Vücudumun üzerinde tonlarca ağırlık var gibiydi. Tüm uzuvlarım genel grevdeydi sanki. Beynimin emirlerine karşı yıkılmaz bir direniş içindeydiler. Parmağımı bile kıpırdatamıyordum. Bu ölü toprağı serpilmiş halim tamamen ilaçların marifeti değildi. Suçu onlara atmak kolay olandı sadece. Ayrıca garip bir şekilde iyi geldiklerini hissediyordum. Beynimde dönüp duran bin bir çeşit olguyu daha az irdelememi sağlıyorlardı.
Kayıplarımın acısı hep benimle, hep ince ince kalbimde sızlayacaktı nasıl olsa. Öyle de olsun. Hiç geçmesin istiyordum ama etrafımda kalan son bir kaç kişiye yansıtmadan, onların da sabrını daha fazla zorlayıp yıpratmadan kendi içimde yaşamalıydım . Toparlanıp kendime gelmenin vaktiydi. Bu uzayıp giden hastane saçmalığına son vermeli, mecburen yaşamak zorunda olduğum hayatıma bir yön vermeli bir düzen kurmalıydım artık.
Hep aklımın bir köşesinde olan dedeme sığınıp kaçıp kurtulma umudum da yitip gitmişti onlarla birlikte. Kaçınılmaz durumumu daha fazla kendim için eziyete çevirmenin de bir anlamı yoktu. Elimde kalanlara tutunup, bir şekilde hayatımı idame ettirmeliydim.
O' na da acıyordum artık içten içe. Ben daha kabullenememişken o hemen bağlanıvermişti karnımdaki bebeğe. Varlığını öğrenmesiyle yitirmesi bir oldu. Acısını bile yaşamadan benimle uğraştı.
O'nun da bir vicdan muhasebesi vardı içinde. Benimle ilgilenerek, fazlasıyla üstüme düşerek, vicdanını rahatlatıyordu belki de bilemiyordum fakat, hatasının pişmanlığını gözle görünür şekilde yaşıyordu, bunu fark etmemek de imkansızdı.
Affetmenin mümkünatı olmayan, en olmayacak hatayı yapmıştı bana. İtiraf etmeliyim ki, koskoca dünyada tek başıma kalmamış olsaydım ona karşı tutumum hiç değişmezdi. Hep bir gün yollarımızın ayrılacağı umudu ve beklentisiyle, ailesinin yanında ki saçma sapan yaşantımıza devam ederdik. Ama başıma gelen bu büyük yıkım, bazı durumları mecburen kabullenmemi gerektirdi. yeniden aynı hengâmenin içine giremeyecek kadar yıprattı beni. Mekânın hiç bir önemi yoktu artık. Kendime ait bir düzene ihtiyacım vardı. Sessizlik huzur ve yalnızlık istiyordum.
Son yaptığı telefon görüşmesinden sonra içine kapandı. Yaşadığı ve bana yaşattığı sinir harbinin de etkisi vardı mutlaka bu suskunlukta. Oturduğu kanepeden hiç kalkmamış, benimle hiç konuşmamıştı. Görüşmesinden anladığım kadarıyla ailem demeye dilimin varmadığı insanlar beni görmeye gelmeyi kabul etmişlerdi. Belkide onun gerginliği çökmüştü üzerine. Onlarla karşılaşınca daha kötü olacağımdan korktuğunu söylemişti Kemal amca'ya. Oysa ki bilmesi lazımdı, artık benim için bir anlam ifade etmiyorlardı.
Büyük bir güç sarf ederek başımı ona doğru çevirmeyi başarmıştım. Çok uzun bir zamanın sessizliğinden sonra adını seslenmek için kendimi hazırlamıştım. Daha ben ağzımı açamadan odamın kapısı hiç tıklanmaya lüzum bile görülmemiş olacak ki, pat diye hızla açıldı.
Dalgın halde yerinde oturmakta olan yağız'ın irkildiğini hissettim. Hemen ayağa fırlayıp kapıya koştu. Aniden içeri girmelerine engel olmaktı bence niyeti ama Orhan bey bu. Bu yaşıma kadar kimseye saygı duyduğunu görmedim ki ben. Hastane kapısı bile olsa, önce tıklayıp sonra açmak hiç ona göre bir davranış değildi. Hele hele içerideki hasta bensem.
Yağız'ın birden karşıma çıkmamaları için verdiği tüm mücadeye rağmen, babam inatla odaya dalmış karşıma dikilmişti. Ellerini cebine koymayı da ihmal etmeden dik dik gözlerimin içine bakıyordu. Eskiden olsa bu bakışlarla kaçacak delik arayacak olan ben, şimdi umarsızca aynı şekilde karşılık veriyordum. Yalnız tek ve büyük bir fark vardı bakışlarımda onun göremediği. Ben eski Asya değildim. Hayatta hiç bir acıyla yüzleşmemiş, tek korkusu babası tarafından azarlanıp hırpalanmak olan o masum kız değildim. Onun evinden ayrıldığım bir kaç aylık şu kısacık zamanda, o kadar çok şey yaşamıştım ki. Ne korkacak ne de kaybedecek bir şeyim vardı artık. Aksine onlar korkmalıydılar bence. Karşılarında her türlü çılgınlığa hazır, gerçekten kaybedecek tek çöpü bile olmayan birisi vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIĞINTI
RomanceDoğdum, ailemin evine sığıntı oldum. Sevdim, sevdamın gönlüne sığıntı oldum... Yazgı mı, kader mi, çile mi? Bilmem... Bazı insanların alnına ' hiç mutlu olamamak' da yazılıyormuş meğer... Tüm hayallerime kavuştum, bu kez de hayata sığıntı oldum...