Gözlerimden kendiliğinden akmıyordu bu kez yaşlar. İsteye isteye ağlıyordum. Başka bişey gelmiyordu elimden çünkü... İçimden durmadan bağıra çağıra ağlamak, kırıp dökmek, isyan etmek geliyordu. Göz göre göre, abi dediğim adamla evlendireceklerdi beni. Bir kere fikrimi bile sormadan üstelik.
Olanları mutfak kapısında duyar duymaz, bir hışımla odama gelip kilitledim kendimi. Yaklaşık yirmi dakikadır aralıksız, bir o tarafa bir bu tarafa adımlayarak aynı anda bu durumdan nasıl kurtulacağımı düşünmeye çalışıyordum. Yok, gelmiyordu aklıma birşey. Resmen durmuştu beynim. En azından Yağız'a haber verebilseydim. Keşke verdiği telefonu alsaydım diye hayıflandım durmadan.Bir çare düşünmem lazım, bir şekilde Yağız'a haber vermem lazım ama nasıl? Diye düşünürken annem salondan seslendi;
" Asya, Efsun telefonda. Yeni gelmişler teyzesinden. Konuşmak istiyor. Bakacak mısın telefona? Allah'ım sen çok büyüksün.. Bir süredir teyzesindeydi Efsun, görüşemiyorduk. Yağız'ı onlardan aramak aklıma gelmişti ama evde yoklar diye o şıkkı atlamışım. Durmadan akan gözyaşlarımı silme gereksinimi bile duymadan hemen seslendim;
" Geliyorum" odamdan çıkıp koşturdum telefonun başına. Annem açık bırakıp gitmişti Allah'tan. Rahat rahat konuştum;
" Efsun" dedim ağlamaktan kalınlaşmış sesimle. Önce biraz durdu Efsun, sonra konuştu;
" Kuzum sen yine mi ağlıyorsun?"
" Efsun sana gelmem lazım acil, uygun musun?"
" Tabi tabi gel de noldu yine canım yaa?"
" Çok boktan şeyler oldu efsun, öyle bir zamanda aradın ki, ilaç gibi geldin. Hemen çıkıyorum, gelince anlatırım." Dedim. telefonu kapatmamla hemen odama gidip Yağız'ın numarasını yazdığı kağıdı alıp, arka cebime yerleştirdiğim gibi fırladım odamdan. Yeniden mutfağın kapısına dikildim. Gayet kendimden emin bi şekilde anneme;
"Ben Efsun' a gidiyorum hemen dönerim"dedim. Annem mutfak tezgahında uğraştığı şeyden başını kaldırıp, bana baktı bir süre. Tekrar önüne dönüp;
"yarım saate burada ol, çok işimiz var." Dedi. Hı hı tabi anne bide oturup pasta börek yapacaktım, seninle...Neyse ben tartışmaya gerek kalmadan izni kopardım ya, hiç uzatmadan hemen kapıya yöneldim. Gayet seri bi şekilde ayakkabılarımı ayağıma geçirdim ve hızla Efsunlara doğru adımlamaya başladım. Beş dakikanın sonunda Efsunların evin önündeydim. Nurten teyze komşularıyla bahçede akşam günü yapıyordu. Masa ikramlıklarla dolu, etrafı epeyce kalabalıktı. Masada oturanların hemen hemen hepsini tanıyordum ama uzun uzadıya sohbet edecek ne zamanım ne de takatim vardı. Hemen ayak üstü bir selam verip, Nurten teyze'ye odaklandım;
" Nurten teyzeciğim, nasılsın?"
" İyiyim asyacığım, sağol canım. Sen nasılsın görüşmeyeli? Hoş geldin bu arada. "
" Teşekkür ederim Nurten teyzem, İyiyim bende. "
" Açmısın kızım? Gel otur bişeyler yiyelim. Efsun la Sıla da buradaydı az önce içeri geçtiler, gelirler şimdi."
" Yok aç değilim Nurten teyze, az zamanım var. Kızları bi görüp gideceğim. Ben yanlarına geçeyim izin verirsen?"
"Aaa aşk olsun Asyacığım, o da soru mu kızım. Geç tabi içeri burası senin de evin sayılır. Yabancımıyız, Haydi geç geç, bişey isterseniz seslenin."
Ona içten davranışı ve güzel sözleri için teşekkür edip etmediğimin bile farkında olmadan, koşar adımlarla içeri geçtim. Yeterince oyalanmıştım zaten...
" Asya bu halin ne?" Efsun ellerini iki yana açıp, hayretle yüzüme bakarak sormuştu bu soruyu. Nasıl göründüğümü bilmiyordum ama, bakışları berbetlığın da ötesinde olduğumu belirtir şekildeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIĞINTI
RomansaDoğdum, ailemin evine sığıntı oldum. Sevdim, sevdamın gönlüne sığıntı oldum... Yazgı mı, kader mi, çile mi? Bilmem... Bazı insanların alnına ' hiç mutlu olamamak' da yazılıyormuş meğer... Tüm hayallerime kavuştum, bu kez de hayata sığıntı oldum...