7. BÖLÜM

3.1K 83 3
                                    

       Dedemler sabah erkenden yola çıkmak için hazırlanmışlar, hatta bi kaç valiz yapıp evin girişindeki hole bırakmışlar ama ben nedense ne önce nede sonra, ta ki dedemlerle konuştuktan sonra gece farkedebildim onları.
   Anneannemin saçlarımı okşayan eli ve  sessiz sessiz ninni gibi birşeyler fısıldayan, muhteşem sesiyle çok güzel bir sabaha açtım gözlerimi.

Gece yatağıma girdikten sonra uyumak için ne çok mücadele vermiştim ama bir türlü uyku tutturamamıştım.

Aklım Yağız' da ve son sözlerinde kalmıştı. Bugün beni bekleyeceğini söylemişti. Buraya gelirken bir an aklımdan geçmedi değildi ama dün gelip bugün dönme şansım normal şartlarda olamayacağı için üstünde fazla durmamış, dedemlerle sohbete dalınca da hemen unutmuştum zaten.

Planlasam eminim bu kadar yolunda gitmezdi herşey. Yine de beynimde kuşkular kanat takmış her biri bir  yana uçuşurken, gitsem mi gitmesem mi çelişkiler içinde sabahı sabah etmiş, gün aydınlanırken ancak uykuya dalabilmiştim.

Bu kadar güzel bir sabaha gözlerimi açınca uykusuzluk çok  da  zorlamamıştı beni. Umarım sabaha karşı aldığım karar, tüm günümün de böyle güzel geçmesine sebep olurdu.

     Birlikte güle oynaya kahvatımızı yaptık. Hazırlıklar tamamlandı yola çıkmadan önce  ben hâlâ kendisine kırğın olduğum için anneannemden annemi arayıp durumu anlatmasını istedim. Ne olur ne olmaz, döneceğimden haberleri olsun da,  durduk yere babamla tekrar sıkıntıya girmeye gerek yoktu.

Annem önce benim yalnız dönmem konusunda biraz endişelenmiş ama, ne hikmettir bilinmez babam bugün günübirlik şehir dışında olacağı için ses etmemiş. Bu kadar tesadüfün bir araya gelmesi ve hepsinin de benim lehime olması da beni endişelendirmiyor değildi ama bunda da vardır  bir hayır dedim ve çıktık yola.

Anlaştığımız gibi şehir merkezine gelince ben vedalaşıp ayrıldım, onlar yollarına devam ettiler.

   Heyecan... Benim ki heyecan değildi çok başka birşeydi sanki. Tüm vücudum titriyor aynı zamanda sık sık terleme nöbetleri geliyordu. Sabah evden çıkarken yanımda getirdiğim yedek siyah tişörtümü ve siyah kot pantolonumu giymiştim iyi ki. Siyah olması  giysilerimin yer yer  terden ıslanmış  kısımlarını kamufle ediyordu.

Sanki çok büyük bir suç işliyor gibi içimde çok yoğun  korku ve suçluluk duygusu da taşıyordum. Kalbim yine yerine sığmıyor çılgınca bir o yana bir bu yana çarpıyor, çarpmalarının şiddeti güm güm beynimde yankılanıyordu.

Olan olmuştu artık, içimde derinlerde gömülü ne varsa gün yüzüne çıkmıştı. Benim gücüm yetmezdi bundan sonra onları yeniden toparlayıp gerilere en derinlere itelemeye.

Tüm gece düşünmüştüm. Beynimdeki kanatlı kuşkularıma rağmen, içinde olduğum aile baskısına, babama, kendime rağmen istiyordum onu. Sevmesede olurdu, varsın gönül eğlendirsin. Şu hayatta bir şeyin de kararını kendim vermek, bir şeyi de kendim için yapmak istiyordum artık.

Düşündükçe titrek adımlarım hızlanıyor, ürkek yüreğime daha çok cesaret geliyordu. Son sokağa girmiş son köşeyi de dönmüştüm . Bir kaç saniye sonra bekleyeceğini söylediği parkta olacaktım. Umarım söylediği gibi orada bulurdum onu. Umarım gelemeyeceğimi bildiği için, bana oyun oynayıp beni kandırmaya çalışmamıştı. İçimden dualar ederek Efsun'la her hafta geldiğimiz çok tanıdık olan parka girdim.

Burası etrafı çok sık ağaçlarla çevirili yerler yemyeşil çimen kaplı, bir tarafında çocuklar için oyun alanı, diğer tarafında oturmak için bankların olduğu sessiz sakin genellikle çok kalabalık olmayan sevimli ve benim çok sevdiğim bir yerdi.

SIĞINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin