24.BÖLÜM

2K 66 12
                                    

Hamileydim. Ben..

Ben hamileyim.... Aklım almıyor, algılayamıyorum. Nasıl olur? Beynim durmuş, düşünemiyorum. Boş boş Yağız'ın gözlerine bakıyordum. Bana bunun salakça bir şaka olduğunu söylemesini bekliyordum dolu dolu gözlerimle. Olamazdı çünkü,  imkansız gibi bir durumdu bu... Biz Yağız'la hiç birlikte olmadık ki. O gece, sadece o gece. Aylar geçti üzerinden doğru olsaydı farkederdim, farketmem lazımdı. Bir kere sadece bir kerede olmaz. Allah'ım nolur olmasın. O kadar insan varken çocuk hasretiyle yanan bana vermemiş ol nolur Allah'ım. 

    İçimde depremler yaşanıyor fırtınalar kopuyordu. Ben gözlerimi Yağız'ın gözlerine odaklamış, bekliyordum.

'Neyim varmış Yağız?'  Tekrar sordum. İçimi kavuran öfkeyle yeniden sordum. Böyle şaka olmazdı... Gözlerinde hiç görmediğim pırıltılarla aptal gibi beni izliyor olması da ayrıca sinir ediyordu beni.

' Söyledim ya hayatım, bebeğimiz olacak.' Sevinçliydi, hayret edilecek şekilde mutluluk fışkırıyordu gözlerinden. Bana da hayretle ona bakmak kalıyordu zaten. Eseriyle de gururlu muydu aceba? Sormak lazımdı tabi ki. İçimde daha fazla tutmadan sormak istedim;

' Mutlusun!!!' 

' Evet. Tabi, neden olmayayım ki?' dedi heyecanla. Hâlâ ellerimi tutuyor, hâlâ çöktüğü yerde yatağımın yanında, dizlerimin dibinde durmaya devam ediyordu.

İçim kavruluyordu ama gayet sakin konuşuyordum onunla. İstem dışıydı bu, alışmıştım sanırım duygularımı gizlemeye. 

' Peki, gururlu musun eserinle?' dedim ve bende hâlâ sakindim.

' Ne demek istiyorsun?' diye sordu

Ellerini bıraktım. Kolumda takılı olan serum kablolarını bir hışımla çekip attım. Aniden ayağa kalkmış olmamdan dolayı çok az denge kaybı yaşasam da,  yataktan tutunarak çabucak toparladım kendimi. Bu sırada O da hemen ayaklandı, ne yaptığımı anlamaya çalışır gözlerle beni izliyordu.

'Ne mi demek istiyorum Yağız. Demek istemiyorum farkındaysan, diyorum. Soruyorum. Gurur duyuyor musun yaptığınla?' 

Sesimi biraz yükseltmiş olabilirim, hiç farkında değildim. farkında olduğum tek şey ise, bu tartışmanın çok hayırlı bitmeyeceğiydi.

' Asya, hastanedeyiz sesinin ayarına dikkat et istersen. her zaman ki gibi yine saçma saçma konuşmaya başladın, ne yeri ne de zamanı... Durup dururken beni de kasıyorsun, yapma!!!..'

' Nerede olduğumuzun idrakındayım çok şükür, tüm uğraşlarına rağmen daha o kadar delirtmeyi başaramadın. En azından akıl sağlığıma sahip çıkabiliyorum. Ama kendinle gurur duymalısın.  "bir insanın hayatı nasıl mahvedilir" adlı çalışman başarıyla sonuçlandı.'

"Asya, ben bi bok yedim kabul. Çok utanıyorum hayatım boyunca da bu duygu hep benimle olacak. Kırk takla atıyorum kendimi sana affettirebilmek için. Hiç bir zaman affetmeyeceğini biliyorum, haklısın da. Ömrüm boyunca çabalayacağım senin için, sizin için. Lütfen sen de kabullen artık. Biz kötü bir olay yaşadık.  İkimiz de yaşadık Asya. Benim için yıkım olmadı mı sanıyorsun. Ben atlatabildim mi? Ben sadece bu utançla yaşamaya çalışıyorum, Elimden geldiğince unutmaya sana da unutturmaya çalışıyorum. Bak bu bebek bize çok iyi gelecek. Onunla ilgilendikçe, büyüdüğünü gördükçe kötü anılarımız unutulmasa da etkisi azalacak. Bize bir şans ver Asya. Bu kininin, içinde saklamaya çalıştığın nefretinin seni de beni de hırpalamasına izin verme nolur. Normal karı kocalar gibi karşılayalım bebek haberimizi, şu en mutlu anlarımızı zehir etmeyelim nolur."

     Normal karı kocalar gibi? Bebek büyütmek? En mutlu ânımız... O konuştukça kurduğu cümleler beynimde yeniden yeniden yankılanıyordu. Yine ne kadar basite indirgenmişti.  Ben bebek falan doğuramazdım. Hamile de olamazdım. Olmazdı yani bir yerde bir yanlışlık vardı. Ya yapılan testin sonucu yanlıştı, ya da ben yanlış bir hayatı yaşıyordum...

SIĞINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin