21. BÖLÜM

1.9K 71 7
                                    

     Uyandığımda Yağız'ın yatağındaydım. Üstelik Yağız yanımda yoktu. Buna sevinmeli miydim? Kararsızım. Dün geceyi anımsamaya çalıştım çünkü buraya nasıl geldiğim hakkında hiç bir fikrim yoktu. En son kanepede saçlarımı kurutmak için mücadele ediyordu. Bastıran uykuyla ' ne yaparsan yap' dediğimi hatırlıyorum. Anlaşılan ben sızınca buraya taşımıştı beni. Günlerin uykusuzluğu öyle güzel esir almış ki bedenimi. Uzun zamandır ilk kez dinlenmiş uyandım. Saatten haberim yoktu ama bir an önce toparlanıp aşağı insem fena olmazdı. Kayınvalidemin sevgili arkadaşları teşrif edeceklerdi bugün. Hazırlık yapılacaktı.

   Giyinip, odayı toparladım. Masanın üzerindeki telefon gözüme çarptı. Mete den yardım istemek için yanıma aldım odadan çıktım. Koridordaki saat 7:30 u gösteriyordu. İyi, çok da geç kalmamışım diye düşündüm.

   Hiç ses çıkarmamaya çalışarak indim merdivenlerden. Kahvaltı için çayı koydum. Masayı hazırladım. Bir yandan da ikramlıkları yapmaya başladım. Mutfağa çok hakim değildim henüz ama aradığımı bulmakta zorlanmadım. Geçen bir saatin sonunda hemen hemen herşey hazırdı. Geriye sadece fırınlamak kalmıştı. Kahvaltıdan sonra da o işi halledecektim.

   Dış kapının açılma sesini işittim. Mutlaka Yağız çıkıyordur diye düşündüm. Uyandığımda odada yoktu ama banyodaydı belkide. Yağız'dan başka kimse bu kadar erken uyanmıyordu bu evde. O da sabah erkenden ofise gidip işlerini toparlayıp öğleye doğru geliyordu şu sıralar.

   Yalnız, anladığım kadarıyla kapıyı açan evden çıkmak için değil, girmek için açmış. Bu saatte  nereye gidip geldiklerini merak ettiğim kayın validem ve kocam salona yorgun bir şekilde attılar kendilerini. Hakikaten nereden geldiklerini çok merak etmiştim. Yanlarına doğru ilerledim. Hiç de sessiz değildim üstelik. Yani amacım yine duvar diplerinde insanları dinlemek değildi. Salonun girişinde durdum. Kayınvalidem öyle hararetli hararetli konuşıyordu ki tam karşımda oturmasına rağmen Yağız da farketmedi geldiğimi.

" Bu kadarı normal değil oğlum. Hastaysa tedavi ettirelim. Bak şuraya geleli kaç gün oldu. Hiç bir uyum sağlama belirtisi yok. Tamam kötü şeyler yaşadı ama sende yaşadın onunla birlikte. Sürekli etrafında dolaşıyorsun, dönüp bakmoyor bile sana. Hiç kıymet vermiyor. Onun yüzünden işleri de boşladın. Bu kadar yüz verme oğlum. İleride pişman olursun. Bak şu saat olmuş hala uyuyor. Üstelik misafir geleceğini de biliyor. Bana da yazık. Bende gelin aldım diye sevinemedim. İlk günden çekti gitti rezil etti herkese. Kadın dediğin biraz dirayetli olacak. Öyle kocasının en ufak kabahatinde sokaklara atmayacak kendini."

Kadın kendini kaptırmış soluksuz devam ediyor, oğlu da sabırla tek kelime etmeden dinliyor. Daha geleli bugün üçüncü günüm, nasıl bir uyum sağlama bekleniyordu aceba. Durduğum yerde kollarımı önümde bağlayıp boğazımı temizledim. Yağız hemen başını kaldırıp sesin geldi yöne çevirdi bakışlarını. Gözgöze geldik. Bakışlarında beliren mahçubiyetle ayağa fırladı.

"Asya, erken uyanmışsın. Bişey mi oldu?"

Saçmalamak böyle bir şey sanırım. Ne söyleyeceğini şaşıran bir adet Yağız karşımda eveleyip geveliyor. Konuştuklarını duyup duymadığımı, yada ne kadarını duyduğumu öğrenmeye çalışıyor kendince.

" Hayırlı sabahlar. Asıl erkenci sizsiniz, ben geç bile kalmışım." Deyip duruşumu bozmadan arkamı döndüm Mete'nin odasına doğru adımlarken seslendim ardımda kalanlara;

" Kahvaltı hazır, siz geçin  ben geliyorum hemen."

Hiç tepki gelmedi, ya da ben duymadım bilemiyorum. Bilmek de duymak da istemiyorum zaten artık. Bu  nedir? Bu nasıl bir bahtsızlıktır ya Rabbim? Tamam daha da bişey olmaz, olsa da ben şaşırmam diyorum, yeni bir  şokla ağzım açık kalıyor başıma gelenlere.

SIĞINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin