YAĞIZ
Her şey boka sarıyordu yine. Üstelik tam düzelttik derken. Ne eve gidebiliyordum ne ofise. İşi gücü de sermiştik iyice. Allah'ın her günü kafelerde vakit öldürmeye başlamıştım. Böyle giderse ya hasta olacaktım ya da berduş. Derdim büyüktü ama kimseye anlatamıyordum. Anlattıklarım anlamıyor, en çok anlamasını istediğime de ben anlatamıyordum. Yüzüm tutmuyordu.Babamlarda patladığımız o geceden sonra Asyam la hiç yüz yüze gelmedik. Gelemedik. Aşağı yukarı bir aydır eve gitmiyordum. Kendime söz geçiremediğim zamanlarda, bir kaç günde bir uğruyordum sadece. Özellikle onun ayakta olmadığı saatlerde sessizce giriyordum eve. Kapıyı açar açmaz burnuma dolan eşsiz kokusunu hasretle soluya soluya gidiyordum yanına. Odanın kapısını hırsız gibi açıp, parmaklarımın ucunda yürüyordum yanına kadar. O uyuyan, melek gibi masum yüzünü bir süre izliyor, üzerini örtüyordum. O naif bedeni geceleri o kadar hırçın yatıyor ki, yanında olduğum zamanlar durmadan çekiyorum yorganı üzerine, olmadığımda da aklım onda kalıyor ya üşütürse diye. Sonra yine parmak uçlarımda üzerimi değiştirip çıkıyordum yanından. Bunu çoğu zaman hiç ihtiyacım yokken yapıyordum. Özellikle görebileceği yerlere bırakıyordum üzerimden çıkardıklarımı. Geceleri geldiğimi bilsin. Yalnız hissetmesin, korkmasın diye...
Bir türlü anlamıyordu bendeki yerini, değerini. Benim de çok anlatmaya çalıştığım söylenemezdi aslında ama isteyerek de kırmıyordum kalbini. Onun gözünden düşen bir damla yaşa dünyaları yıkardım ben, tüm yaşlarının sebebi ben olmasaydım eğer.
En mutlu olduğunu düşündüğüm anlarda bile gözlerine yerleşen hüznün sebebiydim ben, dalıp dalıp gitmelerinin. Ona her elimi uzattığımda irkilip çekinmesinin. "Yapma yağız, bırak beni" diye sayıklayarak nefes nefese uyandığı uykularının da sebebiydim. Kahramanı olmak isterken, neredeyse katili olacaktım. Benim yüzümden canına kıyacaktı.
Unutamıyordum, atamıyordum içimden. Sarhoştum, çok sarhoştum. Tam olarak ne yaptığımı bile bilmiyor, hatırlamıyordum. Onun anlattığı kadarıyla, kesik kesik görüntüler canlanıyordu gözümün önünde sadece. O güne dair aklımda kalan tek şey, bembeyaz gelinliğinin içinde herkesi kıskançlıktan kudurtacak derecedeki güzelliğiydi. Hep çok güzeldi benim Asyam ama o gün çok başka güzeldi.
Kıskandım, haddinden fazla kıskandım. Düğünümüzün öncesinde zaten sürekli tahrik ediliyordum. Annesi bile anneme gelmişti piçin, vazgeçmemiz için. Kulaklarımla duymuştum sözlerini "Bunların ilişkileri çok başka serpil hanım, kopamazlar birbirinden. Asya sırf oğluma inat olsun diye evleniyor Yağız'la. Yapma yakma oğlunu vazgeç. Bilmediğiniz şeyler var." Demişti. ve o gün olanlar, telefonuma gelen mesajlar, resimler iyice delitti beni. Asyam'dan hiç şüphe etmedim ben, ama ya yine korkuyorsa, o it herif buna birşey yaptı da saklıyorsa diye düşündüm. Bilmediğimiz şey neydi? Her ne olursa olsun ben Asyam dan gelecek herşeye razıydım ama önce ondan duymalıydım. Etrafı şerefsiz doluydu kızın. Öfkeliydim. Çok öfkeliydim. İçtim. İçtikçe kendimi kaybettim. Olan benim kıyamadığıma oldu.
Sonra o da yok oldu. Yoktu. Aramadığım yer kalmadı. Hastane, karakol, otogar, parklar her yer her yer... sokak sokak aradım onu. yoktu. Tam anlamıyla delirmek üzereydim. yeniden alkole verdim kendimi. günlerce eve kapandım. bekliyordum. Acı haberi gelecekti biliyordum. O bu şekilde yaşayamazdı. Kendime geldiğim an gördüğüm manzara akıllara zarardı. Nasıl yapmıştım? nasıl bu kadar kaybedebilmiştim kendimi? hayatım boyunca tek bir canlıya zarar vermemiş olan ben, hayatımın hatasını, hayatımın anlamına yapmıştım. Hiç bir telafisi, hiç bir kurtarır yanı yoktu. Bitmiştim ben.... Peki ya o, ne haldeydi? nerede, ne yapıyordu ? ne gidecek yeri ne sığınacak kapısı vardı. kendine bir şey yapacaktı çok emindim. Elim kolum bağlı, korkudan it gibi titreyerek bekliyordum. Çok korkuyordum. Onu bulduğum an kaybediyordum ve elimden hiç bir şey gelmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIĞINTI
RomanceDoğdum, ailemin evine sığıntı oldum. Sevdim, sevdamın gönlüne sığıntı oldum... Yazgı mı, kader mi, çile mi? Bilmem... Bazı insanların alnına ' hiç mutlu olamamak' da yazılıyormuş meğer... Tüm hayallerime kavuştum, bu kez de hayata sığıntı oldum...