merhametsizler ülkesinde ki herkes kör ve sağırdı.
Vaveyla'ların sahibi
O kelebek Zerya'ydı!
Kimsesiz vaveylanın sahibi ise Rima'ydı.
Merhametsizler ülkesinde ki körlerin ve sağırların vicdanı asla sızlamamıştı kayıp giden bir kadının hayatına. Ölüm bile gelip kapısını çalarken daha doğrusu ölüme gönderilirken bile herkes kör ve sağırdı.
Tik tak... Tik tak... Tik tak!
Yaşananlara sessiz kalan zaman geçti ve hesap günü yaklaştı. Herkesin günahı Yanına kalır lakin yarına kalmazdı.
Kimse kimsenin günahını bedelini ödemeyecekti.
Herkes ektiğini biçip yaşadığını yaşayacaktı.
3 yıl 6 ay önce Diyarbakır
"Hayır istemiyorum" diye hastaneyi inleten Zerya'nın çığlıkları ile awzer daha fazla dayanamayıp kulaklarını tıkayarak hastane koridorunu hızlı adımlarla Kaçarcasına geçti kendisini hastane bahçesine attı. Attığı bir kaç adımdan sonra dizlerinin üstüne çökerek bedenini boş bir çuval gibi yere bıraktı. Bir elliyle çaresizlikle çimleri yolup diğer elini ağzına koydu ve dişleriyle sıktı. Hastaneden çıkmıştı lakin Zerya'nın Çığlıkları hala kulaklarındaydı. Birkaç dakika sonra kardeşi Ferzan'da yanına gelip çökmüştü fakat o , o kadar metanetli değildi. Çimlerin üstünde sırtını ağaca dayayıp kafasını arkaya dayadı ve göz yaşlarıyla beraber başını ağaç gövdesine vurmaya başladı.
Sesli bir nefes alıp oflayarak aldığı nefesi geri verdi. İki erkek kardeş kız kardeşlerini o halde görmeye katlanamıyordu. Ferzan verdiği hırıltılı nefesle "abi Zerya daha küçük, evimizin şımarık kızı bu kadar acının altından nasıl kalkacak."Diye isyan ile bütün acısını haykırır gibi feryat etti.
Awzer kafasını kaldırıp erkek kardeşine baktı. Aldığı nefes göğsünü deliyordu resmen. Zerya'nın çığlıkları göz in yaşları Gözlerinin önünden gitmezken iken"katlanacak "fısıldar gibi söylemişti. Bulanıklaşan zihni o bunu kaldıramaz diye tekrar ediyordu. Zihnine bulanıklaştıran kelimeler fütursuzca diline döküldü "o bu kadar şeye dayanamaz, benim kız kardeşim çok küçük" dedi ve bakışlarını hastane bahçesinde gezdirdi. Aradığını bulduğunda ayağa fırlayıp attığı bir kaç adım da Mirhan'ı yakasına yapıştı. Bütün öfkesini ona kusmak istercesine "lan o daha düne kadar cebinde çikolata ile eve döndüğün küçük kız kardeşindi. Onu bu ateşlere atmaya vicdanın nasıl el verdi"diye haykırdı ve O anın getirdiği hırs ile yumruğunu Mirhan'ın suratına indirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mardin'e Tutsak.
Fanfiction18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber mavinin her tonuna aşık oldu. Mavinin her tonuna Hálin mavisi diyordu. Açık veya koyu önemli değildi...