1. BÖLÜM

13.3K 189 4
                                    



Dün öğle saatlerinde Efsun nefes nefese bize gelip anneme;

" Gülümser teyze, annem yarın uygunsanız  Aysel teyzeleri de çağırıp hep beraber pikniğe gidelim diyor."

Dediği andan itibaren, annemle bir telaş bir koşturma, börekler çörekler sarmalar hiç durmadan hazırlık yapmıştık. Ertesi  sabah saat on gibi arabalara doluşup yola çıktık. Yarım saatlik yoculuktan sonra  sonunda piknik yerine gelmiştik.

Geldiğimiz yer göz alabildiğine yemyeşildi. Sık ağaçlar ve insana huzur veren kuş sesleriyle kendine hayran bırakıyordu. Yaşadımız ufacık şehrimizin meşhur piknik alanlarından biriydi burası.

Gerçekten ufacık turistik bir beldede yaşıyorduk biz, avuç içi kadar çarşısı vardı fakat saymakla bitmez tarihi eserlere ve mükemmel bir doğaya sahipti. Görenlerin hayran kalarak ayrıldığı, yerli yabancı birçok insanın tatillerini değerlendirmek için en sık tercih ettikleri yerdi. Böyle büyülü bir şehirde yaşama hakkı bizlere doğuştan sunulduğu için şanslı sayılabilirdik.

Annem, az ilerimizde, arabalarının başında durmakta olan Aysel teyze ve Nurten teyzeye seslenerek;
"Hanımlar ne dersiniz şu düzlüğe serelim mi kilimleri?" Diye sordu.

Hemen yanımızdaki akarsuya yakın olan, çimenlerle kaplı geniş alanı işaret ediyordu.

Aysel teyze; " serelim canım, kalabalığız rahat rahat yerleşiriz" dedi.

Aysel teyzeler, eşi sanayi esnafı Mehmet amca, büyük oğlu Aydın abi ve küçük oğlu Tuğracan ile en az yirmi yıldır bizim evin hemen yanındaki tek katlı müstakil evde yaşıyorlardı. Kapı komşumuz ve aynı zamanda annemin çok yakın arkadaşıdı.

Nurten teyze'den de onay çıkar çıkmaz, Efsun ve kardeşi Sıla ile kolları sıvadık. Başladık oturacağımız yeri hazırlamaya. Babam, Mehmet amca ve Efsun' un babası Cemil amca ile mangal, semaver işlerine daldılar.

Biz de bize verilen görevlerimizi tamamlayıp, annemlerinde yerleşmelerine yardımcı olmuştuk.

Cemil amca ile babamın dostlukları okul yıllarında başlamış. Arkadaşlıkları çok eskiymiş. Fakat dostlukları hiç eskimemiş. Evlendikleri zaman annem ve Nurten teyze de bu dostluğa ortak olmuşlar. Sonrasında Aysel teyze ve Mehmet amcayla da dostluklarını ilerletmişler.

Yıllardır kopmadan süregelen arkadaşlıkları, aralarında aile gibi akraba gibi sağlam bir bağ oluşturmuş. Bu bağ onlarla başlayıp nesilden nesile aktarılır mı? Bilmem. Ama Efsun ve benimle devam edeceği kesindi. Aynı yaştaydık ve hep aynı ortamlarda yaşamaya devam ettiğimiz için de, kardeş gibi bilir, severdik birbirimizi.

Tüm yerleşme işleri bitmiş, annemler aralarında derin sohbetlerine dalmışlardı bile. Biz de biraz kız kıza takılıp, etrafı gezip dolaşmak istiyorduk. Asla yalnız göndermeyeceklerini biliyorduk bilmesine de, ne yapsak da şansımızı denesek diye kendi aramızda fısıldaşıyorduk. Efsun;

" bana bırakın kızlar o iş bende" dedi. Bana ve Sıla' ya göz kırpıp hızla yanımızdan ayrılıp, annemlerin olduğu yere doğru adımladı.

  Bir kedi gibi annemin kolunun altına girerek fısır fısır bizim duyamadığımız bir şeyler fısıldadı kulağına. Annem gülümseyerek başını kolunun altında kendisine sırnaşan Efsun'a çevirdi.
" Benim için sakıncası yok annene sor bakalım bir de, o da izin verirse gidin." Dedi.

" Gülümser teyzem benim, haydi anneme söyleyiver  sen, ben söylersem izin vermez ama seni kırmaz." Annesinden izin istemesi için annemi ikna etmeye çalışıyordu güya ama artık hepimiz çok rahat duyabiliyorduk onu. Annesi de duyuyordu tabiki. Sanıyorum amacı da oydu arkadaşımın.

SIĞINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin